Spor ve Egzersiz

Koşuyla İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Koşuyla ilgili doğru bilinen yanlışlar, pek çok kişiyi bu sağlıklı alışkanlıktan uzaklaştırıyor. Gerçekler ise sandığınızdan çok farklı.

Abone Ol

Koşu, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığa katkıda bulunan, her yaştan bireyin yapabileceği en etkili egzersizlerden biridir. Kalori yakımını hızlandırır, kilo kontrolüne yardımcı olur, kas gücünü artırır, kalp ve akciğer fonksiyonlarını destekler ve stresi azaltır. Ancak, koşu hakkında dolaşan yanlış bilgiler, bu faydalı aktiviteye dair önyargılara yol açabilir.

1. Koşu Bacakları Kalınlaştırır Mı?

Koşunun bacakları, özellikle baldırları kalınlaştırdığına dair yaygın bir inanış vardır. Ancak bu, büyük ölçüde doğru olmayan bir genellemedir. Baldırların şekli ve kalınlığı, genetik faktörlere ve kişinin doğal kas yapısına bağlıdır. Sporcu olmayan bireylerde baldır kaslarının görünümü, doğuştan gelen özelliklerden etkilenir. Uzun süreli koşu, bacakları kalınlaştırmak yerine genellikle daha ince ve sıkı bir görünüm kazandırır.

2. Koşu Dizleri Yıpratır mı?

Koşunun dizlere zarar verdiği, eklemleri yıprattığı ve hatta uzun vadede artrite yol açtığı sıkça dile getirilen bir başka yanılgıdır. Ancak sağlıklı dizlere sahip bireylerde koşu, dizlere zarar vermek yerine eklem sağlığını destekleyen bir aktivitedir. Koşu sırasında dizler, vücut ağırlığının yaklaşık üç katı bir yük taşır. Bu durum, doğru teknik ve uygun koşu koşulları sağlandığında dizler için bir sorun oluşturmaz.

Dizlerinde sorun olan bireylerin koşuya başlamadan önce bir sağlık uzmanına danışması gerekir. Koşu sırasında dizlere zarar gelmesi genellikle şu beş nedenden kaynaklanır: yanlış ayakkabı seçimi, yetersiz ısınma, uygun olmayan zemin, aşırı hız veya uzun süreli koşu. Bu faktörler kontrol altına alındığında, koşu diz sağlığını olumsuz etkilemez. Aksine, düzenli koşu, eklem kıkırdağının metabolizmasını canlandırır, kemikleri güçlendirir ve eklemleri destekler. Araştırmalar, koşunun artrit riskini artırdığına dair bir kanıt olmadığını, hatta eklem sağlığını iyileştirebileceğini göstermektedir.

3. Yağ Yakımı İçin En Az Yarım Saat mi Koşmalı?

Bir başka yaygın yanılgı, yağ yakımının yalnızca 30 dakikadan uzun süren koşularda başladığına dair inanıştır. İnternette, ilk yarım saatlik koşunun sadece vücuttaki şekeri tükettiği, ardından yağ yakımının başladığı iddia edilir. Bu nedenle, daha kısa süreli koşuların yağ yakımına katkısı olmadığı düşünülür. Ancak bu, insan metabolizmasının işleyişine dair yanlış bir yorumdur.

Vücut, enerji sağlamak için şeker (glikoz) ve yağı aynı anda kullanır. Belirli bir egzersizin yalnızca glikozu veya yalnızca yağı yaktığına dair bir kural yoktur. Enerji üretiminde hangi kaynağın daha fazla kullanıldığı, egzersizin yoğunluğuna bağlıdır. Düşük yoğunluklu koşular sırasında yağın enerji sağlama oranı daha yüksek, şekerin oranı ise daha düşüktür. Yüksek yoğunluklu koşularda ise şeker daha fazla kullanılır, ancak yağ yakımı da devam eder. Dolayısıyla, 30 dakikadan kısa süren koşular bile yağ yakımına katkıda bulunur.

4. Koşu Kilo Verdirmez

Koşu kilo vermenize yardımcı olmaz düşüncesi, özellikle kilo verme sürecinde hızlı sonuç alamayanlar arasında yaygın bir yanılgıdır. Gerçekte, koşu etkili bir kalori yakım yöntemidir. Ortalama 30 dakikalık bir koşu, yaklaşık 250 kalori yakmanızı sağlar. 1 kilo yağ kaybetmek için yaklaşık 7700 kalori açığı oluşturmak gerektiğinden, bu hedefe ulaşmak için düzenli koşu yapmak önemlidir. Ancak koşunun kilo verme üzerindeki etkisi, yalnızca egzersizle sınırlı değildir. Beslenme alışkanlıkları, kilo verme sürecinde kritik bir rol oynar. Eğer koşu sırasında harcadığınız kalorileri, kontrolsüz bir şekilde yediklerinizle geri alıyorsanız, kilo verme süreci sekteye uğrayabilir.