İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 6 Şubat depremlerinde Hatay’ın Hassa ilçesinde yıkılan ve 36 kişiye mezar olan Arık Apartmanı’yla ilgili çarpıcı bir karara imza attı. Bakanlık, hazırlanan inceleme raporu doğrultusunda, şu an AKP Hatay İl Yönetim Kurulu üyesi olan eski Hassa Belediye Başkanı Abdurrahman Demirel hakkında soruşturma izni verdi.
Demirel ile birlikte dönemin Fen İşleri Müdürü Şiho Tut ve Harita Kadastro Teknikeri Bestami Uğur İşlek de aynı kapsamda yargı önüne çıkabilir. Bu gelişme, kamu görevinde bulunan kişilerin ihmallerinin artık daha görünür hale geldiği ve cezasızlık zırhının zayıflamaya başladığı yönünde değerlendirilirken, kamuoyunda “bu daha başlangıç” yorumlarını da beraberinde getirdi.
Depreme karşı görevini yapmayanlar
Arık Apartmanı’nın çöküşü sadece bir doğa olayı değil, doğrudan insan eliyle hazırlanan bir yıkım senaryosunun sahnelenmesi gibiydi. İnceleme raporlarına göre, binanın temeli olması gerekenden inceydi. C35 beton kullanılması gerekirken, karot testleri bu standardın altında kalındığını ortaya koydu. Üstelik, binanın statik projeye aykırı biçimde inşa edildiği, fazla kat çıkıldığı, döşeme sistemlerinin değiştirildiği ve kolonların kesildiği tespit edildi.
Bütün bu mühendislik dışı uygulamalara rağmen, yapı 2017 yılında ruhsat aldı, 2018 yılında ise yapı kullanma izin belgesi verildi. Üstelik yapı, henüz ömrünün başında olmasına rağmen yıkıldı. Bu da bir başka korkunç gerçeği gözler önüne seriyor: Ruhsatlar kağıt üstünde, denetimler göstermelik!
Siyasi kimlikler yargı zırhı mı?
Olayda en çarpıcı detaylardan biri, hakkında soruşturma izni verilen kişinin mevcut AKP Hatay İl Yöneticisi olması. Bu durum kamuoyunda ciddi bir tartışma yaratıyor. Zira Türkiye’de geçmişte yaşanan birçok yıkımda, siyasi yakınlıklar veya bürokratik engeller nedeniyle bazı isimlerin yargıdan muaf tutulduğu biliniyor. Bu kez durum farklı mı olacak? Siyasi kimliklerin adaletin önüne geçmesine artık izin verilmeyecek mi?
Yapı denetim firmaları da ihmalkar
Arık Apartmanı'nın sadece kamu görevlileri değil, özel sektör temsilcileri de dosyada sanık koltuğunda. Yapı müteahhidi, şantiye şefi, mimari proje müellifi, zemin kat ve çekme kat sahipleri, yapı denetim firması yetkilileri hakkında da dava açıldı. Suçlama: “Olası kastla adam öldürme” ve “taksirle ölüme sebebiyet verme”. Her biri için onlarca yıla varan hapis cezaları isteniyor.
Bu noktada, Yapı Denetim Hakkında Kanun’un 3. maddesi uyarınca denetim firmalarının sorumluluğu vurgulanıyor. Deprem kuşağında yer alan Türkiye gibi bir ülkede, bu firmaların göstermelik denetimlerle değil, yaşamı koruyacak nitelikte işler yapmaları hayati öneme sahip.
Depremin asıl nedeni ihmal, rant, kayıtsızlık
Yaşanan acı tablo ne ilk ne de son olacak gibi görünüyor. Zira sorun sadece doğada değil, insanların yönetim anlayışında, denetim sisteminde, sorumsuzlukta ve rant hırsında yatıyor. Arık Apartmanı’nın enkazı, bize şu gerçeği hatırlatıyor: Sağlam yapı, sağlam denetim ve liyakatli kamu yönetimi olmadan, hiçbir kent deprem güvenli değildir.
Yargı süreci yakından takip edilmeli
Soruşturma izninin verilmesi, kamu görevlilerinin yargılanmasının önünü açması açısından olumlu bir gelişme. Ancak bu sürecin siyasi baskıdan uzak, tamamen şeffaf ve adil yürütülmesi gerekiyor.
Zira Türkiye’de kamu görevlilerinin yargı önüne çıkarılması nadir bir durumken, etkin cezalandırma ise daha da ender rastlanan bir olgudur. Kamu vicdanının rahatlaması, adaletin yerini bulması ve benzer faciaların yaşanmaması adına bu davanın sonucu hayati önem taşımaktadır.