Siyaset

“Başka çarem yok”

Röportaj/Foto: Tolgay Yılmaz - Sanatçı Ozan Arif Erciyes dağının Tekir yaylasından işaret etti, "Tanımıyorum Eklemeddin’i ama ona oyumu vereceğim."

Abone Ol

 

Milliyetçi Hareket Partisi Merhum Lideri Alpaslan Türkeş tarafından başlatılan ve Türkeş’in hayatını kaybetmesinin ardından MHP lideri Devlet Bahçeli’nin iptal kararı almasına rağmen başta Ozan Arif gibi sanatçılarında desteğiyle bir grup ülkücü tarafından devam ettirilen Erciyes Zafer Kurultayında ülkücü sanatçı Ozan Arif ile çadırında bir araya geldik.  Ülke ve Orta Doğu gündemi ile Cumhurbaşkanlığı seçim süreci hakkında söyleştik. 

 Ülkücü hareketin sembol isimlerinden sanatçı Ozan Arif bir Erciyes Zafer kurultayında daha ülküdaşlarını yalnız bırakmadı. Onlarla dar kitlelerde olsa bile Otağ çadırında tartışmalar yaptı, forumlar örgütledi, konuştu. Çıkan sonuç bildirgesini en kısa zaman içinde tüm Türklerle paylaşacaklarını söyledi. Fotoğraf çektirmek isteyen ve ‘Ben şuradan geldim, ben buradan geldim, sizinle şurada tanışmıştık’ diyenlerle tek tek konuştu. Herkesin ne söylemek istediğini dinledi. Ancak kendi söyleyeceklerini elindeki sazıyla sahneden önce Kayseri Deniz Postasına söyledi. Kurultayın vazgeçilmez bir değer olarak gördüğünü belirten Ozan Arif, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde MHP’ye karşı da olsa MHP ile CHP’nin ortak çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleyeceğini söyledi. MHP lideri Devlet Bahçeli’ye olan öfkesini bir yana bırakan Ozan Arif Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a olman öfkesine ‘Dur’ demedi. İşte, Erciyes Zafer Kurultayında ki çadırında Ülkücü hareketin öncü isimlerinden sanatçı Ozan Arif ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi.

 Kayseri’de bir kurultayı daha gerçekleştirmeyi başardınız, Milliyetçi toplumdan yükselen ‘Bu inat da neyin nesidir’ sözlerine açıklık getirebilir misiniz?

Bu bir inat değildir. Yani Türk’ün geleneğinde ki kurultayların ikinci ismi inat kurultayları değildir. Bu kurultayın, Türk’ün geleneğinde olan bir değerin devam etmesi lazım, bunu inat olarak nitelendirenlerin maksatlarını onlara sormak lazım neden inat olsun ki? Bu Erciyes Zafer Kurultayı dediğimiz kurultay, bu hareketin varisi olan Alpaslan Türkeş tarafından ihlas edilmiş, kurulmuş 17 yıl boyunca onun sağlığında yapılmış. O vefat edene dek sürmüş, ondan sonra da bir müddet daha devam etmiş. Sonrasında da birilerinin keyfiyetiyle iptal edildiği söylenmiş bu millete, bizlerde hayır efendim iptal edilmedi, Türk’e ait değerler iptal edilemez düşüncesiyle devamını sağlıyoruz. İnsanlarımızı çağırıyoruz ve insanlarımızda bu davete icabet ediyoruz. Şurada hiçbir şey vaat etmeyen, çileden, tozdan, sıkıntıdan başka hiçbir şey vaat etmeyen şu yaylanın düzüne geliyorlar, fikirlerini birleştiriyorlar. Şimdi burada Muğla’daki ile Kaşlı kucaklaşıyor, Hakkari’deki ile Zonguldaklı kucaklaşıyor. Yani bu gönüllerin perçinlenmesinden kimler gocunuyor bunu anlamak ve irdelemek lazım. Yani bu inat değildir.

 MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin iptal karanına rağmen Merhum Lider Alpaslan Türkeş’in mirasını devam ettirdiğinizi söylüyorsunuz, Devlet Bahçeli mirası devam ettirmiyor mu?

 Beni ille de Devlet bahçeli ile ilgili konuşturmak istiyorsanız ben 16 yıldır o adamla ilgili diyeceklerimi dedim. Bundan sonra da Bahçeli ile ilgili diyecek lafım yoktur. Benim derdim, benim ülkem sabun gibi benim ayaklarımın altından kayıyor, ben Türklüğün silinmek istediği bu topraklarda ben Türk evlatlarını uyarmak istiyorum. Ben bayrağımızın yerle yeksan edildiği burada bayrağımızın düşürülmek istendiğini gözleri görmeyen insanlara göstermek istiyorum. Bizim derdimiz budur, birileri benim dediğim olacak illa diyerek bu kurultayı iptal etmek istiyorsa bu onların bileceği iştir. Lüzumsuz konuşmak istemiyorum, bir ömür verdiğim amblemin altında görev yapan insanlar o yuvaları babalarının malı zannetmesinler. Onlarda, Ozan Arif’de gelip geçicidir. Ama bu geleneğin devam etmesi gerekir.

 

Milliyetçi kökenli sanatçılara buradan bir mesajınız olacak mı, onlarında bu kurultaya destek vermeleri gerektiğini düşünüyor musunuz?

Buraya diyorlar ki falan neden çağrılmadı, filan neden çağrılmadı, buraya katılan sanatçıların hiç birisine özel olarak gel kardeşim buraya destek vermen gerekiyor denmedi, buraya gelenler para pul için burada değiller. Buraya gelip de ben bu ülkücülerin cem olduğu yerde icra-i sanat yapmak istiyorum diyen herkese kapımız açık. Geldiler sahneye mi koymadık. Bu bizim töremizde yoktur ama birilerinin töresinde var. Yayladan adam kovmak gibi işleri biz çok gördük burada. Buraya ben Milliyetçiyim, vatanperverim diyen her yürek gelir şiirini de okur, destanını da okur zaman el verdiği mühletçe her istediğini yapar. Yani öylesine şu gelir, bu gelmez diye bir tavrımız yoktur.

 Ülkede Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşanacak ve 3 adaylı bir seçim olacak. MHP lideri Devlet Bahçeli ile MHP’nin destek verdiği aday Ekmeleddin İhsanoğlu Selahattin Demirtaş konusunda ters düştüler. Sizin Cumhurbaşkanlığı seçiminde ki tavrınız ne yönde olacak?

Dünyada ki en yanlış saat bile günde iki kere doğruyu gösterir. Belki de yaptıkları en doğru işlerden birisi budur. Yani neden budur? Çünkü 3 tane aday var. Bir tanesi işte başımızda ki malum Tayyip Erdoğan denilen zat-ı muhterem. Benim fikriyatlarımı ayakları altına almak isteyen, Türküm bile demekten intana eden, Anayasadan Türk lafını, sözünü kaldırmak isteyen resmi kurumların kapısından TC yazısını silmek isteyen birisi. Diğeri de PKK’nın dağdan inmiş zibidisi. Başka kim kaldı, kime vereceğim, başka birine oy verme imkanım var mı benim? Tanımıyorum Ekmeleddin İhsanoğlu’nu ama mecburum başka verecek yerim yok. Çünkü diğerlerini iyi tanıyorum da onun için.

 Işid diye Orta Doğu’yu kasıp kavuran, özellikle Türkmenlere ve Şiilere yönelik faaliyetleriyle ön plandalar, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Işid mişid diye bir şeyin olduğuna inanmıyorum. Kürtleri organize ettiler, Türkleri temizliyorlar. Bu kadar basittir bu mesele. Işid mişid diye bir şey yok. Adına Işid dediler, bu grubu oluşturdular, bu grup Türkleri Şii olsun, Sunni olsun ne olursa olsun temizliyorlar, vuruyorlar, kırıyorlar bizim Türkiye’de aval aval bakıyor ve halka da hala Gazze ve Filistin mavalı okuyor. Onların acısını ülkücülerden daha fazla çektiğine inanmıyorum. Filistin ve Gazze’yi siyasi bir şov olarak kullanan bir güruh var. Ama ben Filipinler’de ki Müslümanlarında acılarını acı olarak gören, burnumun dibindeki müslümanın acısını da acı olarak gören bir iklimde yetişmişim. Ama Türk’ün burnu kanayınca bunların en ufak kılı dahi kıpırdamıyor. Utanmadan başlık yapıyorlar, şu anda 30 küsur kişi şu anda Konsolosluk görevlisi bebeğine varıncaya kadar esir. Hiç duyuyor musunuz? Ülkenin gündeminde var mı? Bir sürü Türkmenin kafası kesiliyor ama bunların gündeminde yok.

 Orta Doğu’da ki gelişmelerde Türkiye’nin rolünü nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’nin rolü molü yok kardeşim. Orta Doğu’da ki gelişmelerde Türkiye’yi idare edenlerin figüran olarak yine Türkiye’yi kullananlar var. Keşke ülkemin rolü olsa, keşke öylesine akıllı satranç oynayan devlet adamlarım olsa. Maalesef bizimkileri kendi oyunlarına piyon ettiler oynuyorlar bu kadar basit.

 Ozan Arif kimdir:

Arif Şirin veya Ozan Arif (d. 10 Haziran 1949; Alucra, Giresun), Türk öğretmen, halk ozanı, şair, şarkı sözü yazarı ve bestekâr.

Alucra'nın Yükselen köyünde doğdu. Babasının memuriyeti nedeniyle ilk ve ortaokulu Samsun'da tamamladı. 1970'de başladığı öğretmenliği 1979 yılına kadar sürdürdü. 24 Eylül 1980, 5 Kasım 1991 tarihleri arasında Almanya'da yaşadı.

Özellikle milliyetçi kesimin son derece beğendiği, o kesimin tutkuyla dinlediği gür sesli ozandır. Söylediği türküler akıcıdır.

Ozan Arif Giresun`un Alucra ilçesine bağlı şimdiki ismi ile Yükselen eski adı ile Hapu köyünde 10 Haziran 1949`da doğdu. Babası, yörenin sevilen simalarından rahmetli Muharrem Çavuşun (Muharrem Şirin) oğlu Mehmet Bey, annesi Fatma hanım da, yine komşu köy Demirözü`nden aynı şekilde sevilen rahmetli Gençağa Eşkünoğlu`nun kızıdır.

Babasının memuriyeti dolayısıyla, ilk ve ortaokulu Samsun`da bitirdikten sonra, hayli kalabalık olan ailesine kısa zamanda maddi yardım yapabilmek düşüncesiyle öğretmen okuluna başladı. 1969-1970 döneminde Perşembe İlköğretim Okulundan mezun oldu. Okul süresi boyunca kışları okuyup, yazları rençberlik yapan bir öğrenci idi. İlk göreve başladığı okul, ailesinin bulunduğu Samsun`da Karaoyumca köyündeki ilkokuldur. Bir yıllık stajyerlik süresinden sonra, yine Samsun`da Devgeriş köyüne tayin oldu. 1972 yılında yine aynı köyde stajyerlik yapmakta olan ve ona ömrü boyunca en büyük desteği veren Süheylâ hanımla evlendi. Devgeriş köyünde beş yılı öğretmenlik, dört yılı ise okul müdürlüğü olmak üzere dokuz yıl hizmet vermiştir.