Kayseri'de futbol hayatına başlayan ve ilk olarak Fenerbahçe'ye ardından Karagümrük'e transfer olan anı zamanda Milli Takım'ın en genç isimlerinden olan Narin Kurt, Muzun yıllar Milli Takım'da yer almayı hedefliyor. 

aslen Kayserili olan Narin Kurt, 20 yaşında olmasına rağmen Milli Takımın alt kategorilerinde oynayarak A Milli Takıma kadar yükselmeyi başardı.

Türkiye Futbol Federasyonu'nun Tam Saha dergisine verdiği röporajda futbola nasıl başladığından, ailesinden, transfer süreçleri ve Milli Takım'da ki hedeflerine kadar bir çok soruya yanıt verdi...

Kadın A Millî Takımımızın en genç oyuncularından birisin. 26 Nisan 2004 Kayseri doğumlusun. Öncelikle aileni tanıyabilir miyiz?

Kayseri Kocasinan'da doğdum. Üç çocuklu bir ailenin en küçük evlâdıyım. Annem Yeter ev hanımı, babam Süleyman özel sektörden emekli. Abim Mustafa 30, ablam Habibe de 25 yaşında ve her ikisi de evli.

Futbol öncesi nasıl bir çocukluk geçirdin?

Hep farklı bir insandım. Sakin, durağan değildim. Yerinde duramazdım, hiperaktiftim. Ablam voleybol ve tenisle uğraştı. BESYO okudu. Öğretmenlik istiyordu. Ama nasip olmadı. Bırakmak zorunda kaldı. Ben de liseye kadar Kayseri'de okudum. Fenerbahçe'ye transfer olunca İstanbul'a geldim ve lisenin yarısından itibaren özel okulda devam ettim. O sürecin ardından da Fenerbahçe Üniversitesi'ne girdim. Antrenörlük bölümü ikinci sınıf öğrencisiyim. 

Kurt99

Futbolla nerede ve ne zaman tanıştın?

Genelde hep oyun oynardım dışarda. Sporun dışında geçirdiğim bir an bile aklıma gelmiyor. Sokakta abilerle futbol oynayan bir çocuktum. Beni kaleye geçiriyorlardı. Okula başlayınca atletizmle tanıştım. 100 metreciydim. Yıldızlar, genç kızlar kategorilerinde derecelerim, madalyalarım var. Sonra futbolun daha eğlenceli olduğunu görüp o tarafa yöneldim. Ortaokulda kız futbol takımına katıldım. Orada başarılı olunca Kayseri Gençlerbirliği'nde Osman Bahadır Kökoğlu Hocam beni kulübüne istedi. Futbola onunla başladım. Kayseri'de kız çocuklarını toplayıp yeteneklerini ön plana çıkarmaya ve geleceklerini şekillendirmeye çalışıyordu. O dönemde futbolun benim işime dönüşeceğinin farkında değildim. Hocaların ayarladığı servislerle idmanlara gidip geliyorduk. Sonra hocaların anlaşmalı olduğu bir okula geçiş yaptım. Orada bir futsal takımı vardı. "Seni futsal takımında oynatırız Narin" dediler. Böylece futsalla da tanıştım. Bu süreçlerde ailem de beni hep destekledi. 

'Ailem Her Zaman Destek Oldu'

Kesinlikle öyle. Bana hiçbir problem yaşatmadılar. Bu sayede futsal da oynamaya başladım. İbrahim Tennuri Ortaokulu'nda Türkiye Birincisi olduk. Ondan önce de ikinci olmuştuk. Gitgide futbol çok hoşuma gitmeye başlamıştı. Oyunun içine girdikçe iş keyif almaktan çıktı aslında. Teknik, güç, mevkiler gibi kavramları fark ettim. Başlangıçta forvettim sonrasında hocamın bendeki özellikleri keşfetmesiyle stoper oldum. 

Başladığın dönemin şartlarında Kayseri'de kadın futbolunun durumu nasıldı?

Şu an iyi bir yerde ama kadın futbolunun o dönemdeki şartları çok zorluydu. Sponsor yok, maddî imkânlar kısıtlı. Deplasmana servisle gidiyoruz ama kalacak yerimiz var mı, yok mu belli değil. Yemek bile problemdi. Osman Hocamın büyükçe bir aracı vardı, bazen onun bagajında antrenmana gittiğimiz olurdu. Topların üzerinde gidiyorduk. Geldiğimiz yeri asla unutmamamız lâzım. Kayseri Gençlerbirliği'nde yıldızlarda oynamaya başladığım dönemde Aytürk Kıyıcı Hocam beni Genç Millî Takım kampına davet etti. Çocuksun, istediğin gibi oynamak istiyorsun, teknik taktik bir kenarda kalıyor. Millî Takım kampına gidince futbolun nasıl bir iş seviyesine geldiğini biraz olsun kavradım. Millî Takım'a gidebilmek benim için büyük bir başarıdır. Daha sonra döndüm ama kulüp tarafından hiç gelirim yoktu. Kayseri meydandan sahaya kadar yürüdüğümü, idmandan sonra yine yürüyerek döndüğümü çok iyi hatırlarım. 

Kurt555

2021'in yaz döneminde Fenerbahçe'ye transfer oldum

Evet, Fenerbahçe'nin kadın futbol takımını kurduğu ilk sezonda İstanbul'a geldim. Çünkü artık bir adım atmam gerekiyordu. Millî Takım da bunu düşünmemi sağladı. Kendimi geliştirmeli, bir üst kategoriye çıkmalıydım. Nereden geldiğimi, ne zorluklarla geldiğimi asla unutmam. Hocalarıma çok teşekkür ediyorum beni buraya getirdikleri için. Fenerbahçe'ye transfer oldum. Çok garip geldi. Büyük bir takıma, farklı bir şehre, farklı takım arkadaşlarının arasına, farklı bir eve gidiyorsun. 

Osman Hocan bugünkü seviyeni nasıl değerlendiriyor?

Son zamanlarda çok konuşamadık ama çok gururluydu. "Narin buralara geleceğini biliyordum. Sendeki azmi görmüştüm. Çok çalışkandın" diyor bana. Haklarını asla ödeyemem. Ben ne kadar emek versem de onlar dal uzattı, ben tuttum. Yüzde 80 onlara ait. Umarım onları gururlandırabiliyorumdur…

19 yaşında bir genç kız olarak konuşman ve davranışlarınla çok olgun bir izlenim veriyorsun. Senin yaşındaki kız çocukları bambaşka hayatlar yaşıyor ama sen onların çok daha ötesindesin. Bunu görebiliyor musun?

Çok teşekkür ediyorum. Çevremdeki herkes bunu söylüyor. Bilmiyorum neden böyle ama belki yaşadıklarımdandır. Sürekli tecrübe ediniyorum ama karakterim de bu şekilde zaten. İnşallah karakterimi bozmazsam, her zaman çalışma azmimle, odak noktamla ilerleyebilirsem gelecek çok daha güzel şekillenecektir. Saçma hareketlerim hiç olmadı. Begüm Hocam da, "Çok sakinsin. Uslu bir çocuksun" der. Böyle olmak çok hoşuma gidiyor gerçekten.

Kendine nasıl bir kariyer planı yapıyorsun? 

Karagümrük'e geldiğimde, "Burada oynamak zorundasın. Oynamadığın sürece Millî Takım'a da gidemezsin, hayallerini de gerçekleştiremezsin" dedim kendi kendime. Fenerbahçe gibi bir camiada forma almak çok zordur. Çünkü gerçekten tecrübeye bakılır. Ama Karagümrük'te Bahar Hocam elimden çok tuttu. Bana güvendi ve forma verdi. Oynadım ve dedim ki, "Narin oynadın, A Millî Takım'a seçildin. Burada kalıcı olmak zorundasın." Yaş önemli değil. 25 yaşında da olsam kalıcı olmalıyım. Ben hak ettiğim sürece eminim ki hocalarım formayı verecektir. Öncelikle net hedefim A Millî Takım'da kalıcı olmak. Esra Erol takım arkadaşım, kaç millî maça çıkmış. Gülbin Hız, Yaşam Göksu… Hepsi çok tecrübeli. Ben de onlar gibi olmak istiyorum. Kalıcı olmak istiyorum. "Narin Yakut yıllarca oynadı" densin istiyorum. Yurt dışı tecrübesi edinmek istiyorum. Oraya güzel bir şekilde gidip, güzel bir takımda o seviyeyi görmek istiyorum. Maddiyat önemli değil. Yurt dışında ne varsa almak istiyorum. O disiplini, o antrenman seviyesini, o görgüyü almak istiyorum. Detaylı bir şekilde öğrenmek istiyorum.

Hayalini kurduğun ligler var mı?

İspanya, Almanya veya İtalya olabilir. Hayalim bunlar. Başlangıçta nereye gittiğimin önemi yok, kendimi gösterip hedeflediğim takıma transfer olabilirim. En büyük hayalim Juventus. Bir yandan da ünlü Alman disiplinini görmek ve o disipline lâyık olmak istiyorum. Oraya gidebilmek için daha fazla çalışıyorum, kendime bakıyorum. Futbolun teknik, taktik olduğunu söylerler ama aslında kesinlikle vücuduna yaptığın yatırımdır futbol… Sen kendine ne kadar iyi bakarsan, o kadar karşılığını alırsın. Önceden 66-67 kiloydum. Sonra işin ciddiyetine vardım, "Böyle futbol oynayamazsın Narin" dedim ve ona göre beslenip ona göre çalıştım. Bu profesyonel bakış açısını bana Millî Takımlar ve araştırmalarım öğretti. Bu seviyeyi gördükçe lâyık olmak gerektiğini anlıyorsun. Onun için de çalışmalısın. Bu seviyeye lâyık olduktan sonra hak edersin zaten. 

Yurt dışına ulaşabilmek için eğitime de yatırım yapmak gerekiyor değil mi?

İngilizceyi anlıyorum, konuşurken sıkıntı yaşıyorum. İngilizceyi tam anlamıyla öğrenmek istiyorum. Ece Türkoğlu mesela çok akıcı konuşuyor. Hayran hayran izliyorum onu. Şu an okulumda ağırlıklı bir dil eğitimi görmüyorum ama bireysel olarak çalışıyorum. Kitaplarım var. Sürekli okuyorum. Bilmediğim kelimelerin altını çiziyorum. Bu devirde sadece İngilizce bilmek de yetmiyor. İspanyolca, Fransızca, İtalyanca bilmelisin… Ben önceden asker olmak istiyordum. Olmayınca spora yöneldim. İki-üç sene sonra Beden Eğitimi Öğretmeni olabileceğim inşallah…

Futboldan uzaklaşmak istediğinde neler yaparsın? Hobilerin neler?

Fitness yaparım genellikle. Kitap okurum. Çok fazla kitap okurum. Okumadığım her kitapta daha az bilgi edindiğimi düşünürüm. Kişisel gelişim okumuyorum. Yaşayarak öğrenmek istiyorum çünkü. Önceden yaşanmış hikâyeleri okumayı severim. Müzik dinlemeyi, gezmeyi seviyorum. Bir günüm boşsa farklı bir yere gitmeye çalışırım. Okuduğum bir kitapta Şile'de bir gemi batığı oluyor. Yaşanmış hikâye… Serenad kitabı… O batıkta birisi sevdiğini kaybediyor. Oraya gidip görmek istiyorum mesela…

Muhabir: KURUM BÜLTENİ