Son günlerde karma eğitim tartışmaları Türkiye gündemini meşgul ederken bu tartışmalara bir tepkide Cumhuriyet Kadınları Derneği'nden geldi. Cumhuriyet Kadınları Derneği Kayseri şubesi basın açıklaması yaparak Milli Eğitim Bakanlığı'na çağrıda bulundu.
Cumhuriyet Kadınları Derneği Kayseri Şube başkanı Feride Sakarya yapmış olduğu basın açıklamasında; '' Özgürlüğümüzün tek Kaynağı Cumhuriyet Değerlerimizdir. Millî Eğitimin Görevi, Cumhuriyetin Gençlerini Yetiştirmektir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın, milli eğitimimizin temel esaslarını yok sayan veya bu esaslarla çelişen uygulamalarını ve bunları da, “hâk ve özgürlükler” kılıfı altında savunulmasını, Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak, kınıyoruz. Halkımızın da şimdi dile getireceğimiz bu hususlarda aynı duyarlılık içinde olduğunu biliyoruz. Öncelikle, Türkiye yasalarıyla çelişen hak ve özgürlükler olamayacağını belirtmek isteriz ''dedi.
Cumhuriyetimizin 100. yılında karma eğitimi tartışır hale gelmiş durumdayız diyen Sakarya;'' Yasaya göre millî eğitimimizin esası olan karma eğitim, Cumhuriyetle, devrimlerimizle kavgalı dar bir kesimin TBMM çatısı altındaki temsilcileri tarafından hedef alınmakla kalmamış, pedagojik bir facia olduğu ve millete dayatıldığı gibi, akıl almaz söylemlere kadar konu olmuştur. Bu durumun sorumlusu, kız çocuklarını erkek çocuklarla aynı okula göndermek istemeyen çok az sayıdaki ailelere de, “özgürlükler” gereği kulak verilebileceğini söyleyen, Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’dir.
Sayın Bakan hatırlatıyoruz: Özgürlüğümüzün tek kaynağı Cumhuriyet değerlerimizdir ve Millî Eğitim Bakanlığının görevi de Cumhuriyetin gençlerini yetiştirmektir. Burası, Türkiye Cumhuriyeti’dir!
Türklerin töresinde çocuğu cinsiyetiyle ayırmak yoktur!
Bizde çocuk; kız ya da erkek olsun, iyi, dürüst, erdemli insan olmayı ve ülkesini ve miletini sevmeyi ve savunmayı öğrenerek yetiştirilir.
Kurtuluş Savaşımızda, toprağını savunan kadın ve erkeğin, milletin eşit fertleri olduğu anlayışı, Cumhuriyetimizle inşâ edilmiştir. Cumhuriyetimizin temeli olan ‘kadın erkek yurttaşların eşitliği’ ilkesine dayalı zamanla bu anlayışın yok edileceği hiçbir şey, temel hak ve özgürlük olamaz. Bu Neyin Özgürlüğüdür? Emperyalizm millî devletlerin üzerine silahla çökerken de, toplumları uyuşturucuya ya da LGBT dayatmasıyla ufalamaya çalışırken de ‘özgürlükler, haklar, demokrasi’ bahanelerini kullanır. Özellikle çocuklarımıza ve gençlerimize yönelik, cinsiyetçi bakışa kesinlikle karşı çıkıyoruz. Bizler, çocukları okulda cinsiyetine göre ayıran zihniyetle, çocuklara cinsiyetini seçmeyi dayatan LGBT ideolojisi nin aynı düşüncenin ürünü olduğuna dikkati çekiyoruz. İkisinde de özne çocuk değil, cinsiyettir. Cinsiyet çocukluğa indirilmekte, çocukluk yok edilmektedir. Birisinde nihaî amaç, kadını toplum yaşamından silmek, diğerinde aileyi ve millî toplumu parçalamaktır. Sayın Bakana çağrıda bulunuyoruz: Türk milletinin kahir çoğunluğunun kabul etmeyeceği ‘karma eğitimi tartışmaya açma’ hatasını düzeltmeli ve gündemden silmelidir. Millî Eğitim Bakanlığının görevi, kız çocuğunu erkek çocukla aynı okula göndermek istemeyen ailelerle görüşmek, onları ikna etmektir. Devletimizin bu zihniyetteki yurttaşlarımızı Türkiye ve dünya gerçeğiyle aydınlatmak görevi vardır; Bunu yapacak olan da bütün yurttaşların eğitiminden sorumlu MEB’dir.
MİLLİ EĞİTİMİ DİNSELLEŞTİRME PROJESİ:
ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) adı altinda, ‘manevi danışman’ olarak görevlendirileceği haberi üzerine gündeme gelen ÇEDES projesi, MEB, DİB ve GSB ortaklığında hazırlanmış ve geçen yıl bazı imam hatip ortaokullarda uygulanmıştır. Bu eğitim öğretim yılında ise 81 ilde tüm okullar kapsama alınmıştır. ÇEDES projesi nedir? ÇEDES, MEB’in kendi sorumluluğunda olan millî eğitimi Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortak yürüterek eğitimi dinselleştirme projesidir. MEB’in önceki yıllarda, dinî vakıflarla benzer uygulamalar yaptığı hatırlardadır. ÇEDES’in koordinasyonunu MEB’in Din Öğretimi Genel Müdürlüğü yapmaktadır. Proje, okulların yanı sıra, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı gençlik merkezleri, okuma salonları, genç ofisleri ve camilerde uygulanmaktadır. Kültür şenlikleri dahi Diyanet Gençlik Merkezlerinin ev sahipliğinde, il/ilçe müftülüklerinin eşgüdümünde düzenlenecektir. ÇEDES projesinde, ‘manevi danışman’ adıyla okullarda görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı, Kur’an kursu hocaları tarafından öğrencilere ‘değerler eğitimi’ verilecektir. Değerler Aslında “dDeğerler Eğitimi”nin amacı, insana ve doğaya saygılı, paylaşmayı bilen, hoşgörülü, dürüst, duygudaşlık yeteneği yüksek, çalışmayı üretmeyi seven, milletine bağlı bireyler yetiştirmek değil midir? Değerler eğitiminden amaç, evrensel ve millî değerlerimizi yetişen yeni nesle kazandırmak değil midir? Değerler eğitimi ne zaman din eğitimi olmuştur da bunları öğretmek din görevlilerine düşmüştür? Cumhuriyet kültürümüzün manevi kazanımlarını pekiştirecek olanlar ‘manevi danışman’ diye görevlendirilen imamlar, vaizler, Kur’an kursu hocaları mıdır? ÇEDES açıkça, ilkokul-lise arası 19 milyonu aşkın öğrencinin eğitimini dinselleştirme projesidir. Burada açıkça kamusal dayatma vardır. Yine Özgürlükler! ÇEDES’in eğitimi dinselleştirme projesi dir.Ülkemizde isteyen aile çocuklarını Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her yerde açtığı Kur’an kurslarına gönderebilmektedir. O halde bu kesimlerin bir türlü dile getiremeyip ‘özgürlükler’ kılıfı giydirdiği esas beklentileri millî eğitimin dinselleştirilmesidir. 2023-2024 eğitim yılı başladıktan sonra ÇEDES nedeniyle okullarda gerginlikler yaşanması muhtemeldir. Toplumumuzdaki var olan kutuplaşmayı bir an önce ortadan kaldırmak gerekirken, ÇEDES ile yeni bir çatışma alanı yaratılması büyük hatadır. Millî eğitimin ‘dindar nesil’ yetiştirme alanı olmadığı artık kabul edilmelidir. MEB, ÇEDES projesini iptal etmeli, değerler eğitimini kendi yetkisinde olan millî eğitim içinde, Anayasa ve yasalara uygun amaç ve hedefler doğrultusunda düzenlemelidir.
ÖĞRENCİ ANDI’NDAN RAHATSIZ OLANLARIN HÜKMÜNE SON VERİN!
Bölücü terör örgütü PKK ile çözüm süreci yürütülen dönemde, okullarımızda ‘Türk’üm, doğruyum, çalışkanım’ diye başlayan, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ deyişiyle biten andımızın okunması, milliyetçiliği bastırma gayretleriyle çelişiyordu denildi. Öğrenci Andı’nın bireysel hak ve özgürlüklere aykırı ve ırkçı olduğu söylemleri çıkarıldı. 2013 yılında MEB andımızın okullarda okutulmasına son verdi. Danıştay MEB’in bu kararını iptal ettiyse de temyizde iptal bozuldu. Hukuki süreç bu şekilde sonuçlandı. Öğrenci Andı’ndan rahatsız olanların hükmü ise 10 yıldır devam ediyor! Bir Kere de Türk Milletinin Özgürlüğü Olsun! Bugün ülkemizin içinden geçtiği zorluklar ve iç ve dış tehditler göz önüne alındığında Öğrenci Andı’nın okullarda okutulması zorunluluk derecesinde önem kazanmıştır. Özgürlüğümüzün, güçlü ve bağımsız bir devlet olmamızın birinci şartı Cumhuriyetine sahip çıkan Atatürk milliyetçisi gençler yetiştirmektir. Bizi bu hedeften uzaklaştıran küresel neoliberalizme karşı, millî eğitim seferberliği başlatmalı ve Cumhuriyet kültürümüzü yeniden ayağa dikmeliyiz. Çocuklarımıza başı dik olarak ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diyebilmenin özgürlüğünü vermeliyiz. Derneğimiz Millî Eğitim Bakanı Sayın Tekin’e milletimiz adına bir çağrıda bulunmaktadır. Sayın Bakan, göreve başladığınızda eğitimde toplumsal seferberlik ilan etmek gerektiğini söylediniz. Sizi, ilk uygulama olarak, 2023-2024 eğitim öğretim yılından itibaren tüm ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında her hafta başı ilk derse girmeden ve bütün resmi okul törenlerinde Öğrenci Andı’nın okutulması için yeni bir düzenleme yapmaya davet ediyoruz '' ifadelerini kullandı.