FETÖ DAVASI'NDA 1. GÜN
Kayseri’de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, AK Parti Eski İl Başkanı Ömer Dengiz, KTO Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, KAYSO eski Meclis Başkanı Nurettin Okandan ve Şükrü Boydak’ın kızı Elif Bozdağ’ın aralarında bulunduğu 17’si tutuklu, 70 sanığın yargılandığı davanın üçüncü celsesi başladı.
1 SANIK VEFAT ETTİ, SANIK SAYISI 70'E DÜŞTÜ
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve 250 kişilik konferans salonunda yapılan davada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Önceki celse tahliye olan sanık esnaf Seyit Sevgin(66) ise rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybetmişti. Davada ayrıca T.T., M.C.K., M.D., Z.Y., H.İ.D. ve C.T.'nin ise müşteki olarak isimleri geçiyor.
İlk iki celsede tutuklu sanıkları dinlenilen mahkemenin üçüncü celsesinde tutuksuz sanıkların savunmaları alınıyor.
"MEMDUH BOYDAK BENDEN YURTLARI İÇİN YARDIM TALEBİNDE BULUNDU"
Etkin pişmanlıkta bulunan ve tutuksuz yargılanan sanık Ahmet Mercan, "30 yıldır işadamıyım, işadamı kimliğim ile 250 kişiye iş veriyorum. Melikşah mütevelli heyeti üyeliğim 2013 yılı 7. ayında başladı, 2014 yılı Ağustos ayında sona erdi. Mahmut Nursaçan'ın tavsiyesi ile sohbet oturmalarına katıldım, yine Nursaçan'ın tavsiyesi ile mütevelli heyetinde sadece prestij için bulundum. Mütevelli heyetinden ilk istifa eden kişi de benim. Bank Asya toplantılarına katılmam söz konusu değildir. Oturmalarda Selim kod adlı hoca ile benim fıtratıma aykırı olduğu için sürekli tartıştırdım. 2014-2015 yıllarında Memduh Boydak ile Halit Gazezoğlu işyerime gelerek, benden yurtları için yardım talebinde bulundular, ben de kabul etmedim. Hacı Boydak da bir cenazede bana sohbet oturmalarına ve mütevelli heyeti toplantılarına neden katılmadığımı sordu. Ben de devletin, hükümetinde hiçbir zaman karşısında olmayacağımı söyledim. GESİAD'da hiçbir aktif görevim olmadı" diye konuştu.
'PEYGAMBERLER EVLENEREK ŞEHVETİNİ GİDERİR, MUHTEREM GÜLEN PEYGAMBERLERDEN ÜSTÜN OLDUĞU İÇİN...'
70 sanığın yargılandığı davada mahkemede tutuksuz yargılanan sanık Aytekin Yılmaz, savunma yaptı. Yılmaz, Diyanet İşleri Başkanlığı Genel Merkez'de yeniden göreve başladığını belirterek, "Görevime iade edildim, iddia edilen atamaları kesinlikle ben yapmadım, öyle bir yetkim de yoktu. bana iftiralar atan kişi, 'Ben Türkiye'de askerlik yapacak kadar deli değilim' diyen birisi. Ben o sözlerine tepki gösterince aramızda husumet oldu" dedi. İl müftüsü olamadan önce Kayseri'de il müftü yardımcılığı görevini yapan Ardahan İl Müftüsü Aytekin Yılmaz, terör elebaşı Fetullah Gülen ile ilgili yaptığı iddia edilen 'Bütün peygamberler evlenerek şehvetini giderirler ama muhterem Fetullah Gülen hocaefendi hazretleri ise peygamberlerden üstün olduğu için ibadet ederek şehvetini giderirdi' şeklinde paylaşım ile ilgili konuştu. Yılmaz, "Ben öyle bir söz söylemedim, ben bir il müftüsüyüm, o söz dinden çıkarır, o sözü bir müftü söyleyemez, hepsi yalan. Biz tarikat ve cemaatlerin yanlışlarını düzeltiriz, onları okuruz ama gönül vermeyiz" diye konuştu. Yılmaz'ın avukatı da o sözle ilgili suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.
"BANK ASYA'YA YATIRDIĞIM PARANIN TARİHİ TESADÜF"
Sanık Abdulkadir Şenkalp de "GESİAD kurucu üyesiyim. O tarihte kendi işimizi geliştirmek için yaptığımız bir girişimdi. Onların böyle bir şeyin içerisinde olduğunu bilmiyordum. Kimse Yok mu Derneğine arkadaşlarım sayesinde üye oldum. İşlerim dolayısıyla ayrıldım. Mehmet Altınkaynak yanımda çalışırdı. Evrak yakılma işi doğru ama onun söylediği gibi değil. İş yerini değiştirince günü geçmiş evrakları yaktı. Bunlar mali evrak, döküm değil. Gizli kapaklı olsa başka birine yaktırmazdım. Toplantılara sürekli katılmadım. Esnaf olduğum için 15-20 yıldır o bankayla çalışırım. Yatırdığım paralar, gayrimenkul alıp satarım, onlarla alakalıdır. Tarih de tamamen tesadüf. Ülkem için çalışıyorum" dedi.
Sanık Nuh Mehmet Çeken de "Örgüt ile hiçbir irtibatım yok. GESİAD üyesi değilim. Arabamdan büyük oğlumun düğününden kalan 1 dolar çıktı" diye konuştu.
"LAF OLSUN DİYE ORTAK OLDUM"
FETÖ şirketi olan Pınar Özel Eğitim A.Ş.'ye laf olsun diye ortak olduğunu söyleyen sanık Mustafa Özkarakaya, savunmasında "Bizim komşumuz yurt yaptırdı. Buranın ihtiyaçlarını karşılamak için şirket kurmuşlar. Bana da, ‘sende gel şirket kurulması için 5 kişi gerekiyor’ dediler. Bende kabul ettim ve şirkete ortak oldum. 99 yılından sonra hiç uğramadım. Öyle bir ortaklığım olduğunu da unuttum. Laf olsun diye şirkete ortak oldum. Yurdun ihtiyaçlarını karşılayan İbrahim Fazlıoğlu ve Talha Demirdöven. GESİAD’ın kurucu üyesiyim. Saygın insanları bir araya getirelim niyetiyle kurduk. Ama uzaktan kumandayla yönetiliyordu bende 99 yılından sonra uğramadım. 2010 yılında beni kendi isteğimle çıkarttılar. 2008 yılıydı galiba Arnavutluk’a okul yaptırılmış açılışına gittik. Ben o tarihte şirketleri kapattım. Emekli oldum. Oğlum Kılıçaslan Lisesi’ne gittiği için dergi onun odasından çıktı. Kapalıydı hiç açılmamış bir dergi" ifadelerini kullandı.
"FETÖ ABLASI KAKAO YÜKLEDİ"
Tutuksuz sanık İkbal Bayatgil telefonuna bir sohbet ablasının kakao adlı programı yüklediğini söyleyerek, "Buradan haberleşelim diyerek telefonuma Şenay Hoca kakao adlı uygulama yükledi ama hiç kullanmadım. Evimden çıkan bir dolarlar kardeşimin düğününden kalan" dedi.
"FETÖ'CÜLÜK YAKIŞTIRMASINI KABUL ETMİYORUM"
KUMTEL fabrikası ortaklarından Ahmet Köseoğlu da 1980 yılından beri İstanbul’da yaşadığını belirterek, şunları söyledi: "Kayseri FETÖ yapılanmasında yer almam mümkün değil. Ben sanayiciyim kendim gibi bir kula bağlanmam. Ben hiçbir zaman bir grubun adamı olmadım. Cemal Karabey yanımızda çalışırdı. İşini hakkıyla yapmadığı için çıkartıldı. Örgütle hiçbir bağım yok. Ziya Eren Allah Rızası için İstanbul Çamlıca’da birkaç aileye yardım yapmamı söyledi. Cü-Cu ekini kabul etmiyorum, para ve menfaat kazanılan ek olarak görüyorum. FETÖ'cülük yakıştırmasını kabul etmiyorum. Hiçbir zaman grubun, cemaatin adamı olmadım. Mal varlığım üzerindeki tedbirlerin ve yurt dışı yasağımın kaldırılmasını talep ediyorum."
ŞÜKRÜ BOYDAK'IN KIZI DA SAVUNMA YAPTI
Şükrü Boydak'ın kızı Elif Bozdağ da savunma yaptı. Bozdağ, "Nazife ve Ayşe yanımda çalışırlardı. Durumları olmadığı için benden çocuğu için kitap yardımı isterdi. Ben ona yasak kitap vermedim. Bank Asya hesaplarına ilişkin bilgim yok. Ataerkil bir aile olduğumuz için hepsiyle eşim ilgilenirdi. Ben Bank Asya hesabım olduğunu emniyette öğrendim. 3 Çocuk sahibiyim, terör örgütü üyesi değilim. Eşim, annem, babam tutuklandı. Başka bir şehre taşınmak zorunda kaldım. Ergenlik döneminde olan oğlumun eğitim hayatı sekteye uğradı" diye konuştu.
"ALMAN VATANDAŞIYIM, TEK KİMLİĞİM PASAPORTUM"
Alman vatandaşı olduğunu söyleyen ve pasaportunun kendisinin tek kimliği olduğunu ve pasaportunun iadesini isteyen tutuksuz sanık Şafak Çivici de savunmasında şöyle konuştu: "Benim adımı veren Ömer Faruk Berk’i tanımıyorum. Eşimde nereden tanıyor seni dedi bilmiyorum dedim. Araştırdım ve 2 senedir İstanbul’da yaşayan bir kuyumcu olduğunu öğrendim. Kayseri’de bir işyeri açtığını öğrendim. Oraya gittim, Ömer Bey’i görmek istediğimi söyledim. Aradılar telefonu bana verdiler. Telefonda, ‘Merhaba ben Şafak’ dedim ve beni tanımadığını söyledi. Ona, ‘nasıl tanımazsın beni bir daha düşün Şafak ben’ dedim. ‘tanımıyorum burası kalabalık kimsiniz’ dedi. ‘Beni tanımıyorsun da beni neden şikayet ettin, beni nerde kimle gördün’ dedim ve git hakkını mahkeme de ara dedi bana. Benim kocamda soracak sana dedim. Evimde çıkan kitap doğru. Oğluma dershaneden hocası vermiş, oda evin kütüphanesine koymuş. 15 Temmuz gecesi konuşmalarımız ortaya çıkmış. Onlar whatsaap yazışmaları. 22 mesajdan sadece 5 tanesi bana ait. Hiçbiri darbe övücü değil. Herkesin yazdığı gibi ne oluyor ne bitiyor gibisinden yazılan mesajlardan. Emniyetin raporunda da sosyal medya hesaplarında suç unsuruna rastlanmamıştır diyor. Ben muhalif olabilirim, hükümetin her şeyini beğenmek zorunda değiliz. Ama darbenin her türlüsüne karşıyız. Ben vatan haini değilim. Pasaportumun iadesini istiyorum çünkü o benim kimliğim ben Türk vatandaşı değilim Alman vatandaşıyım. İşimin peşine düşmek istiyorum."
Tutuksuz sanık Saadet Yalçın da "By Lock telefonumdan yüklenip silinmiş diyorsunuz benim bundan haberim yok. Ben By Lock kullanmadım. FETÖ’ye üye değilim. Ali Dağı ve Ömer Faruk Berk’i tanımıyorum. Sevil Yücel oğlumun arkadaşının annesiymiş. Veli toplantıları haricinde görmedim.Bu adım geçen kişilerle ilgin yok. Ablalık yapmadım ben kimseye söz geçiremem" dedi.
Mahkemeye öğle arası verildi.
İkinci celsesinin öğleden sonraki oturumda 13 tutuksuz sanık daha savunma yaptı.
Kayseri Ticaret Odası eski başkanvekillerinden Halit Suvar da ilk kez savunma yaptı. Suvar, göreve geldikleri günden bugüne FETÖ ile mücadele ettiklerini söyleyerek, "KTO eski başkan vekiliyim. Beni sohbet oturmalarına çağırdılar, ben 'Fetullah Gülen konuşulacaksa gelmem' dedim. Onlarda dini sohbetler olacağını söylediler, çok ısrar ettiler, 2012'ye kadar sohbete gittim. Dershane olayları ve devlete saldırılar sonrası biz sohbet hocaları ile tartıştık, onları sohbetten kovduk. Biz 2014'te göreve geldik. Mahmut Hiçyılmaz, Celal Hasnalçacı, Mehmet Saçmacı, Bahri Coşkun ve ben o günden bugüne kadar FETÖ temizliği yaptık, 15 Temmuz gecesi meydanlara çıktık. KTO'daki bu yapıya yakın arkadaşlara nasihat verdik, bu yapı ile alakalarını kesmelerini, uzak durmalarını söyledik" diye konuştu.
Tutuksuz sanık Ahmet Özyıldırım da "2001 yılından beri Bank Asya ile çalışırım, bize ziyarete geldiler, o gün bir miktar yatırdık, daha sonra geri çektik. Bizim şirketimizi ciddi şekilde itibarsızlaştırıldı, zararlar gördük" dedi. Sanık Ahmet Özkemah ise "Adliye önündeki protestolara katıldım, sosyal medyadan duyduğum haber ile gittim, kimseden davet almadım" dedi.
Tutuksuz sanıklar Emir Özyürek, Mehmet Solak, Hasan Sürmeli, Sevim Yücel, Arslan Erenler, Hacı Mehmet Özrendeci, İsmail Rüştüoğlu, Mehmet Uçarkuş ve Hüseyin Akbulut da savunma yaptıktan sonra mahkemeye saat:09.00'a kadar ara verildi.
FETÖ DAVASI'NDA 2. GÜN
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 250 kişilik Konferans Salonu'nda görülen davada 17'si tutuklu 70 sanığın yargılandığı davanın ikinci celsesi ikinci günde de devam etti.
Tutuksuz sanık Nuh Mehmet Saçmacı "Hiçbir şekilde bu yapının içerisinde olmadım. Tanıkların iddiaları iftiradır. Hangi işle uğraştığımı bile bilmiyorlar. İfadelerinde hep çelişkiler var. FETÖ soruşturmaları başlayınca beni de bu soruşturmaya çektiler. FETÖ nasıl tehlikeliyse, bu koltuk sevdalısı zevatlar da tehlikelidir. İddialar tutarsız ve yalandır. GESİAD, KTO'nun yönetimine kendi adamlarını koymaya çalıştı. İlhan Miraboğlu ve ekibi ile mücadele ettik. Miraboğlu'nun amacı bizi oradan diskalifiye etmek, odayı ele geçirmekti. Biz FETÖ ile mücadele ettik" diye konuştu.
URFALIER: "İMAM OLMAYA TİPİM MÜSAİT DEĞİL"
Tutuksuz sanık Tahir Urfalıer ise yaptığı savunma ile duruşma salonundaki herkesi güldürdü. Urfalıer, "Bana sanayi imamı olduğum iddia ediliyor. Ben ilkokul mezunuyum, tipim de müsait değil, bilgim de" deyince salonda gülüşmeler oldu.
"AĞABEY, ABLA OLAYINI DUYDUM AMA BARONLARI VE PRENSLERİ HİÇ DUYMADIM"
Etkin pişmanlıktan faydalanmak üzere serbest bırakılan ve Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada savunma yapan AK Parti eski İl Başkanı Ömer Dengiz, "Neden cezaevinde olduğumu bilmiyordum. Çevremden ‘bildiklerini anlat’ baskısı vardı. 2001-2008 yılları arasında bu yapının içinde bulundum. 2008 yılından sonra siyasi görüşmeler dışında hiçbir alakam olmadı. AA muhabirinin hakkımda beyanları var. İsmini şuan tam olarak hatırlamıyorum. Bunları neden söylemiş bilmiyorum. Onunla bir münakaşam oldu. Benden GESİAD listesi istedi. Bende vermedim ve telefonda konuştuk. Olay küfürleşmeye kadar gitti. CİHAN Haber Ajansı ile alakam olmadı. Zaman Gazetesi aboneliğim dershaneler olayına kadar devam etti. Ağabey, abla olayını duydum ama baronları ve prensleri hiç duymadım. GESİAD Başkanlığı yaptım bir dönem. Maliye'ye bir kere gittim hiçbir personeli tanımam. Sağlık Müdürlüğü'nün yerini AK Parti İl Başkanı olmama rağmen o dönemde bilmiyorum. Bu iddialar hayali. Benim siyasi bir kişiliğim olduğu için, onlar benden bir atama ya da başka bir şey istemiş olabilir ve bu istekleri yerine gelmediği için bu beyanlarda bulunmuş olabilirler" dedi.
"O ZAMANLAR BAŞKANLIK CAZİP GELDİ"
FETÖ'nün sohbet oturmalara katıldığını ifade eden Dengiz, GESİAD başkanlığını şöyle anlattı: "Benimle birlikte katılanların isimlerini söyledim. Ben hayatımda himmet vermedim ki başkalarından himmet isteyeyim. Ufak tefek öğrencilere yardım yapmış olabilirim. 1-2 kez kurban bağışı yapmış olabilirim, hatırlamıyorum. 32 senedir esnafım ben kendi ticari alacaklarını bile isteyen biri değilim. Oturmalarda para konularının ön plana çıkması ve kurban bağışına karşı çıkmam gibi konularda ters düşmemizle birlikte toplantılardan uzaklaştım. 2008 yılında GESİAD’da yaşadığım tartışma sonrası başkanlıktan istifa ettim. Dershane olayları sonrası bıraktım. 2007 yılında GESİAD'a başkan oldum. 2007 yılı benim iş yoğunluğumun olduğu bir dönemdi. Mehmet Filiz başkandı o dönemde. Benim yanıma geldi. Başkanlıkta beni görmek istediğini söyledi. Ben reddedince bir ay kadar beni aradı, telefonlarına bile bakmadım, genel kurul daveti geldi. Sonra genel kurula gittiğimde, ‘başkanlığın hayırlı olsun’ dediler. Toplantılara Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Kayseri protokolünün katılması daha cazip hale getirdi. TUSKON’a yönetim kurulu üyesi olmamız gerekiyormuş. Ben kabul etmeyince Şükrü Boydak’ı üye yaptılar. Benim seyahatte olduğum bir zamanda GESİAD’da bir oturma grubu gelip tanıtım toplantısı yapmış. Ben buna karşı çıktım ‘Benim neden haberim yok’ diye.
"ZAMAN'I BIRAKTIK, STAR'A BAŞLADIK"
Dengiz, 2014'te GESİAD başkanlığını bıraktıktan sonra bir kez gittiğini belirterek, "Taner Yıldız ve Yaşar Karayel ile GESİAD’da yemeğe gittik. Hamdi Kınaş’ı aradım üyeliğimin sonlandırılması için. Dershaneler olayında ilişiğim kesildi. Sert demeçler vermemden dolayı, Zaman Gazetesi'nde aleyhime yazılar yazıldı. Zaman Gazetesi aboneliğimi bitirdim. Star Gazetesi'yle çalışmaya başladık. Mehmet Özhaseki de Star gazetesi ile çalışıyordu" dedi. Dengiz, "Bilgi sahibi olarak ifade veren Ömer Faruk Berk’i çocukluktan çarşıdan tanırım sonrasında hiç görmedim. Neden böyle şeyler söyledi hala inanamıyorum" diye konuştu.
"MEHMET ÖZHASEKİ KÜRSÜDEN YURT YAPTIRMAMI SÖYLEDİ"
AK Parti İl Başkanlığı'na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iknası ile geldiğini söyleyen Dengiz, Melikşah Üniversitesi'ne kız yurdu yaptırması olayını şöyle anlattı: "AK Parti il Başkanı olmak suç değil. Ben gururla yaptım. Beni Cumhurbaşkanımız bizzat kendisi ikna edip, atadı. Ben yoğun olduğumu yapamayacağımı söylesem de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beni bu göreve getirdi. Melikşah Üniversitesi’ne kız yurdu yaptırdım. Belediye başkanlarının ve milletvekillerinin katıldığı bir program vardı bende oraya gittim. Mehmet Özhaseki kürsü konuşmasında bir kişinin yurt yaptırmaktan vazgeçtiğini bir kişi arandığını ve uygun görürlerse Başkanımız Ömer Bey’in yaptırmasını rica ediyorum dedi. Yanımdakiler nereden çıktı dedim. Çok şaşkındım. Hatta el işareti yaptım ve ne yapıyorsunuz dedim. Ertesi gün Üniversite Mütevelli heyetinden Memduh Boydak aradı, yanıma geldi. Ödemeyi konuştuk ve Melikşah Üniversitesi versin sizde bize taksitle verin dedi. 2011 yılında ödeme başladı. O arada birkaç aylık ödemeyi yapamamış muhasebe. Sonra toplu ödemişler. Ankara’da il başkanları toplantısı yapıldı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan orada, “Bugün milattır. Hepimiz bir şekilde bu yapıya destek verdik. Bundan öncesi yok sayıyoruz. Bundan sonra bu yapıyla olan ilişkiler suç olabilir.” Dedi. Ben Kayseri’ye geldiğimde hemen Melikşah’a olan ödeme bitti mi diye sordum. 3-4 ay daha kalmış, 250-300 bin TL kadar. Bundan sonra ödeme yapılmayacak dedim."
"BU YAPIYA YAKIN OLDUĞUM İÇİN PİŞMANIM"
Dengiz savunmasına şöyle devam etti: "Ergün Bilen benim katıldığım oturmalarda vardı. İlker Horoz Bey beni aradı eşini ilçe sağlık müdürü olarak atamamı istedi. Bende bizim böyle bir yetkimiz yok diyerek reddettim. Mustafa Atsız Bey görevde olduğunda benim ona baskı yaparak 2 daire başkanını değiştirmesini istediğimi söylemiş. Ben özel idarede böyle bir daire sisteminin olduğunu bile bilmiyordum. Benim böyle bir talebim olmadı. Kendisinin görevden alınmasında tekim olduğunu söylemiş. Benimle ilişkisi iyiydi. Ama o dönemde Vali Bey ile bazı sürtüşmeleri oldu bunlarda zaten basına yansıdı. Benimle alakası yok bunu Vali Beye sorabilir. Evden çıkan bir dolarları bilmiyordum. Eşimden yeğenimin düğününde atılan paralar olduğunu öğrendim. Bu yapıya yakın olduğum için pişmanım."
Etkin pişmanlıkta bulunan ve tutuksuz yargılanan Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada savunma yapan Ersin Kıranatlıoğlu, "Melikşah'ın mütevelli heyetindeydim, örgütün kirli planlarını bilemedim, kandırıldık. Mütevelli heyetinde Sıtkı Baş isimli kişi ile faiz tartışmasına girdik. Ben, 'başka bankadan faizle para çekip, diğer banka olan Bank Asya'ya para yatırmanın mantığı ne hoca' diye sordum. O da biz bunun fetvasını aldık, Bank Asya zor durumda?' diye cevap verdi. Ben de 'babamın bankası mı banane' diye tepki gösterdim. Demek ki Sıtkı Baş bu kirli planı başından beri biliyordu. Allah, kitap diyorlardı, biz de bunlardan zarar gelmeyeceğini düşündük, bizimle çok güzel oynamışlar" dedi.
"AHMET ÖKSÜZKAYA, YAŞAR KARAYEL VE SADIK YAKUT, KTO YÖNETİMİNE ISRARLA YAZDIRDILAR"
Son oturma grubunda Bülent isimli kişinin hocalık yaptığını söyleyen Kıranatlıoğlu, "Oturmalara 2002 yılından beri giderdim. Son oturmalarda 10 dakika dini konu konuşulur, sonra siyasete girerlerdi. Bu durum bir türlü bitmedi. Bize oturmalarda 'cemaat çok güzel, hükümet tü kaka' gibi tweetler atmamızı söylediler. Biz hep bunlara karşı çıktık. İlhan Miraboğlu, saplantılı bir şekilde oturmalara çağırıyordu. Kayseri'deki yapılanma 3'e ayrılıyordu. Erciyes, Melikgazi ve Kocasinan olmak üzere. Hepsinin başında Sıtkı Baş vardı. Ben Erciyes bölgesindeki oturmalara gittiğim için sadece Erciyes bölgesinin başındaki ismin Bülent isimli kişi olduğunu biliyorum. Herkes kendi bölgesini biliyor. Ben tahliye olduktan sonra kafamı toparlayıp, savcımın yanına gittim, devletimin emrinde olduğumu söyledim. Ticaret Odası'nda Mahmut Hiçyılmaz'ı destekleyeceğimizi, beni de yönetime alacaklarını söylediler. Ben Sıtkı Baş'a kabul etmediğimi söyledim. Bir pazar günü o zamanlar milletvekili olan Ahmet Öksüzkaya aradı ve 'bize yemek ısmarlar mısın?' dedi. Yemeğe Ahmet Öksüzkaya, Yaşar Karayel ve Sadık Yakut geldi. Yemekte bana KTO'da yönetimde olmam gerektiğini söylediler. Ben yine kabul etmedim. Yaşar Karayel, 'görev meselesi, hemen ağabeyin de burada, konuşun' dedi. Daha sonra motorlu taşıtlar meslek grubunda adımı yazdırdılar. Hiçyılmaz seçimi kazandıktan sonra, ben arka arkaya 3 kez toplantıya gitmediğim için meclisten ismim düşürüldü. İlhan Miraboğlu, Hamdi Kınaş, İsmail Tuna gibi isimler GESİAD bacağından yönetime girdiler. Bir cemaat neden bu kadar hırslanır, KTO'yu almak ister, bugün bile bunun adını koyamıyorum. Ayrıca 17-25 Aralık sonrası ben, Orhan Topçuhasanoğlu, Suat Altın gibi isimler sohbet oturmalarından ayrıldı" diye konuştu.
Tutuksuz sanık Tuba Kıranatlıoğlu, cemaat ablası olacak durumda olmadığını, oturmalara hiç katılmadığını söylerken, diğer tutuksuz sanık Mehmet Kıranatlıoğlu ise cemaat oturmalarına Halit Gazezoğlu'nun daveti ile gittiğini söyledi.
"SON GÜNE KADAR GESİAD DIŞINDA TÜM DERNEKLER DESTEK VERDİ"
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada savunma yapan Mahmut Hiçyılmaz, 'mahkemenin vereceği adaletli karar inancının tam olduğunu' söyleyerek sözlerine başladı. Hiçyılmaz, KTO'ya adaylık sürecini şöyle anlattı: "Benimle ilgili en önemli iddia 2013 yılında Mayıs ayında yapılan seçimleri terör örgütünün desteği ile aldığım iddiasıdır. 2012 yılında Ankara'da gençlik yıllarımdan beri arkadaşım olan Rifat Hisarcıklıoğlu'nu ziyaret etmiştim. Bana daha önceki seçimlerde haksızlık yapıldığını, KTO başkanı olursam çok başarılı olacağımı söyledi ve seçimlerde aday olmamı istedi. Bir taraftan da telefonla aradığı Sayın Mehmet Özhaseki'yle bu görüşünü paylaştı. Kayseri'ye dönünce Celal Hasnalçacı ve Nuh Mehmet Saçmacı arkadaşlarımız ile görüşüp, değerlendirmeler yaptım. Zamanın AK Parti Meclis üyesi Mustafa Çelik ile görüştük, tekrar dönemin belediye başkanı Sayın bakanımız Mehmet Özhaseki ile görüştük. Bize yıl sonu yapılacak toplantıda KTO seçimlerini de gündemlerine alacaklarını söyledi.
"ELİTAŞ, ADAYLIĞIMI UYGUN GÖRDÜKLERİNİ BİZZAT BİLDİRDİ"
KAYSİAD, MÜSİAD, HASİAD, TÜMSİAD gibi dernekler olumlu görüş bildirirken, sadece GESİAD olumsuz görüş bildirdi, kendi adayları ile seçime gireceklerini söylediler. Daha sonra Kozaklı'da Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş'ın önderliğinde yapılan toplantıda bana destek verileceğini bizzat Elitaş adaylığımın uygun olduğunu, çalışmalara başlamamı söyledi. Biz ondan sonra daha ciddi çalıştık. Diğer STK'ları yanıma alarak bir basın toplantısı yapacaktım.
"ÖZHASEKİ GESİAD'IN DA DESTEĞİNİ ALMAMI İSTEDİ"
Mehmet Özhaseki beni arayarak, 'GESİAD'ın da desteğini alırsan, iyi olur' dedi. Ben de bir kaç gün daha Özhaseki'nin hatrına bekledim. Basın açıklamasından bir gün önce istemeyerek de olsa GESİAD benimle birlikte olacağı haberini yolladı. Onlar da Hilton'daki benim basın toplantımda yanımda yer aldılar. 2013'te GESİAD'ın legal bir dernek olduğu, milletvekili, bakan, belediye başkanlarının toplantılarına katıldıkları unutulmamalıdır. Terör örgütünün desteğini aldığımız iddiaları çok haksız, adaletsiz ve art niyetli şekildedir."
"BANA KUMPAS KURULUYOR"
Hiçyılmaz, diğer iddialara şu şekilde cevap verdi: "İlker Horoz'un KTO'nun temizlik ihalesini onlardan alıp, FETÖ şirketi Nezahat'e verdiğimiz iddiaları yalandır. Sözleşmesi bitmiştir, yeni açılan ihaleye Horoz'a ait PAR Temizlik teklif vermemiştir. Kayseri'de bir çok cemaat toplantıları yapıldı ama ben hiçbirine gitmediğim halde nasıl üst düzey FETÖ yöneticisiyim? Nijerya, Pakistan gibi ülkelere geziler düzenlenmiş, himmet toplantıları yapılmış, ben hiçbirine katılmadım, nasıl örgüt üyesiyim, bana kumpas kuruluyor."
Hiçyılmaz'ın yarım kalan savunmasına yarın sabah devam edilmesine karar verilerek, duruşma sabah 09.00'a ertelendi.
FETÖ DAVASI'NDA 3. GÜN
HİÇYILMAZ, YARIM KALAN SAVUNMASINI TAMAMLADI
"FETÖ, KTO'YU KENDİ EMELLERİNDE KULLANACAKTI"
Kayseri'de aralarında ünlü işadamlarının olduğu 70 sanıklı FETÖ/PDY davasında tutuksuz yargılanan Kayseri Ticaret Odası Başkanı Mahmut Hiçyılmaz yarım kalan savunmasını davanın üçüncü gününde tamamladı. Hiçyılmaz, "Biz FETÖ ile mücadele vermeseydik, odayı bu yapı ele geçirecek, kendi emellerinde kullanacaklardı" diye konuştu.
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada savunma yapan Mahmut Hiçyılmaz, davanın ikinci gününde yaptığı savunması yarım kaldı. Hiçyılmaz, davanın üçüncü günü savunmasına devam etti.
Tutuksuz sanık Hiçyılmaz, "Adaylık açıklamamı yaptıktan sonra seçim listesini odadan aldım. Seçim çalışmaları sürecinde GESİAD'ın kendi üyelerini ön plana çıkarmak için gayret gösterdiğini gördüm. GESİAD'ın bu tutumundan rahatsız olduk, sabır gösterdik. GESİAD üyelerini meslek komitelerine yazmamaya gayret gösterdik. 98 kişilik mecliste sadece 14 GESİAD'lı üyenin olması bizim mücadelemizin neticesidir. Daha sonra İlhan Miraboğlu'nun sert ve dikta edici konuşmaları ile karşılaştım. Daha sonra KTO'da çalışanların paralel yönetim tarzı yaptıklarını, İlhan Miraboğlu'ndan talimatlar aldıklarını öğrendim. Miraboğlu'nun bana 'sen git, dışarıda açılışlara katıl, konuşmalar yap, burada işlere bakarız' diyerek odada beni istemediğini açıkça ilan etmiştir. İlhan Miraboğlu ile Mustafa Koyuncu KTO'yu ele geçirme girişimleri vardı. Bu durumu kamuoyu ile o dönemde paylaşmaya çekindik çünkü kamuoyunda büyük destekleri vardı ve biz bunu söyleseydik o zamanlar taraftar bulamazdık, onları haklı gösterebilirlerdi. KTO'da son toplantıda Miraboğlu ile sert bir tartışma yaşandı, toplantıyı terk etti, bir daha dönmedi. Biz de KTO'da Miraboğlu'nun ısrarla yaptırdığı Genel Sekreter Doç. Dr. Recep ve bilgi işlem servisinde Mehmet isimli kişileri işten çıkardık, KTO'da temizliği yapmış olduk. Biz böyle bir mücadele vermeseydik, odayı bu yapı ele geçirecek, kendi emellerinde kullanacaklardı" diye konuştu.
OKANDAN DA İTİRAFÇI OLDU
KAYSO eski Meclis Başkanı Nurettin Okandan ise etkin pişmanlıkta bulunduğu savunmasında şunları söyledi: "2010 yılında İlhan Miraboğlu geldi ve Melikşah Üniversitesi’nin mütevelli heyete girmemi istediklerini söyledi. İşlerimin yoğun olduğunu söyledim. Aynı zamanda da KAYSO Meclis Başkanlığı görevini yürütüyordum. Ailemle görüştüm ve olumsuz karara vardık. Sonra KAYSO Başkanı Mustafa Boydak ile görüştüm. Bana böyle bir teklifin geldiğini söylediğim de bana ‘seni ben önerdim zaten gidersen sevinirim.’ dedi.
Erciyes Üniversitesi hocalarından da giden gelen vardı. Bende oradan mezun olduğum için ve resmi bir iş olduğu için kabul ettim. 2016 yılına kadar bu görevi sürdürdüm.
Reklam, tanıtım ve protokol görevini ben aldım. Mali toplantılara gitmedim. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Kayseri protokolü açılışa geldi. Akademik yıl açılışlarında mutlaka bir bakan bulunurdu. Ayda bir sefer toplantı olurdu ona iş yoğunluğundan çoğu zaman katılamazdım.
Memduh ve Şükrü Boydak benim ziyaretime geldi. Melikşah mütevelli heyet başkanlığını sen yap dediler. Şükrü Boydak’ı arayarak reddettim. Sıddık kod adlı Sıtkı Baş ile Melikşah Üniversitesi’nde tanıştım.
Memduh Boydak gözaltına alındığında Ferhat hoca beni aradı ve adliye önüne gelmemi ve KAYSO meclis başkanı olarak açıklama yapmamı istediklerini söyledi. Ben kabul etmedim.
Himmet toplantılarına katılmadım. Aliye Boydak Kolejinde, ASUDE’de yapılan toplantılara katılmadım. Kızım Melikşah’ta okuyordu. Ondan duyduğum kadarıyla öğrenciler buradan mezun olduktan sonra iş bulamamaktan korkuyordu. Ben Mütevelli heyete okulun durumunun iyiye gitmediğini ve Erciyes Üniversitesi’ne devredilmesini istedim. Bu isteğimi geri çevirdiler."
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada savunma yapan ve etkin pişmanlıktan faydalanan tutuksuz sanık Mustafa Salın, şöyle konuştu: "AK Parti Develi ilçe sorumlusuydum. Bu örgütü, cemaat ve hizmet olarak tanıdım. Soruları çalarak milletin çocuklarının hakkını yiyen hırsızdır. Hiçbir zaman imam olmadım. Yüksek mütevelli nedir bilmiyorum.
"ALKOLÜ BIRAKIP, NAMAZA BAŞLADIM"
GESİAD’da kendi isteğimle ticari ve sosyal yaşantımın gelişmesi için üye oldum. Sohbet adı verilen oturmalara katıldım. Kuran-ı Kerim okunuyordu burada ve dini sohbet oluyordu. Burada paradan bahsedilmiyordu. Ben bu sohbetlerden sonra alkolü bırakıp, namaza başladım.
"NE DESELER YAPAR OLDUK"
Sonraki oturmalarda Gülen sohbetleri izlenmeye başlandı. Öncelikle yurt içi geziler yapıldı. Daha sonra yurt dışı gezileri oldu. Biz buralarda okullarda Türk Bayrakları görünce, çocukların İstiklal Marşı okuduğunu görünce duygularımız coştu ve artık ne deseler yapar olduk.
"ÇOCUKLARIM İÇİN NAFİLE KURBANLAR VERDİM"
Bir yurtta himmet toplantısına katıldım. 1 trilyon gibi büyük paralar konuşuluyordu. Benim o kadar bütçem yok. Beni bir daha böyle toplantılara çağırmayın ben eziliyorum dedim. 2010 yılından sonra zekat için ayırdığım paraları benden aylık alırsınız dedim. İlk zamanlar aylık 500 TL kadar veriyordum son zamanlara doğru aylık 2 bin TL vermeye başladım. Çocuklarım için nafile kurbanlar verdim.
Gördüğüm bildiğim, Kerem, Oğuz Umucu, Ömer Yazıcı, İbrahim, Hanefi, Ferhat ve hocaların hocası olarak Zamir isimli Kırgızistanlı şahıs hoca olarak vardı.
2000’li yıllarda Ömer Yazıcı’nın isteğiyle Nezahet Temizlik Şirketine Ortak oldum. Hiç gidip gelmedim, girerken para vermedim çıkarken de para almadım.
"TELEFONLARI TOPLANTIYA ALMADILAR"
Önce bizi herhangi bir seminere gidecekmişiz gibi çağırdılar. Gittim ve telefonları girişte bırakmamızı istediler. Kürsüde Ali Ezinç, Memduh Boydak, Hamdi Kınaş vardı. Ferhat isimli hoca konuşma yaparken, “Bu borç. Memlekete zararı olur. Bank Asya'ya Para yatırın” dedi.
"20 BİN DOLAR BANK ASYA'YA DESTEK AMAÇLI YATIRDIM"
Benim zaten Bank Asya hesabım vardı. 20 Bin Dolar para yatırdım. Daha sonra Hanefi Hoca ve Fatih Setenci toplantı yaptı ve bu paranın az olduğunu daha çok para yatırılması gerektiğini söylediler. Gerekirse evinizi birbirinize atın bankadan kredi çekin dedi. Ben faiz ne olacak peki diyince, ‘Ağabeylerden fetva geldi. Bu dönemde faizin cezası yok’ dedi. Ben de bir gün sonra tepki olarak gidip bankadaki paramı çektim.
Adliye önündeki Zaman gazetesi eylemine katıldım. İlk kez böyle bir eyleme katıldım. Polis müdahalesi falanda yoktu."
"SİYASİLER UÇAKTA BU YAPIDAN ÖVGÜYLE BAHSETTİLER"
Etkin pişmanlıkta bulunana ve itirafçı olan Kayseri Ticaret Odası eski Yönetim Kurulu üyesi tutuksuz sanık Hüseyin Cindoruk, "Bu örgütle ilgili her şeyi anlatmayı vatani bir görev olarak biliyorum. 2016'da hakkımda hiçbir soruşturma yokken Emniyet'e giderek bilgi sahibi sıfatıyla tüm bildiklerimi anlattım. 2010 yılında dini hassasiyet gereği bu örgütün sohbetlerine, gezilerine ve mütevelli toplantılarına katıldım. 2011 yılında Van gezisinde depremzedelere yardımlar yapıldı, Oradaki çocukları PKK'dan kurtardıklarını anlatarak, beni ve arkadaşlarımı etkilediler. Siyasiler uçakta övgüyle bahsettiler. Daha sonra evime gelerek Kur'an ve bayrakla bizi mütevelli heyetine aldılar. Mütevelli grubunda "Mustafa Demirezen, Erhan Topçuhasanoğlu, Mustafa Nayıcı, Hasan AYdın, Ahmet Sarıalp, Mustafa Ağbaş, Halıcı Mehmet Yılmaz gibi isimler vardı. Sohbet oturmalarına da Abdulkadir isimli hoca geliyordu. Sizler muhacirlersiniz diyerek kandırıldık. Mütevelli toplantıları Pazartesi, Salı, sohbetler ise Perşembe veya Cuma günleri olurdu. Bölge sorumlularından Bülent Koçak'ı tanıyorum. Türkçe Olimpiyatları'nda komiteye seçildik. Komitede Veysel isimli kişi, Suat Altın, Duran Güven, Mustafa Demirezen, Mustafa Nayici, Ali isimli bir kişi ve Bülent Koçak yer almıştı.
"BİZİ ALLAH, PEYGAMBER VE KUR'AN İLE KANDIRDILAR"
30 Aralık 2013'te Bank Asya'ya destek toplantısı yapıldı. Battalgazi Eğitim Kurumları'nda Bank Asya'ya destek olmak için 4.5 trilyon para çekildi, daha sonra ben istifa ettim. Bizi Allah, peygamber ve Kur'an ile kandırdılar. Hiçbir zaman devlet büyüklerime hakaret etmedim. 2015 yılında Asude Düğün Salonu'nda motive toplantısı yapılmıştı. Hekimoğlu İsmail'in geleceğini öğrendim, çok sevdiğim, saygı duyduğum kişi için gitmiştim. Yaklaşık 2 bin 500 kişi salonda vardı, çok kalabalıktı, kapıdan içeri giremedim. Kapıda Fatih Setenci'yi gördüm, selamlaştık, ben oradan ayrıldım.
"SOHBET HOCALARI 'BU SEÇİMİ KAYBEDERSE, BİZ DE KAYBEDERİZ' DİYORLARDI"
2013 yılında KTO'da seçimler oldu. Mehmet Saçmacı ile Mahmut Hiçyılmaz, bana yine birlikte girmeyi teklif ettiler. Karşısında Ömer Gülsoy vardı. Babam, 'iki tarafı da tanıyoruz, bu seçimlerde yönetime aday olma' dedi ama Ömer Faruk Çarşıbaşı iki kez evime gelerek, ısrarla bu seçimin çok önemli olduğunu söyledi. Sohbet hocaları da sohbetlerde Hiçyılmaz'ı desteklediklerini, 'bu seçimi kaybederse, biz de kaybederiz' diyorlardı. Ben de meclis üyesi olarak KTO'ya girdim, yönetimde yedekteydim.
FETÖ OTURMALARINDA OLGUNHARPUTLU DA VARDI
Oturma gruplarında Nedim Olgunharputlu bey de vardı. 17-25 Aralık sonrası hemen bu toplantıları bıraktı, bizlere de bu yapıdan uzaklaşmamız için telkinlerde bulundu, hakkını yememek lazım. Şuanda da MÜSİAD Kayseri Başkanı'dır. 2013 Mayıs ayında birlikte oturmalara katılırdık. Adliye protestolarına Ahmet Özkemah ile birlikte gittik. Sürü psikolojisi gibiydi, 'hadi beyler gidiyoruz' derlerdi, giderdik. Adliye önünde eylemde İsmail Tuna'yı da gördüm.
HİÇYILMAZ'IN KENDİSİ 'HOCAEFENDİYİ ZİYARET ETTİM' DEDİ
Ayrıca Mahmut Hiçyılmaz Doğan Havur'un sunduğu programa katılıp, 'Pensilvanya'ya gittim, hocaefendiyi ziyaret ettim' gibi sözlerini duydum ama mütevelli toplantılarına gidip gitmediğini bilmiyorum" diye konuştu.
ÖĞLE ARASI VERİLDİ
------------------
ÖĞLEDEN SONRAKİ BÖLÜM
SANIK SOMYÜREK MAHKEMEDE YİNE AĞLADI
Kayseri'de 70 sanığın yargılandığı büyük FETÖ Davası'nda tutuksuz 53 sanığın yargılanması tamamlandı. Cumhuriyet Savcısı verdiği mütalaasında tutuklu 17 sanığın tutukluluk halinin devamını talep etti. Tutuklu sanık Suat Somyürek, "6 yaşında oğlum beni askerde biliyor, baba 'ben komutanınla konuşayım' diyor" dedi ve ağlamaya başladı.
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tutuksuz sanıklar 53 kişinin savunması 3 gün sürdü. Cumhuriyet Savcısı verdiği mütalaasında tutuklu 17 sanığın tutukluluk halinin devamını talep etti.
Savcının tutukluluk halinin devamına talebi sonrası tutuklu sanıklara söz verildi. Tutuklu sanık Bülent Ünsal, "Ben, eşim ve oğlum halen AK Parti üyesiyiz, diğer arkadaşların hangisi üye acaba. Benim eczanem kapandığı için icra borçları geldi. Artık evime gitmek istiyorum" dedi.
Ameliyat olduğu için duruşmaya gelemeyen tutuklu sanık Cüneyt Gazezoğlu'nun avukatı, "Müvekkilim 1 ayda 5 ameliyat geçirdi. O yüzden duruşmaya katılamadı. Sanığın yaşaması için tahliyesini istiyoruz" dedi.
SUAT SOMYÜREK OĞLUNU ANLATIRKEN AĞLADI
Tutuklu sanık Suat Somyürek ise, "Ben ne mütevelli, ne üst düzeyim, bu kelimeleri yemin ederim burada öğrendim. Benim oturma grubum bile yok. 2 ergenlik çağında kızım, 1 de 6 yaşında oğlum var. Oğlum beni askerde biliyor, baba 'ben komutanınla konuşayım' diyor. Ne gönül verdim, ne de sempati duydum. Biz bunların içerisinde hiç olmadık" diyerek ağlamaya başladı. Suat Somyürek, 6 Haziran'da görülen duruşmada da savunma yaparken gözyaşlarına boğulmuştu.
Tutuklu sanık Fatih Somyürek de "Yüksek tansiyon ve uyku abnesi gibi ağır rahatsızlıklarım var. Geceleri arkadaşlarım başımda nöbet duruyor, tahliyemi istiyorum" dedi.
----------------
MAHKEME ARA KARARINI AÇIKLADI
Tutuklu 17 sanığın savcılık mütalaasına cevap vermesinin ardından mahkeme heyeti ara kararını açıklamak üzere yaklaşık 1 saat duruşmaya ara verdi.
Mahkeme heyeti verdiği ara kararda, tutuklu sanıklardan Veyis Niyazioğlu, Metin Filiz ve İsmail Saffet'in tahliyelerine, etkin pişmanlıkta bulunan tutuksuz sanıklar Ekrem Horozoğlu, Nurettin Okandan, Ahmet Mercan, Ersin Kıranatlıoğlu ve Mesut Haskahveci'nin ise tutuklanmasına karar verdi. Mahkeme, tutuklanan sanıkların etkin pişmanlıkta verdikleri ifadelerin yeterli olmadığı kanaatine vardığı öğrenildi. Duruşma 21, 22 ve 23 Kasım'a ertelendi.
Öte yandan diğer celse 110 tanığın dinlenilmesi bekleniyor.