Onlar ne yaşadıklarını her zaman dile getiremez. Çoğu zaman sadece susar, ama gözleriyle anlatırlar. Yetişkinlerin fark etmediği o küçük işaretler, aslında büyük bir çığlığın sessiz yankıları olabilir. Özellikle de bir çocuk korkuyorsa… Sesi çıkmasa bile yardım istiyordur. Peki, biz bu sessiz çığlıkları duyabiliyor muyuz?
Çocuklar bazen konuşmaz, davranır
Kayseri'de danışmanlık yapan yaşam koçu Meral Yılmaz, çocukların yaşadıkları travmaları her zaman kelimelerle ifade edemediklerini, bu nedenle sessiz davranışların da dikkatle izlenmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, “Bir çocuğun sebepsiz öfke nöbeti, aniden içine kapanması ya da sürekli huzursuz hissetmesi, çoğu zaman yaşadığı bir sıkıntının dışa vurulmasıdır. Ebeveynler bu işaretleri görmezden geldiğinde, çocuk kendini daha da yalnız hisseder” dedi.
Kayseri’de göz ardı edilen sessizlikler
Kayseri’de yapılan bazı saha çalışmalarında, özellikle okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocukların yaşadığı duygusal baskılar ya da travmaların çoğu zaman ‘uydurma’ ya da ‘abartı’ gibi algılandığı belirtildi. Meral Yılmaz, bu yaklaşımın çocukların içe kapanmasına ve yaşadığı sorunları bastırmasına yol açtığını vurguladı. “Çocuk bir şey anlatıyorsa, onu hemen yargılamadan ve küçümsemeden dinlemek gerekir. Çünkü çocuklar hayal kurar, evet, ama korkularını nadiren uydururlar” diye konuştu.
"Yok, canım abartıyorsun" demeyin
Yılmaz’a göre en tehlikeli cümlelerden biri de “Sen yanlış anlamışsındır” gibi ifadeler. Bu tür söylemlerin çocuğun kendine olan güvenini zedelediğini belirten yaşam koçu, çocukların bu ifadelerden sonra tamamen suskunlaştığını ve duygularını içine gömdüğünü ifade etti. Özellikle istismar, zorbalık veya aile içi baskı gibi durumlarda çocukların yardım çığlığını fısıltıyla attığını belirten Yılmaz, “Bir çocuk korkuyorsa ve bir şey anlatıyorsa, anlatılandan fazlası vardır” dedi.
Her sessizlik bir mesaj taşıyabilir
Kayseri’de çocuklarla çalışan bazı uzmanlar da benzer görüşleri paylaşarak, çocukların davranış diliyle konuştuğunu belirtti. Geceleri alt ıslatma, aniden gelen öfke nöbetleri ya da okuldan kaçma isteği gibi davranışların çoğunun psikolojik bir temelinin olduğunu dile getirildi.
Güvende hissetmek çocuğun en temel hakkı
Yılmaz, çocukların en temel ihtiyacının "güvende hissetmek" olduğunu vurguladı. Ebeveynlerin ya da öğretmenlerin yalnızca sözlere değil, sessizliğe ve davranışlara da kulak vermesi gerektiğini belirten Meral Yılmaz, “Çocukları ciddiye almak, sadece onları sevmek değil, aynı zamanda insan olmanın da sorumluluğudur” diyerek farkındalık çağrısında bulundu.
Tek bir yetişkin yeterli olabilir
Haberde altı çizilen en önemli noktalardan biri ise şu: Bazen sadece bir kişinin duyarlılığı, bir çocuğun kaderini tamamen değiştirebilir. Kayseri'de yapılan bu uyarılar, sadece yerel değil, evrensel bir sorumluluğa işaret ediyor: Çocukları yalnız bırakmamak.