Yeni CEO’nun liderliğinde başlatılan yeniden yapılanma süreci, dünya genelindeki yedi üretim tesisinin kapanmasını ve yaklaşık 20 bin çalışanın işine son verilmesini içeriyor. Nissan, bu dönüşümle birlikte küresel üretim kapasitesini yüzde 30 azaltmayı ve toplamda 3,4 milyar dolarlık bir tasarruf sağlamayı hedefliyor.
Civac Tesisi Gündemde, Oppama Kararı Alındı
Geçtiğimiz haftalarda Japonya’daki Oppama fabrikasının 2028’e kadar kapatılacağı açıklanmıştı. Şimdi ise gözler, Latin Amerika pazarına yönelik Navara ve Frontier modellerinin üretildiği Meksika’daki Civac tesisine çevrildi. Şirketin, bu sembolik öneme sahip üretim tesisini kapatma yönünde ciddi değerlendirmeler yaptığı bildiriliyor.
Model Projeleri Durduruldu, Mühendislik Giderleri Azaltılıyor
Fabrika kapanışları dışında şirket, yeni model projelerinin bazılarında da frene bastı. Mühendislik harcamalarında yüzde 20 oranında kesinti planlayan Nissan, aynı zamanda tedarikçileriyle ödeme koşullarını gözden geçirerek daha esnek bir yapıya geçmeyi hedefliyor.
Honda ile ABD’de Üretim İş Birliği Gündemde
Nissan’ın atıl kalan kapasitesini değerlendirmek için yeni arayışlara yöneldiği de gelen bilgiler arasında. ABD’deki Mississippi tesisinde Honda için üretim yapılabileceği iddiaları, iki Japon devinin olası bir stratejik iş birliği sinyali olarak değerlendiriliyor. Bu iş birliğiyle, Honda’nın ithalat vergilerinden kaçınabileceği, Nissan’ın ise mevcut tesislerini etkin kullanabileceği belirtiliyor.
Dev Zarar, Radikal Reformu Zorunlu Kıldı
Nissan, geçtiğimiz yıl yaklaşık 4,5 milyar dolarlık net zarar açıklamıştı. Bu tarihi zarar, şirketin bugüne kadarki en agresif maliyet kesme ve yeniden yapılanma programını devreye almasına neden oldu. Yeni yönetim, uygulamaya konulan önlemlerle Nissan’ı sürdürülebilir ve daha kârlı bir yapıya dönüştürmeyi amaçlıyor.
Sektörde Taşlar Yerinden Oynuyor
Nissan’ın bu adımı, küresel otomotiv endüstrisinde kartların yeniden karılacağının işareti olarak görülüyor. Hem çalışanlar hem de tedarikçiler açısından büyük belirsizlikler içeren bu dönüşüm sürecinin, diğer üreticiler üzerinde de domino etkisi yaratabileceği öngörülüyor.