Bir zamanlar Anadolu’nun makul yaşam maliyetine sahip şehirlerinden biri olarak anılan Kayseri, artık kiralık ev arayanlar için tam bir kabusa dönüştü. Özellikle son bir yıl içinde şehirdeki kira artışları öyle bir noktaya geldi ki, insanlar başlarını sokacak bir çatı bulmakta zorlanıyor. Talas, Melikgazi, Kocasinan… Adını hangi ilçeden geçirirseniz geçirin, benzer tabloyla karşılaşıyorsunuz: fahiş fiyatlar, daralan seçenekler ve tükenmiş umutlar.
Bugün sahibinden.com gibi platformlarda küçük, eski bir 2+1 daireye bile 15 bin TL civarında kira isteniyor. Yeni yapılan sitelerde bu rakamlar 20 bin TL’yi buluyor, hatta geçiyor. Orta gelirli bir memur, iki asgari ücretli çalışan ya da üniversite öğrencisi için bu fiyatlar artık ulaşılmaz. Kiralık ev ilanlarına bakan biri, Kayseri değil de İstanbul’un merkez ilçelerine bakıyormuş hissine kapılıyor. Oysa burası hâlâ Anadolu’nun göbeği.
Peki ne oldu da Kayseri’de kira bu kadar arttı? Elbette ekonomideki genel bozulma, enflasyon, deprem sonrası göç ve artan talep etkili oldu. Ancak tüm bu gerekçeler bazı mülk sahiplerinin vicdansız tutumlarını maskelememeli. "Nasıl olsa mecburlar" düşüncesiyle istenilen rakamlar her geçen gün daha da uçuyor. Emlak sektörü denetimden uzak, kira artışları keyfi. Ne yazık ki bu durumun faturasını da yine dar gelirli vatandaş ödüyor.
Devletin barınma krizine müdahale etmesi şart. Konut kiralamaları denetlenmeli, sosyal konut projeleri hızlandırılmalı ve belli bölgelerde kira sınırlamaları ciddi şekilde gündeme alınmalı. Aksi halde Kayseri, bir öğrenci ya da bir aile için yaşanabilir olmaktan çıkacak.
Bugün insanlar Kayseri’de ev değil, adeta “lüks bir hayal” kiralıyor. Ve bu hayalin bedeli, sadece para değil; huzur, güvenlik ve geleceğe dair umutlar da dâhil.