Türkiye’de ekonomik kriz her geçen gün daha fazla hissedilirken, toplumun farklı kesimleri arasındaki gelir uçurumu dikkat çekiyor. Bir yanda çocuklar okula beslenme çantası götüremeyecek kadar yoksullukla mücadele ederken, diğer yanda “Türkiye’nin zengin çocukları” olarak anılan gençler, gecede 200-300 bin TL’lik harcamalar yapıyor.
“Babalarının bile harcayamadığı paraları harcıyorlar”
İstanbul Ticaret Odası 17. Restoran ve Yiyecek İçecek Hizmetleri Komitesi’nden Yücel Özlap, Ekonomim’e yaptığı açıklamada dikkat çekici ifadeler kullandı. Özlap, “Bir kısım gecede 200-300 bin TL harcıyor. Bir kısım ise karnını en ucuz şekilde doyurmanın derdinde. Bu kadar para harcayabilenler, yeni Türkiye’nin zengin çocukları. Babalarının bile harcayamadığı paraları harcıyorlar” dedi.
Özlap, özellikle genç kuşakların tüketim alışkanlıklarının önceki nesillere göre çok farklı olduğuna dikkat çekti. Buna karşılık orta gelir grubunun ise giderek daha fazla sıkıştığını belirtti.
Orta gelirli aileler için seçenek kalmadı
Özlap’ın değerlendirmelerine göre, orta sınıf aileler için makul fiyatlı sosyal alanlar giderek yok oluyor. “Orta gelirlinin misafiri geldiğinde ailece yemek yemek istediğinde gidebileceği uygun bir yer bulamıyor” diyen Özlap, özellikle emeklilerin birçok temel hizmete ulaşmakta zorlandığını dile getirdi.
Emeklilerin ve sabit gelirli vatandaşların ekonomik koşullar nedeniyle sosyal hayattan kopma noktasına geldiğini vurgulayan Özlap, bu durumun toplumda giderek daha büyük bir huzursuzluk yarattığını ifade etti.
Sosyal uçurum büyüyor
Uzmanlar, bu tabloyu gelir dağılımındaki dengesizliğin en çarpıcı göstergelerinden biri olarak değerlendiriyor. Türkiye’de bir kesim lüks mekanlarda tek gecede milyonlara varan harcamalar yaparken, aynı ülkenin çocukları beslenme çantalarına koyacak yiyecek bulamıyor.
Ekonomistler, bu durumun sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal sorunlara da yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Lüks tüketim ile yoksulluk arasındaki uçurumun daha da derinleşmesi, toplumda adalet duygusunu zedeleyen en büyük faktörlerden biri olarak görülüyor.