Kayseri’nin taş sokaklarında yankılanan geçmişin sesi, eski fotoğraflarla yeniden hayat buluyor.
Bir zamanlar işçilerin el birliğiyle inşa ettiği Sümer Camii, şehrin kalbi Cumhuriyet Meydanı, modernleşmenin sembolü İstasyon Caddesi ve daha niceleri…
1920’lerden 1990’lara uzanan bir zaman yolculuğuna çıkarıyor bizi. Her kare, Kayseri’nin gelişen yüzünü, değişen mimarisini ve hiç solmayan ruhunu gözler önüne seriyor.
İstasyon Caddesi – 1928–1929
Kayseri’nin modern şehirleşme adımlarından biri olan İstasyon Caddesi, 1928–1929 yılları arasında dönemin Belediye Başkanı Hacıkarlı Muhittin Bey tarafından açıldı.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında kent merkezinden tren istasyonuna ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla planlanan bu cadde, o dönem Kayseri için büyük bir şehircilik hamlesiydi.
Ancak çalışmalar kolay olmadı; çünkü bölge o yıllarda büyük ölçüde mezarlık alanlarıyla doluydu. Bu durum, hem halk arasında tartışmalara yol açtı hem de projenin ilerlemesini zorlaştırdı.
Tüm zorluklara rağmen birçok ev ve yapı kamulaştırılarak (istimlak edilerek) yol açıldı ve İstasyon Caddesi sonunda halkın hizmetine girdi.
Bugün cadde boyunca yer alan Vali Konağı, Kayseri Devlet Tiyatrosu ve Kız Meslek Lisesi gibi yapılar, o dönemin mezarlık alanlarının üzerine inşa edilmiştir.
Bu kare, Kayseri’nin geleneksel dokusundan modern kent yaşamına geçişinin somut bir simgesi olarak tarihe geçmiştir.
Kayseri Cumhuriyet Meydanı – 1950 (Foto Zafer)
1950’li yılların Kayseri’sinden bu kare, şehrin kalbi olan Cumhuriyet Meydanının geçmişine ışık tutuyor. Henüz yüksek binaların gökyüzüne karışmadığı bu dönemde, meydanın çevresinde Kayseri Lisesi, Belediye Binası ve Saat Kulesi gibi kentin simgesi haline gelmiş yapılar dikkat çekiyor.
Meydanın merkezinde, Cumhuriyet’in ilk yıllarında dikilen Atatürk heykeli, dönemin şehir planlamasında modernleşme ve ulusal kimlik vurgusunun güçlü bir sembolüydü.
Arka planda Erciyes Dağı’nın eteklerine doğru uzanan boş araziler, Kayseri’nin o yıllarda henüz küçük ama düzenli bir şehir olduğunu hatırlatıyor.
Sümer Camii – 1961
Kayseri’nin sanayi tarihine tanıklık eden Sümer Mahallesi’nde yer alan Sümer Camii, 1961 yılında Sümer Bez Fabrikası çalışanları tarafından yaptırılmıştır.
Cumhuriyet döneminin erken sanayi yatırımlarından biri olan Sümer Bez Fabrikası, sadece ekonomik değil, sosyal ve kültürel açıdan da Kayseri’ye büyük katkılar sağlamıştır. Fabrika çalışanlarının kendi emekleriyle inşa ettiği bu cami, o dönemin dayanışma ruhunu ve işçi topluluklarının kent yaşamındaki etkisini yansıtır.
Behice Yazgan Kız Lisesi – 1969
Kayseri’nin köklü eğitim kurumlarından biri olan Behice Yazgan Kız Lisesi, 1969 yılında hayırsever iş insanı Nuh Naci Yazgan tarafından, eşi Behice Yazgan’ın adına yaptırıldı.
Cumhuriyet’in kadın eğitimine verdiği önemi yansıtan bu okul, Kayseri’deki ilk modern kız liselerinden biri olarak dikkat çekti.
Döneminin mimari anlayışını yansıtan sade ve işlevsel binasında, yıllar boyunca binlerce öğrenci yetişti.
Kayseri’nin pek çok alanında görev yapan başarılı kadınların eğitim aldığı bu okul, adını taşıdığı Behice Yazgan’ın anısını yaşatmaya devam ediyor.
Bugün hâlâ eğitim faaliyetlerine devam eden Behice Yazgan Kız Lisesi, yarım asrı aşkın geçmişiyle Kayseri’nin eğitim tarihinde bir kilometre taşı olarak anılıyor.
Eski Terminal Camii – 1972
Bir dönem Kayseri’nin şehir girişini süsleyen bu yapı, Eski Terminal Camii olarak biliniyordu. 1972 yılında şehirlerarası otobüs terminaliyle birlikte hizmete açılan cami, uzun yıllar boyunca hem yolcuların hem de çevre esnafının uğrak noktasıydı.
Kayseri’nin o dönemdeki Eski Sanayi Mahallesi civarında yer alan terminal kompleksi, 1970’lerden 2000’lerin ortasına kadar kentin ulaşım hayatının kalbini oluşturdu.
Terminalin 2007 yılında taşınması ve eski yapının yıkılmasıyla birlikte bu cami de tarihe karıştı.
Bugün o bölge tamamen değişmiş olsa da, Eski Terminal Camii, Kayseri’nin modernleşme sürecinde şehir dokusuna kısa süreli ama unutulmaz bir iz bırakan yapılardan biri olarak hafızalarda yerini koruyor.
Gülük Mahallesi – 1990
1990’lı yılların Kayseri’sinden sade ama içten bir kare…
Gülük Mahallesi’nin dar sokaklarında çocukların bisiklet sürdüğü, oyun oynadığı; büyüklerin sokak arasında ayaküstü sohbet ettiği o günlerden bir an. O yıllarda Kayseri’nin mahalleleri hâlâ taş evleri, toprak yolları ve samimi komşuluk ilişkileriyle doluydu.
Eski Memleket Hastanesi
Kayseri’nin sağlık tarihinde özel bir yere sahip olan bu zarif taş bina, 1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla “Memleket Hastanesi” adıyla hizmete açıldı. Halk arasında yıllarca “Millet Hastanesi” olarak anılan yapı, hem şehrin modern tıpla tanıştığı ilk kurumlardan biri oldu hem de Kayseri’nin taş mimarisinin en güzel örneklerinden birini temsil etti.
Kesme taştan inşa edilen, çift taraflı merdivenleri ve kemerli sütunlu girişiyle dikkat çeken bu hastane, onlarca yıl boyunca binlerce Kayseriliye şifa kapısı oldu.
Zamanla işlevini yitiren bina, 2000’li yıllarda restore edilerek günümüzde Acıbadem Kayseri Hastanesi’nin tarihî bloğu olarak yaşamaya devam ediyor.
Bir dönem hastalarına umut, şehre güven veren bu yapı, bugün hâlâ geçmişle bugünü buluşturan sessiz bir tanık gibi Kayseri’nin kalbinde varlığını sürdürüyor.