İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Sedat Kılınç, İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından yaptığı açıklamada "depremi duasıyla engellediğini" öne süren Cübbeli Ahmet Hoca'ya sert tepki gösterdi. Kılınç, sosyal medyada yaptığı paylaşımda Cübbeli Ahmet’in sözlerini "bilimi ve toplumu hafife almak" olarak değerlendirdi.

A Parti Genel Başkanı Ağıralioğlu'na yoğun ilgi: Başkan salona girmekte zorlandı! A Parti Genel Başkanı Ağıralioğlu'na yoğun ilgi: Başkan salona girmekte zorlandı!

Cübbeli Ahmet’ten deprem yorumu şaşırttı

23 Nisan’da İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem ve devamındaki artçı sarsıntılar, vatandaşlar ve uzmanlar arasında tedirginliğe yol açtı. AFAD verilerine göre saat 16.38’de gerçekleşen ana depremin ardından 3.9, 4.4 ve 4.9 büyüklüğünde artçı depremler kaydedildi.

Depremlerin ardından kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, dikkat çeken bir açıklama yaptı. Ramazan ayında gördüğü bir rüya sonrasında topluca dua ettiklerini söyleyen Cübbeli Ahmet, “Deprem olacağını rüyamda gördüm. Dua ettim, deniz kabardı ama sonra söndü. Binlerce kişiyle birlikte hacet namazı kıldık. Bu dualar sayesinde yıkım olmadı” dedi.

'Bu sözler halkı yanıltıyor, TCK 217/A kapsamında değerlendirilmeli'

Cübbeli Ahmet’in açıklamaları sosyal medyada geniş yankı uyandırırken, en sert tepki İYİ Partili Sedat Kılınç’tan geldi. Kılınç, “6 Şubat depremini niye engellemedin, yalancı zevat” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Açıklamasında dini inançların böyle açıklamalarla istismar edildiğini savunan Kılınç, “'Depremi dua ile engelledim' demek; bilimi, aklı ve toplumu hafife almaktır. İslam dini ve inançlarımızla dalga geçmektir. Bu söz, halk arasında yanlış inanış yaymaktan başka bir şey değildir. Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerekir. Adalet tecelli edecek mi?” ifadelerini kullandı.

sedat kılınç

Uzmanlar uyarıyor: Deprem gerçeği bilimle ele alınmalı

Uzmanlar, depremlerin bilimsel temellerle değerlendirilmesi gerektiğini vurgularken, halkın yanlış bilgilerle yönlendirilmesinin ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor. Özellikle İstanbul gibi yüksek riskli bölgelerde bilinçli ve bilim temelli yaklaşımın hayati olduğu ifade ediliyor.

Kaynak: Merve Erol