CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, Adana Milletvekilleri; Aydın Uslupehlivan, Zülfikar İnönü Tümer, Kayseri Milletvekili Çetin Arık, Parti Meclisi (PM) Üyesi Gamze Taşcıer, İl Başkanı Feyzullah Keskin ve beraberindeki partililer, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret etti.
Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Metin Kösedağ, gazetemizin toplatılması ile ilgili olayın hoş olmadığını belirterek, "Bugün Kayseri'de yaşanan bir hadise oldu sebebini tam bilemiyoruz ama savcılık dahilinde bir gazetenin toplatılmasına yana olmayız. Doğrusu hoş bir olay olmadı" dedi.
CHP Kayseri İl Başkanı Feyzullah Keskin, gazetenin bir iletişim aracı olduğunu söyleyerek, ziyarette şunları söyledi: "Basının özgür olmasını sürekli ifade ettik genel başkanımızda zaten dün ne dediyse bugün de aynısını ilkesel olarak ifade etmiştir. Türkiye'deki en fazla dünya da yanılmıyorsam gazetecilerin tutuklu olduğu ülkemizde bir de siyasi düşünce farkı aramadan sayın genel başkanımız bunun doğru olmadığını kalemi ile düşüncesini yazan insanların düşüncelerinden dolayı susturulmayacağını ifade ediyoruz. Siyasi düşüncesi ve partisi önemli değil ve Azim kardeşimize de geçmiş olsun diyorum evet haberin aslı olur olmaz bu ne yapılır çıktıktan sonra tekzip hakkı vardır tazminat davası açılabilir ama gece saatinde savcılık kararı ile toplatılması hoş bir durum değildir. Bu anlamda biz kendisini bugün zaten ziyaret ettik tekrar geçmiş olsun diyorum ve inanıyoruz ki Kayseri cemiyet başkanı olarak yönetim kurulu başkanı olarak da Azim bey kardeşimizin arkasında olacaksınız yaptığı haberde bir yanlışlık varsa zaten onu açılacak davalarla kendisi karşılayacaktır. Bu anlamda Gürsel Tekin beyin selamlarını da özellikle ilettim bir cenazeden dolayı acilen İstanbul'a gitmesi gerekti."
CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık da, gazetecilerle yaşadığı ilginç bir olayı şöyle anlattı: "İlginç bir olay Suriyeli bir esnafla karşılaştık sarraf dükkanı var Türkçe bilmiyor. Türk çalıştırmıyor musunuz diye sorduğumda yabancı çalıştırmıyorum diyor bakınız 14 yıllık iktidarın aslında bir özeti. Kayseri'de Suriyeli bir kardeşimiz ben yabancı çalıştırmıyorum diyor."
Deniz Postası Gazetesi'ne yapılanları da kınadığını söyleyen Arık, "Bu basın mensuplarına açık bir saldırıdır, demokrasiye açık bir saldırıdır. Ve şöyle bir iddia var doğru mu yanlış mı bilmiyorum sayın çevre bakanının bu maden şirketinin ortağı olduğu ve bu maden şirketinden çıkan atıkların çevreyi zehirlediği ve bunun haberleştirildiği eğer bu doğruysa kapatılması gereken yayın yasağı getirlmesi gereken gazete değil o şirkettir sayın bakanın görevi çevre ve şehirciliği korumaktır. Bu makamdadır. Çevreyi kirletmek değildir. Böyle bir oluşum varsa da sayın bakanın görevini bırakması lazım sölenen iddia edilen bu şirketin ortağı olup olmadığı etik bir durum değildir diyorum" diye konuştu.
CHP'li milletvekili Enis Berberoğlu ise ziyarette şöyle konuştu: "Benim meftunu olduğum bir konu yerel basındır. Dijital ortamda yerel basını takip etmek çok daha basit oldu. Siz kağıdı baskıya verir vermez biz İstanbul'dan bir düğme ile takip edebiliyoruz ben Kayseri'de yerel basını çok doyurucu buldum. Çok kapsamlı kulis bilgisi dahil yayın yapıyorlar. Maalesef bakın ben 35 sene sayın başkanla aynı mesleği icra ettim benim hatırlayabildiğim birkaç ender vaka vardır matbaa dan gazete toplatıldığı daha yayına girmemiş bir ürüne el konulduğu sayın savcı polis karakoluna yapılan bir şikayetle gazeteyi suç eşyası ilan ediyor. OHAL'den sonra bu çok sık yapılıyor ama sanırım Kayseri'de tepe noktasına yaklaştı, kesin konuşamıyorum çünkü bu iktidarın icraatları hakikaten bugüne kadar yaptıkları bugünden sonra yapacaklarına işarettir. Bakın bir savcı gecenin bir saatinde bu kadar teknik bir konuda sonuç olarak çok karışık bir üretim sürecinden söz ediyoruz. Bir yerde bazalt çıkartılıyor o bazalt başka bir yerde işleniyor, işlemden sonra çıktığı ileri sürülen zehirli atık başka bir yere gömülüyor. Sayın savcı sabaha karşı saat 2'de nasıl kanaat getirdin bu haber baştan sona yalan, baştan sona iftira ve bu iftiradan dolayı şirket zarara uğrayacak ki matbaa basılsın, kanıtlara el konulsun ya bilir kişi mi var, arada hangisi yani bir tarafın iddiası ile bir gazete basılır mı ? Bunun başka bir yayın kuruluşunun başına gelmeyeceğine kim garanti verebilir? Bu arkadaşlarımız gerçek için canlarını ortaya koyuyorlar. Ailelerini ortaya koyuyorlar, iş güvencelerini ortaya koyuyorlar, ben sayın savcıya sormak istiyorum siz gece 2'de neyi ortaya koydunuz. Neden korktunuz, nasıl karar verdiniz, hangi vicdanla karar verdiniz? Bir gazetecinin başına gelebilecek en kötü şey ney diye sorarsanız haberinin yalanlanmasıdır. O yalan haber onun boynunda bir yafta gibi en ağır ceza hükmü gibi onun boynunda devam eder. Bu arkadaşımıza kendini savunma hakkı verilemedi ve peşinen suçlu ilan edildi. Bakın bu işi gelin okura bırakalım bu için en iyi hakemi odur. Gazetecileri içeri atarak gece yarısı baskınları ile bir yere varamazsınız birisi çıkar ve gerçeği yazar."
Diğer milletvekilleri de gazetemizin piyasaya dahi gitmeden dağıtıcı şirketten toplatılmasını kınadıklarını söylediler.