İçişleri Bakanlığı, bazı medya organlarında yer alan “Telefonla arayan kişi ben Yeşil dedi” başlıklı habere ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Bakanlığın sosyal medya hesabından paylaşılan bilgilere göre, söz konusu gazetenin santral numarasının 9 Aralık 2025 tarihinde üç kez arandığı tespit edildi.
Açıklamada, aramaların sürelerine de ayrıntılı şekilde yer verildi. Buna göre ilk arama 1 dakika 59 saniye, ikinci arama 15 dakika, üçüncü arama ise 13 dakika 34 saniye sürdü. Yapılan teknik incelemeler sonucunda aramanın bir açık cezaevinden gerçekleştirildiği belirlendi.
Bakanlık, aramayı yapan kişinin kimliğinin de netleştiğini duyurdu. Buna göre, gazeteyi arayan şahsın C.A. adlı bir hükümlü olduğu tespit edildi. Açıklamada, C.A.’nın “adam öldürme, kasten yaralama ve mala zarar verme” suçlarından kaydının bulunduğu bilgisi paylaşıldı.
Yetkililer, kamuoyunu yanıltmaya yönelik bu tür girişimlere karşı gerekli incelemelerin titizlikle sürdürüldüğünü vurgularken, olayla ilgili sürecin adli ve idari boyutlarının yakından takip edildiğini belirtti.
Mahmut Yıldırım Namı Diğer Yeşil Kimdir?
Kamuoyunda “Yeşil” lakabıyla tanınan Mahmut Yıldırım, özellikle 1990’lı yıllarda Türkiye’de güvenlik ve faili meçhul cinayet tartışmalarıyla gündeme gelen tartışmalı bir isimdir. Resmî kayıtlarda görev ve statüsü net biçimde ortaya konulmamış olsa da, Yıldırım’ın devlet içindeki bazı yapılarla bağlantılı olduğu iddiaları uzun yıllar kamuoyunda yer aldı.
Adı sıklıkla JİTEM tartışmalarıyla anılan Mahmut Yıldırım hakkında çok sayıda iddia ortaya atıldı; ancak bu iddiaların önemli bir kısmı yargı kararlarıyla kesinlik kazanmadı. Yıldırım, 1999 yılından sonra ortadan kayboldu ve o tarihten bu yana kendisinden haber alınamadı. Yaşayıp yaşamadığına dair resmî bir açıklama da bugüne kadar yapılmadı.
Bu nedenle “Yeşil” adı, Türkiye’de hâlâ derin devlet, faili meçhul olaylar ve karanlık dönemlerle özdeşleşmiş sembolik bir figür olarak anılmaya devam ediyor. İçişleri Bakanlığının son açıklaması da, bu ismin kullanılarak yapılan bir telefon aramasının gerçeği yansıtmadığını ve olayın arka planının tamamen farklı olduğunu ortaya koymuş oldu.
