Erciyes Holding ve TMSF’nin yönetim anlayışı kamu vicdanını yaralıyor. Özcan Özyurt ve Fatin Rüştü Karakaş’ın tavrı, gazeteciliğe değil, korkuya yatırım yapıyor.
Basının görevi soru sormaktır. Yanıtı hoşumuza gitmese de, doğrulara ulaşmak için ısrarla sormak zorundayız. Peki ya yöneticiler? Onlar da aynı sorumlulukla halka açıklama yapmak, hesap verebilir olmak zorundadır. Ne yazık ki bugün gelinen noktada, kamuya ait bir yapıyı yönetenlerin bu sorumluluktan uzaklaştığına şahit oluyoruz.
Erciyes Holding, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından yönetiliyor. Yani bu holdingin her kuruşu, halkın malı. Ancak biz bu kamu malının yönetiminde şeffaflık görmek yerine, iddialara sessizlik, sorulara ise cezayla karşılık görüyoruz.
Bir süre önce kamuoyuna yansıyan haberlerde, TMSF Başkanı Fatin Rüştü Karakaş’ın sekreteri olduğu iddia edilen bir kişinin, Erciyes Holding şirketlerinden birinde hiçbir görev almamasına rağmen “kayyum müdür” olarak gösterildiği ve 500 bin lira maaş aldığı ileri sürüldü. Üstelik bu kişiye yılda bir akıllı telefon ve tablet verildiği, şoförlü araç tahsis edildiği de iddialar arasında. Şaşkınız. Dahası, öfkeliyiz. Zira bu lüks harcamaların kaynağı halkın cebidir.
CEO Özcan Özyurt ise bu iddialar karşısında suskun. Sadece susmakla da kalmıyor; gazetemizin yaptığı eleştirel haberlerin ardından, holdingin televizyon kanalımıza verdiği reklamları keserek adeta “sus payı” dağıtmaya çalışıyor. Sansürle, gözdağıyla gazetecilik diz çöker mi sanıyorsunuz?
Yetmiyor; Özyurt’un, FETÖ üyeliği iddialarıyla anılan İzzet Öksüzkaya’yı Bellona satışı sonrası Adana’da özel olarak ziyaret etmesi, zihinleri daha da bulandırıyor. Kayseri’deki fabrikalara uğramadan Adana’ya gitmek neyin telaşıdır? Bu ziyaretin amacı nedir? Kamu adına cevap bekleyen bu sorular, cevap bulmak şöyle dursun, reklam ambargolarıyla susturulmak isteniyor.
Buradan açıkça söylüyoruz: Biz gazeteciyiz. Sizin hoşunuza gitsin diye değil, halkın bilmesi gerekeni yazmak için buradayız. Eğer bir yanlış yoksa, çıkın açıklayın. Ama yok, varsa da, bunu susturarak değil, gereğini yaparak çözmek zorundasınız.
Basını susturmakla gerçekler ortadan kalkmaz. Tersine, büyür, derinleşir ve bir gün mutlaka su yüzüne çıkar. TMSF gibi kamu kurumlarının, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesine aykırı bir şekilde yönetilmesi kabul edilemez. Ne Özcan Özyurt ne de Fatin Rüştü Karakaş, eleştiriye bu şekilde tahammülsüz davranarak kurumu değil, sadece kendi imajlarını korumaya çalışıyorlar.
Ama biz buradayız. Yazmaya, sormaya ve kamu adına hesap istemeye devam edeceğiz.