Mecburiyet Üzerine…

Abone Ol

O halde gelgelelim Zweig’ in Mecburiyet kitabı ne anlatıyor?

Mecburiyet, ünlü bir ressam olan Ferdinand’ın eşiyle özgürlük uğruna kendi ülkesi savaş içindeki Avusturya’dan İsviçre’ye kaçmış sıradan bir vatandaşın, devlet ve otorite karşısındaki korkuyla karışık çaresizliğini anlatıyor. Ferdinand, resmi bir daireden aldığı mektupla askerlik hizmeti için önceden elverişli olmadığı anlaşılır. Ama savaş başlayınca geri çağrılır. Özgürlük arzusu ve barışçıl yapısı nedeniyle çaresiz kaldığı bu durum karşısında bocalamaya başlayacak ama kendisi ne kadar bocalarsa bocalasın eşi hep destekçisi olacak. Hatta öyle bir ikilemi yaşayacak ki, savaşmak mı savaşmamak mı? Gitmek mi kalmak mı? İşte kafasındaki bu sorular bize Hamlet’ in meşhur ‘Olmak ya da olmamak’ ını hatırlatıyor.

Her şeyi en ince ayrıntısına kadar özetleyip anlatmayacağım. Çünkü sizlerin de merak edip okumasını istiyorum. Okumanızı da muhakkak öneririm. Çünkü 56 sayfalık bir şey. Ben 1 saatte okudum bitti. Bakalım siz kaç saatte bitireceksiniz? J Yalın ve akıcı bir anlatım insanın merak duygusunu diri tutan bir olay örgüsü var. Ve ‘insanın kalbinin ve aklının ikilemi arasındaki o karanlıklarda ya da aydınlıklarda dolaşmak güzeldi.’ Dediğim bir kitap oldu. Peki ya sizin için ne olacak? O halde haydi okumaya..

Altını çizdiklerimden seçmeler:

“Susku ve karanlık hiç bu kadar ağır olmamıştı.”

“Hak! Hak ne demek! Artık dünyanın neresinde haktan bahsedebiliriz ki? İnsanlar öldürdü onu…”

“Neden? Neden? Sana soruyorum, neden? Bilmiyorum, belki de dünyadaki delilik mantıktan daha güçlü olduğu içindir…”

“Direnmek, öyle mi? Nasıl direneceğim ki? Onlar herkesten güçlü, dünyanın en güçlüsü onlar.

Bu doğru değil! Dünya istediği sürece güçlüler. Birey, bir fikirden her zaman güçlüdür, ama sadece nasılsa öyle kalması, iradesine sahip çıkması gerekir. Bir insan olduğunu idrak etmeli ve öyle kalmaya devam etmek istemelidir.”

Keyifli Okumalar, hoşça kalın…