Özgürlük ve şiddet!

Abone Ol

Neye göre özgür demeden alamıyor insan kendini! İstediği saatte çıkamayan, istediğini giyemeyen kadın, yaramazlık yaptığı için şiddet gören çocuk, sırf gürültü yaptığı için kıyılan hayvanlar…

Neydi sahi özgürlük,nasıldı? Daha ilkokulda bizlere nakşedilen “Başkalarına zarar vermeden, yasalar çerçevesinde kendi hür iradenle, istediğin her şeyi yapabilmek olarak anlatıldı bizlere.

Özgürlük kavramı bu kadar sığ bir kalıba konmamalıydı belki de. Bir bilebilseydi insanoğlu kuşlar kadar bile özgür olmadığını ve bir bilebilseydi ruhlar kadar bile özgür olabileceğini, özgürlüğü tanımlama gafletinde bulunmayacaktı. Kadına, çocuğa, hayvana şiddet diyoruz. Ölenleri, darp edilenleri duyuyor, görüyoruz. Peki, sessiz çığlıkları kim görüp duyuyor? Kapalı kapılar ardında…

İlk eğitimin ailede başladığını hepimiz biliriz. Sevginin, merhametin, anlayışın verilmediği çocuklarda şiddete meylin olduğu aşikâr. Aileden sonra, ilk öğretmen ve ilk topluma giriş süreci. Sorunun ilk başlangıç ilk sürecine inmeden sadece üzerini örtmüş oluyoruz. Birkaç gün sonra unutup, sonra yeni bir şiddet haberiyle karşılaşıyoruz.

Sevgi, merhamet, iyilik ve anlayışla düzelemeyecek hiçbir canlı yoktur. Gözlemlerim hep bu doğrultuda olmuştur. İnsan içinde ne eksikse dışarda onu arar. Bulamadığı zaman da içindeki öfke zamanla şiddete dönüşür kimilerinde…

Kısacası hayatımızda iki önemli rol üstlenen kavramlar…

Özgürlük ve şiddet…

Özgürlüğü şiddetle neden mi bağdaştırıyorum?

Çünkü ikisi de aslında birbirine zıt fakat benzer kavramlardır.

İki duygu da insanın kendini kişiliğini gösteren duygulardır.

Kişi ne ise eninde sonunda dışı da onu gösterir.