Artık işin iç dünyamıza ve yüzleşmelerimize bakan tarafındayız. Şahsiyet dediğimiz şey aslında başkasına değil, en çok kendimize karşı bir duruştur.
GÖLGESİ UZUN BİR DURUŞ
Şahsiyet… Sadece bir kelime değildir; insanın omurgasıdır.
Bazı anlar vardır; öylece geçip gitmezler. Zaman durmaz ama sanki ağırlaşır. Kalp, ritmini şaşırır; dünya aynı dönse de bir şey değişmiştir.
Annemin elleri...
Bazen bir koku gelir burnuma, çocukluğuma götürür beni…
Ben o zamanlar bir çocuğun ne kadar susarak öğrenebileceğini annemin bahçesinde fark ettim.
Ahşap bir masaya elinizle silmeye kalktığınızda, tırnak arasına giren bir kıymık nasıl da acı verir. Kıymığı çıkartana kadar size akla karayı seçtirir.
1970 tarihinde güzel bir mayıs ayında Miraç kandilini kutlamak için ailece Hunat Camisindeyiz.
Ormanda bir ayıya boğa yılanı musallat olmuştu. Beline sarılmış sıkıştırıyordu. Ayı can havliyle bağırıyor, yardım istiyordu.
Bir ırmağın kıyısında yosunlu kayalar arasında bir sabah kurbağa ile fare karşılaşır.
Bu bağlantı sizi https://www.denizpostasi.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.