Kırım yasal olarak Ukrayna'nın bir parçası olarak görülüyor. Rusya da 1994'te Ukrayna'nın toprak bütünlüğü için hazırlanan genelgeye ABD, İngiltere ve Fransa ile beraber imza atmış, destek çıkmıştı. Kendi parlementosuna sahip, tarım, turizm gibi detaylar kendi kararlarınca uygulanıyor.
Kırım Tatarları ya da Kırımlılar, anayurtları Karadeniz'in kuzeyindeki Kırım yarımadası olan Türk halkıdır.
Kırım Türklerini hep yaşadıkları o korkunç sürgünden tanırdım. Her yıl o korkunç sürgünün yıldönümü Türkiye’de de anılır. 18 Mayıs 1944 günü, hayvan vagonlarındaki o sürgün Kırım Tatarlarının Sovyetler Birliği tarafından sürüldüğü ve nüfusunun yarıya yakınının yokedildiği bu acı günü...
"Vatan hainliği, Sovyet halkını imha etme girişimi ve Nazi işgalcileriyle işbirliği" Kırımlı Tatarların sürülmesinin resmi gerekçesi olarak gösterilmişti.
İşte o Kırım Tatarlarının acı ve korkunç hikayesini bir Kırım Tatarı’ndan en çıplak en yalın haliyle öğrendim.
Kendisi de Kırımlı olan Cengiz Dağcı’nın ‘Korkunç Yıllar’ adlı kitabından bahsediyorum. Kitapta Sadık Turan ismindeki Kırımlı bir gencin korkunç yıllarına yer veriliyor.
O kitapta aslında Sovyetler Birliği’nin Kırımlıların ihanet ettiği iddiasına da çok güzel cevap veriliyor. Kitabın bir bölümünde aynen şu dizeler o iddialara çok güzel cevap veriyor: “Sen, sen Sadık Turan, sırtında düşman üniforması Rusya’ya karşı harb ettin” diyecek! Gene soğuk terler döküp sabahı kim bilir nasıl edeceğim. Düşman üniforması… Düşmanım kim? Siz değil misiniz Şişkof! Yalanla dolanla memleketimi istilâ ettiniz. Himayenize girmekle topraklarımız, malımız, mülkümüz, dinimiz korunacak diye, sizden öncekiler söz verdiler. Teslim olduk. O millet, yurdunu her şeyden çok sevdiğinden teslim oldu. Silâhlarımızı bıraktık. Ya siz?.. Memleketimize girdiğiniz günden beri o toprak kan içinde. Minarelerimizi devirdiniz. Su kemerlerimizi, çeşmelerimizi, heykellerimizi, mermer saraylarımızı atlarınıza ahır yaptınız. Müezzinlerimiz, ezan okumak üzere minarelere çıktıkları vakit, sarhoş askerleriniz, eğlenmek için, kalblerine nişan alma talimi yaptılar…
Düşman üniforması giyip Rusya’ya karşı silâha sarıldınız diyorsunuz. Düşmanımız asıl siz değil misiniz? Ömürlerinin son günlerini duayla, namazla geçirmek isteyen ihtiyarlarımızı, seksenlik ninelerimizi, hayvan vagonlarına doldurup haftalarca pislik, sidik içinde Sibirya’ya taşıyanlar sizler değil miydiniz?
Düşman üniforması diyorsunuz! 1932 yılının yazıydı. Kırım’ın kıyı köylerinde kan gövdeyi götürüyordu. Bağında, bahçesinde, bir avuç tarlasında çalışan babalarımızı sarhoş askerleriniz önlerine katmış, tüfeklerinin dipçikleriyle bellerine vura vura Yalta’ya sürüyorlardı. Hiç unutmam, o zamanlar daha on üç yaşlarında bir çocuktum. Babamla, gizlice, dağlardan geçip Yalta’ya gitmiştik. Uzaklardan, toprağından ayrılan millete gözlerimiz yaşararak bakıyorduk. Bu manzarayı bir vahşi, orta Afrikalı zenci bile görecek olsa, tüyleri diken diken olurdu. Kahpe evlâdı moloyetsler, udaloylar, parenler, analarının babalarının, erkeklerinin yüzlerine bakmaktan utanan namuslu kızlarımızın, kadınlarımızın entarilerini yırttılar.
Aklını oynatmış bir kadın, vapura bindirilirken, yavrusunu sevgili yurdunun kıyılarına atmak istiyordu.
İçimde o kadınların, o yavruların acı çığlıkları var. Düşmanlarımıza karşı savaşmak, o toprak için ölmek hakkından bizi mahrum mu ettin Allah’ım?”
Belki bu sözler Sovyetler Birliği’ne belki geç de olsa çok güzel bir cevap bence...
Kitabı olurken, Kırım Türklerinin yaşadığı zorlukları iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Umarım bu kitabı okur, Türklüğü, Müslümanlığı yüreklerinin en derininden hisseden bu kırımlı kardeşlerimizi daha iyi tanırsınız.
Bu arada İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya'ya esir düşen ve daha sonra İngiltere'ye yerleşen kitabın yazarı Cengiz Dağcı 2011 yılında Londra’da vefat etmişti. Türkiye’nin girişimleri sonucu, vefat ettiği Londra’dan memleketi Kırım’a cenazesi getirilen edebiyatçı Dağcı o acı çektiği ve sürüldüğü dedelerinin mezarlarının bulunduğu Kırım’ın Yalta bölgesi Kızıltaş köyündeki Müslüman mezarlığında defnedildi.
Ruhu şad olsun...
Bu kitabı okuyarak bir kez daha acınıza şahit oldum Tatarlar...
Allah her zaman yar ve yardımcınız olsun...
Türk halkı her zaman sizinle...