31 Aralık’ta Fransa’dan Türkiye’ye giriş amacının cihat başlatmak olduğu, yılbaşı kutlayanları kafir olarak gördüğü, Türkiye yönetimi tağut (şeytan/şeytanın yolundan giden) olarak gördüğü, demokrasi ile yönetilen ülkelerinde tağutun yolundan gittiğini, demokrasi yerine şeriatın gelmesi gerektiğini nitelendiriyor.
Şüphelinin ikametinde yapılan aramada elde edilen dijital materyal incelemesinde çok sayıda örgütsel fotoğrafların olduğu tespit edilirken, yılbaşı etkinlikleri de göz önüne alındığında eylem arayışı içerisinde bulunabileceği değerlendiriliyor.
Fas uyruklu eşi ile birlikte, örgütsel dokümanlarla yakalandığında ‘tağut’sunuz diyerek susma hakkını kullanıyor.
Ve tutuklanıyor…
Bu kadar artistlikler, havalar, civalar, devlete ‘tağut’ diye bağrışlar, yaklaşık 50 gün kodeste tıkalı kalınca unutuluyor.
DEAŞ’lı o zanlı 50 gün cezaevinde kalınca bir akıllanıyor(!) bir akıllanıyor(!) ki sormayın gitsin…
Mahkemede ‘sade bir vatandaşım’ diyor, hiçbir örgütle alakası yokmuş muş.
Yılbaşı gecesi de hastalığı için tedaviye gelmiş miş…
3-5 kelime zırvalıyor, sonra tahliyesini istiyor bu zanlı…
Mahkeme yine de vicdanen zanlının bipolar bozukluğu rahatsızlığı ile akıl sağlığı yerinde mi değil mi diye rapor aldırmak için Adli Tıp’a gönderiyor sanığı…
Yani diyeceğim o ki; 17 yıldır yaşadığın Fransa’yı bırakıp Kayseri’ye cihat(!!) için gel, emniyetimiz seni kıskıvrak enselesin, yakalanınca artistliğini yap, sonra mahkemede kuzuya dön.
Devlet her zaman 18 yaşındadır ve senin gibilere de hiçbir zaman pabuç bırakmaz. Senin gibi aslan kesilip, kediye dönenleri çok gördü bu devlet…
Bu arada Kayseri emniyetimiz yılbaşı gecesinden önce bu operasyona imza atarak ikinci bir Reina vakası yaşanmasını engellemişti. Emniyetimizi bir kez daha böylesi önemli ve başarılı bir operasyonu gerçekleştirdiği için tebrik ediyorum.