Futbol

İlhan Parlak’ın A Milli hayali

Sezon başında Erciyesspor’a transfer olan İlhan Parlak, doğup büyüdüğü memleketinde 17 yaşında futbolunu taçlandırmaya başladı. Kayserispor formasıyla Süper Lig’deki ilk golü tarihe geçti. Lig tarihinin en erken golünü atan İlhan Parlak, Fenerbahçe’de oynadığı dönemi, Ankaraspor ve Ankaragücü’nde geçirdiği günleri anlattı. Parlak, Karabükspor ile elde ettiği başarılardan sonra neden Erciyesspor’a geldiğini de paylaştı. Onun en büyük hayali ise Erciyesspor’da başarılı olup A Milli Takım formasını giymek.

Abone Ol

 

Kayseri’nin Yahyalı ilçesinde doğup büyüyen İlhan Parlak’ın futbol merakı takdir edilecek cinsten. Büyük çabalar harcadı altyapı vs. derken Yerköyspor’da profesyonel futbolcu oldu ve sonrasında Kaysrispor’a gitti. Ancak o ve birçok arkadaşının yüzüne dahi bakan olmadı. O dönem Kayserispor’un başına getirilen Hikmet Karaman gençlere sahip çıktı; ilk işi onların formalarını yaptırmak oldu. Ertuğrul Sağlam döneminde sürekli forma şansı buldu. İlk Süper Lig maçında tarihe geçti. Üstüne geçirdiği formayı bırakmadı. Derken genç yaşta Fenerbahçe’ye transfer oldu. Orada 2 sezon adeta yattı. Forma şansı bulamadığı için kapanacağından habersiz Ankaraspor’a transfer oldu. Kulüp kapandı 25 oyuncu adeta ortada kaldı. Ankaragücü’ne hep birlikte geçtiler. Gülerek anlattı o zamanları. 50 oyuncu idman yaptıklarından bahsetti. Aslında güzel anılardı onlar. Karabükspor’a transferini ‘Allaha Şükür’ sözüyle dile getirdi. Kalitesini gösterdi, attığı gollerle büyük başarılara imza attı. Artık en verimli çağında memleketi Kayseri’ye hizmet zamanı geldi. Erciyesspor’a transfer oldu ve 38 numaralı formayı üstüne geçirdi. Bense bu başarılı ancak şanssız adamın hayat hikâyesini dinledim ve okurlara aktarmak için kaleme aldım. İşte en büyük hayali A milli takım forması giymek olan İlhan Parlak’ın samimi bir o kadarda eğlenceli sohbeti.

Takım olarak ciddi bir mücadele içerisindesiniz. Sen fizik olarak ne durumdasın, kendini nasıl hissediyorsun?

Sezona iyi başlamıştık. İlk iki hafta sonra adalemde bir sakatlıktan dolayı takımla idmanlar yapamadım. Beşiktaş maçında hazır duruma geldim ve oynadım. Tabi 1 ay takımla idman yapmadıktan sonra tekrar takımla oynamak kolay olmuyor. O açıdan fizik olarak yüzde yüze yavaş yavaş yaklaşıyorum. Tabi maç oynadıkça fizik – kondisyonumuzu geliştirebiliriz. İnşallah oynadıkça daha iyi konuma geleceğim.

Bülent hoca sana güveniyor. Zaten takımın tecrübeli isimlerindensin. Hoca ile iletiminiz nasıl?

Bülent hoca (Korkmaz)ile ben Karabükspor’da da çalışmıştım. Orada da çok sıkıntılı dönemler geçirdik. O dönemde gelmişti ve çok başarılı olmuştuk. Hem geçmişten gelen hemde ikili ilişkilerimiz, saha içerisinde ve dışarısında çok iyi. Saha içerisinde hatalarım konusunda uyarılarını yapar ve genel olarak takımın durumunu konuşur. Devamlı bir bilgi alışverişindeyizdir. Bu da takımın birliği beraberliği, takımı iyi yerlere taşıyabilmek için elimizden gelenin en iyisini yapmak istiyoruz.

Güncel konulardan ziyade birazda senin kariyerinin derinliklerine inmek istiyorum. Profesyonel futbolculuk kariyerine 2004 yılında Yerköyspor'da başladın. Zor evrelerden geçtin ama attığın bir gol ile tarihe geçtin. O dönem neler oldu, parlayışın nasıldı? Sonuçta hala ligin en erken golünü atan futbolcusu durumundasın.

O benim hem lig hayatımda hem-de Süper Lig kariyerinde attığım ilk goldü. Tabi o dönem Ertuğrul hoca vardı takımın başında. Kendisi beni devamlı oynatıyordu. Ben çok gol pozisyonuna giriyordum ama atamıyordum. Oyunum çok tuhaftı, uzun süre atamadım, sonra o gol ile patladım. Kulüpten arkadaşlar da öyle diyordu; ‘Sen bir şeyler yapacaksın ama bakalım ne yapacaksın.’ Buna benzer birçok şey duydum. Milli takımlarda da öyle oluyordu. Bir turnuvaya gidiyordum gol atamıyordum, başka bir turnuvada gol kralı olup dönüyordum. Böyle şeylerim oluyordum. 14. saniyede olması lazım. Benim için gurur vericiydi.

“FENERBAHÇE’DE PROFESYONELLİĞİ ÖĞRENDİM”

Kayserispor’dan Fenerbahçe’ye transfer oldun. Orada çok fazla forma bulamadın. Fenerbahçe günlerinden bahseder misin?

Kayserispor gibi Anadolu takımından Fenerbahçe gibi büyük bir camiaya gitmek tabii ki zor oldu. Orada bana teknik direktör Zico bana çok yardımcı oldu. Orada da çok pozisyona girmiştim ama değerlendirememiştim. Çok fazla forma şansı bulamadım belki ama 2 sezonu dolu dolu geçirdim. Tabi genç yaşta gittim oraya.

Biraz erken değil miydi?

Tabi o söylenebilir ama o şartlarda gitmem gerektiği için gittim. Bazen pişmanlığını yaşıyor gibi düşünüyorum ama işte hayat böyle. Orada forma şansı bulmak kolay olmuyor. Önünüzde dünya çapında yıldız oyuncular oluyor. Ben hep şunu söylüyorum; bir yerli forvetin büyük takımlarda oynama şansı çok zor. Burak Yılmaz gibi iki üç sezon gol kralı olmanız gerekiyor.

Burak dahi kendini kabullendiremiyor.

Evet, öyle olunca o forma şansı size geliyor. Bunuda gerçekleştirebilen Burak var.

Oldukça tecrübe edinmişsindir.

Tabi benim için ciddi bir tecrübe oldu. Orada dünya yıldızlarıyla beraber antrenmanlar yaptım. O gözlemlerim benim için acayip bir tecrübe oldu ve futbol hayatım boyunca bunları kullandım. Orada profesyonelliği öğrendim diyebilirim.

Karabükspor’a gidene kadar adeta kaybolmuştun. Fenerbahçe dönemi bittikten sonra neler yaşadın?

Fenerbahçe döneminde şanssızlıklar yakamı bırakmadı. Artık oynamak istiyordum. Ankaraspor’a transfer oldum. Orada işler iyi gidiyordu oynuyordum ama ne olduysa 4. haftada kulüp kapatıldı. Ondan sonra sıkıntılı süreç başladı. Takımımız yok, transfer dönemi yok biz 25 oyuncu Ankaragücü’ne geçtik. 25 oyuncu da orada vardı. 50 kişi sahaya çıkıp antrenman yapıyorduk. Tabi o sırada bir sakatlık geçirmiştim. Lig’in sonlarına doğru düzeldim ve oynama fırsatı buldum. Artık oynamam lazımdı ve Ankaraspor’un durumu belli değildi. En sonunda Karabük’e gittim.

“KARABÜK BENİM İKİNCİ MEMLEKETİM”

Orada güzel günler geçirdin.

Karabük’ün benim hayatımda çok önemli bir yeri var. Hayatımın en güzel günlerini geçirdiğim yerdir. Doğduğum, büyüdüğüm şehir Kayseri olabilir ama orası benim ikinci memleketim. Orada çok iyi dostluklar ve arkadaşlıklar edindim. Buraya geldiğimde orada birçok kişi üzüldü.

Keşke gitmeseydi demişlerdir.

Tabi canım. Oradaki insanlarla çok duygusal bir bağım vardı. Buda 4 yılın vermiş olduğu bir şey. Orada devamlı takımın başında durduk ve sahip çıktık. Takım için elimizden geleni yaptık.

Karabüklü olduğunu iddia edenler var hatta.

Evet, bende Karabüklü gibi oldum. (Gülüyor) Benim futbol hayatımda oranın yeri ayrı. Orada futboldan sonra da görüşeceğim çok insan var.

ZİYA BAŞKAN İLE AĞABEY-KARDEŞ İLİŞKİMİZ VAR

Peki, bu bağı koparıp da Erciyesspor’a nasıl geldin?

Karabükspor’da kontratım bitmişti. Haber beklediğim sırada Ziya başkan (Eren) istedi beni. Önceki senelerde de istedi ama bu sezon bir başkaydı. Ziya başkan ile ağabey-kardeş ilişkimiz var. Takımda bir Kayseri’linin olmasını istiyordu başkan. Karabükspor yeni bir yapılanmaya gittiğini bu yapılanmada beni düşünmediklerini söylediler. Bende bunun sonunda para düşünmeden Erciyesspor’u seçtim.

Çok teklif almışsındır.

Tabi o dönem 6-7 takım ile görüştüm. Ama benim buraya gelmemdeki en büyük etmen Ziya başkan ve Memduh başkan (Büyükkılıç)oldu. Buraya geldiğimde menajerimle bile gelmedim. Biraz hatır ve gönül işi oldu.

3 yıllık sözleşmen var. Burada futbolu bırakmayı düşündün mü?

‘Herkes bana memleketine gitme daha erken’ diye çıkışlar yaptı. Ben kariyerimin zirvesinde olduğumu düşünüyorum. Karabük’te en iyi günlerimi geçirdim.  En iyi dönemimde kendi memleketime bir hayrım olsun istedim ve o nedenle geldim. Her futbolcunun hedefi vardır. Onları Erciyesspor forması altında gerçekleştirmek istiyorum. Daha 27 yaşındayım.

En verimli çağ derler.

Tabi benim için de iyi. Ama burada futbolu bırakır mıyım bırakmaz mıyım bilmem ama her zaman söylüyorum benim için hem Erciyesspor, hemde Kayserispor taraftarım olduğum iki takım.

Ülke bazında bakacak olursak. Futbolumuz biraz sert mi? Forvetler için gol atmanın da zor olduğu bir lig sonuçta.

Özellikle saha ve zemin şartları Türkiye’de iyi değil. Avrupa’da maçlara da çıktık ama oradaki zeminlerin ne kadar iyi olduğunu bizimkilerin ise ne kadar yetersiz olduğunu görüyoruz. Futbol oynamak için de futbolcunun kafasının rahat olması gerekiyor. Ama Türkiye’de oyuncuların kafası kolay kolay rahat olmuyor. Alacaklar ödenmez, takım başarısız olur vs. Daha o anlamda tam olarak profesyonel olduğumuzu düşünmüyorum.

“HAYALİM A MİLLİ TAKIM”

A milli takım dışında tüm milli takımlarda görev yaptın. A milli formayı giymeyi ister miydin?

Benim en büyük hayalim A milli takım formasını giymek. Bütün kategorilerde oynadım ve çoğu turnuvada gol kralı oldum. Ama en önemlisi olan A milli takım formasını giymek. Çok yaklaşıyorum ama bir türlü nasip olmadı. İnşallah bu haylimi Erciyesspor forması altında gerçekleştirmek istiyorum. Benim en büyük hedefim bu.

Unutamadığın gol?

Karabükspor-Ankaragücü maçında attığım rövaşeta golü.

Unutamadığın maç?

Yakın zamanda oynadığımız Beşiktaş maçı. O maçı 3-2 kazanmıştık. Birde Karabük’te oynadığım dönemde Fenerbahçe’yi 3-2 mağlup ettiğimiz maç.

En sevindiğin maç?

Karabükspor ile Fenerbahçe’yi yenerek küme düşmekten kurtulduğumuz maç.

En etkilendiğin stat?

En çok keyif aldığım stat TT Arena ve Şükrü Saraçoğlu.

En üzüldüğün maç?

Yenildiğin her maçtan sonra üzülürsün ama ligde kalma mücadelesi verdiğimiz sırada Elazığ’a karşı yenildiğimiz maçta çok üzülmüştüm. Penaltıyı kaçırmıştım ve Elazığspor’a 1-0 kaybetmiştik. Lig’de 3 hafta kalmasına rağmen en büyük düşme adayı olmuştuk.

İdolüm diyebileceğin biri var mı?

Fatih Tekke. Onu futbol oynarken hayranlıkla izliyordum.

Çalıştığın hocalar arasında en başarılı gördüğün hoca?

Bir sıralama yapmak istiyorum. 1. Sıraya Hikmet Karaman’ı koyarım. 17 yaşında bizim yüzümüze kimse bakmazken o bize forma çıkarttırıp takıma dahil etmişti. 2. sıraya ise Ertuğrul Sağlam’ı koyarım. O da bizim üzerimize çok düşmüştü. Biz onun sayesinde bir yerlere geldik. Son olarak da Mesut Bakkal diyebilirim. Bana benim değerli olduğumu hissettiren birisi.

Gördüğün en çalışkan futbolcu?

Diego Lugano. Futbolcular ağırlık çalışırken 50-60’ı zorlar ama o hep 100 kilo ve üstü çalışıyordu. (Gülüyor) Deniz Barış’ı da söylemeden geçemeyeceğim.

Anın vardır herhalde.

Var tabii. Fenerbahçe’de oynadığımız dönemde Deniz Barış sürekli antrenmanlardan sonra koşuyor filan. Ben yanına gittim. Tabi o zamanlar genciz. Ağabey neden sürekli koşuyorsun diye sorum. Bana ‘bizim işimiz bu’ yanıtını verdi. Devamlı hazır bulunmak gerektiğini söylerdi. Bir oyuncu skatlandı ve Deniz ağabey formayı aldı. O sezon formayı hiç vermedi.

Sana şans getiren hakem?

Kamil Abitoğlu. O maç yönettiğinde her şey daha olumlu gidiyor. (Gülüyor)