Motivasyon, insanın içindeki en gizli sırdır. Bir tohumun çatlayıp filiz vermesi için güneş ve suya ihtiyacı vardır; insanın da hayatın ağırlığını taşıyabilmesi için bu görünmez güce ihtiyacı vardır. Motivasyon, bazen küçücük bir tebessümde saklıdır, bazen gecenin karanlığında “yarın” diyerek yeniden uykuya dalan kalbin derinliklerinde…
İnsanın yolculuğu kolay değildir. Her adımda engeller, her dönemeçte duraklamalar vardır. Umutla çıkılan yolda, bazen rüzgâr ters eser, bazen yollar taşlarla dolar. İşte o anlarda insanı yürütmeye devam eden şey, ayaklarındaki güç değil; kalbindeki inançtır. Motivasyon, işte o inancın kanatlarıdır. Uçmayı öğretir, taşlara rağmen yürümeyi sağlar.
Kimi zaman bir anne babanın duasında, kimi zaman bir çocuğun saf gülüşünde, kimi zaman da insanın kendi yüreğine fısıldadığı “devam et” sözünde kendini gösterir. Dışarıdan gelen her ses, içteki sesi uyandırdığı ölçüde kıymetlidir. Çünkü asıl olan, insanın kendi kalbinden doğan çağrıdır. Başkalarının alkışı bir süre devam eder; fakat insan, kendi içinden alkışlayamadığı sürece yolda kalamaz.
Motivasyon yalnızca başarıya ulaşma isteği değildir. O, düşüp yeniden kalkma cesareti, sabırla bekleme erdemi, yarım kalan hayalleri tamamlamaya duyulan inatçı ısrardır. Nice büyük başarıların arkasında, sayısız yenilgiye rağmen vazgeçmeyen bir yürek yatar. O yürek, her darbeden sonra biraz daha güçlenir; çünkü bilir ki en karanlık gecelerden sonra doğan sabahlar, en parlak ışıkları getirir.
Aslında motivasyon, insanın kendini hatırlamasıdır. Hayallerini, nedenlerini, yürüdüğü yolu ve en çok da içindeki gücü hatırlamak… Çünkü insan, bazen unutkan olur. Yorulduğunda, kırıldığında, belki de kaybettiğini düşündüğünde kendi değerini görmez. Oysa içimizde, her şeye rağmen “devam et” diyen bir taraf hep vardır. İşte motivasyon, o tarafın sesini duyabilme yeteneğidir.
Ve unutulmamalıdır: Düştüğünde yerde kalmak kaybettirir; ama her defasında yeniden kalkmak, insanı kendi zaferine götürür. Motivasyon, işte bu kalkışın adıdır.