İslam’ın ilk döneminde camilerin mimarisi oldukça sadeydi ve bugün bildiğimiz minare anlayışı henüz oluşmamıştı. Medine’deki Mescid-i Nebevî dâhil pek çok ilk dönem camide minare bulunmuyordu. Bunun en temel nedeni, erken İslam toplumlarının küçük yerleşimlerde yaşıyor olması ve ezanın duyurulması için yüksek bir kule ihtiyacı bulunmamasıydı.

Müezzin ezanı, caminin damı, avlu duvarı veya çevredeki doğal yükseltiler gibi uygun görülen herhangi bir noktadan okuyordu.

Şehirler büyüdükçe ve topluluklar genişledikçe, ezanın daha uzaklara duyurulmasına yönelik ihtiyaç doğmuş ve minare geleneği zamanla gelişmiştir.

Minarenin Amacı Nedir?

Minarenin temel amacı ezanın daha geniş bir alana ulaşmasını sağlamak olmuştur. Yüksek bir noktadan okunan ezan, hem şehrin farklı bölgelerine ulaşır hem de ibadet vaktini topluluğa net biçimde duyururdu.

Minareler bunun yanında:

-Caminin yerini uzaktan belli eden bir işaret ,

-Şehrin siluetine kimlik kazandıran bir mimari öge,

-Zamanla İslam kültürünün parçası haline gelen bir dini sembol

olarak da işlev görmüştür. Günümüzde hoparlörlerle bu işlev değişse de, tarihi ve kültürel anlamı devam etmektedir.

Tarihi Yapıların Minare Eksikliği

Kayseri’nin en eski camileri arasında yer alan Hunat Camii ile Hacıkılıç Camii, uzun süre boyunca minaresiz olarak varlıklarını sürdürmüştü. Osmanlı’nın son döneminde hızlanan imar faaliyetleri ve halk desteğiyle bu iki tarihi eserin minareleri yeniden gündeme alınarak şehrin dini ve kültürel dokusuna aslına uygun bir yapı kazandırılması amaçlandı.

Kayseri Minaresiz Camii (6)Hunat Camii: Halkın Desteğiyle Yükselen Minare (1900–1901)

1900–1901 yılları, Kayseri’nin görkemli tarihine yeni bir sayfa ekledi. Hunat Camii’nin minaresi, dönemin mutasarrıfı Haydar Bey ve Belediye Reisi Tavlusunlu Mehmed Ali Efendi’nin girişimleriyle halktan toplanan yardımlar sayesinde yeniden inşa edildi.

Kayseri Minaresiz Camii (7)

Minarenin kurulumu İskelesi Kaleli Mahmud Usta tarafından gerçekleştirilirken, inşa süreci Tekbıyık Osman Usta tarafından yürütüldü. Bugün Hunat Camii duvarında bulunan kitabe, bu tamirat ve minare yapımının tarihsel bir belgesi niteliğinde.

Kayseri'de 'Hatırladım' Monolog oyunu için sayılı günler kaldı
Kayseri'de 'Hatırladım' Monolog oyunu için sayılı günler kaldı
İçeriği Görüntüle

Bu çalışma, hem caminin mimari bütünlüğünü tamamladı hem de Kayseri’nin merkezine uzun yıllar eksik kalan bir siluet unsuru kazandırdı.

Kayseri Minaresiz Camii (5)Hacıkılıç Camii: Bir Yıl Sonra Gelen Tamamlayıcı Dokunuş (1902)

Hunat Camii’nin minaresinin tamamlanmasının üzerinden henüz bir yıl geçmişken, aynı idareciler ve aynı ustalar bu kez Hacıkılıç Camii için kolları sıvadı. 1902 yılında yapılan çalışmalarla Hacıkılıç Camii’ne zarif bir minare kazandırıldı.

Bazı tarihi rivayetlere göre hem Hunat hem de Hacıkılıç camilerinin minarelerinin eklenmesi, Sultan II. Abdülhamid’in cülûs senesi şerefine gerçekleştirilen imar faaliyetleriyle ilişkilendiriliyor.

Kayseri Minaresiz Camii (1)Minare yapılmadan önceki fotoğrafları bilinen Hacıkılıç Camii, o dönemki sade ve savunma yapısını hatırlatan görünümünden sıyrılarak klasik cami mimarisinin önemli bir unsuruna kavuşmuş oldu.

20. yüzyılın başında yapılan bu iki minare, yalnızca iki caminin mimari bütünlüğünü tamamlamakla kalmadı; Kayseri’nin şehir kimliğine de derin bir katkı sundu.

Hunat Camii ve Hacıkılıç Camii’nin yeniden kazandığı minareleri, bugün kentin tarihsel siluetinin ayrılmaz parçaları olarak varlıklarını sürdürüyor.

Kaynak: Süleyman Savranlar