Türkiye Cumhuriyeti devletinin temelleri 23 nisan 1920'de atılmıştı fakat en önemli sorunun ülkenin işgallerden kurtarılması olduğu için ekonomik sorunlarla ilgilenilememişti. Mustafa Kemal Atatürk, askeri başarıların ekonomik başarılar ile devamı sağlanamadığında tam bağımsız bir ülke olunamayacağını biliyordu. Bu nedenle İzmir İktisat Kongresini topladı.

İzmir İktisat Kongresinin ilk oturumunda Alınan Kararlar

  • Madde-1: Türkiye, milli hudutları dahilinde, lekesiz bir istiklal ile, dünyanın sulh ve terakki unsurlarından biridir.
  • Madde-2: Türkiye halkı hakimiyetini, kanı ve canı pahasına elde ettiğinden, hiçbir şeye feda etmez, ve milli hakimiyete müstenit olan meclis ve hükümetine daima zahirdir.
  • Madde-3: Türkiye halkı, tahribat yapmaz, imar eder. Bütün mesai iktisaden memleketi yükseltmek gayesine matuftur.
  • Madde-4: Türkiye halkı, sarf ettiği eşyayı mümkün mertebe kendi yetiştirir. Çok çalışır, vakitte, servette ve ithalatta israftan kaçar. Milli istihsali temin için icabında geceli gündüzlü çalışmak şiarıdır.
  • Madde-5: Türkiye halkı, servet itibari ile bir altın hazinesi üzerinde oturduğuna vakıftır. Ormanlarını evladı gibi sever, bunun için ağaç bayramları yapar ; yeniden orman yetiştirir. Madenleri kendi milli, istihsali için işletir ve servetlerini herkesten fazla tanımaya çalışır.
  • Madde-6: Hırsızlık, yalancılık, riya ve tembellik en büyük düşmanımız; taasubdan uzak, dindarane bir selabet her şeyde esasımızdır. Her zaman faideli yenilikleri severek alırız. Türkiye halkı mukaddesatına, topraklarına, şahıslarına ve mallarına karşı yapılan düşman fesat propagandalarından nefret eder ve daima bunlarla mücadeleyi bir vazife bilir.
  • Madde-7: Türkler, irfan ve marifet aşığıdır. Türk, her yerde hayatını kazanabilecek şekilde yetişir; fakat her şeyden evvel memleketinin malıdır. Maarife verdiği kutsiyet dolayısıyla ( Mevlûdu şerif) Kandil günü, aynı zamanda bir kitap bayramı olarak tes'id eder.
  • Madde-8: Birçok harpler ve zaruretten dolayı eksilen nüfusumuzun fazlalaşması ile beraber sıhhatlerimizin, hayatlarımızın korunması en birinci emelimizdir. Türk mikroptan, pis havadan, salgından ve pislikten çekinir, bol ve saf hava, bol güneş ve temizliği sever. Ecdat mirası olan binicilik, nişancılık, avcılık, denizcilik gibi bedeni terbiyenin yayılmasına çalışır. Hayvanlarına da aynı dikkat ve himmeti göstermekle beraber cinslerini düzeltir ve miktarlarını çoğaltır.
  • Madde-9: Türk, dinine, milliyetine, toprağına, hayatına ve müessesatına düşman olmayan milletlerle daima dosttur; ecnebi sermayesine aleyhtar değildir. Ancak kendi yurduna kendi lisanına ve kanununa uymayan müesseselerle münasebette bulunmaz. Türk, ilim ve sanat yeniliklerini nerede olursa olsun doğrudan doğruya alır ve her türlü münasebette fazla mutavassıt istemez.
  • Madde-10: Türk, açık alın ile serbestçe çalışmayı sever; işlerde inhisar istemez.
  • Madde-11: Türkler, hangi inanç, sınıf ve meslekte olurlarsa olsunlar, biribirlerini candan severler. Meslek, zümre itibariyle el ele vererek birlikler kurarlar, memleketini ve birbirlerini tanımak, anlaşmak için seyahatler ve görüşmeler yaparlar.
  • Madde-12: Türk kadını ve kocası, çocuklarını iktisadi misaka göre yetiştirir.

Bu kongreye işçi, çiftçi, tüccar ve sanayici dahil olmak üzere muhtelif gruplardan olmak üzere toplam 1135 delege katılmıştır. Kongre misakı iktisadi (milli ekonomi ilkesini) kabul etmiştir. Bu ilkede anlatılmak istenen ana fikir, ''Ekonomik kalkınmamızın ve gelişmemizin milli bağımsızlığımız çerçevesinde yürütülmesi ve bu temel hedefe yönelik çalışmaların, siyasal bağımsızlığımızın yanında ekonomik bağımsızlığımızın da sağlanacak şekilde yürütülmesinin kabul edilmesidir.'' Bu kongre ülkenin içinde bulunduğu ekonomik duruma yönelik günümüz için dahi göz önüne alınması gereken reel ve gerçekçi çözümler getirmiştir.

Bu kongrenin toplanmasının maksadı ulusal kaynaklar kullanılarak ekonomik kalkınmayı sağlamak ve bunun için gerekli yöntemleri geliştirmekti. Bu kongrede alınan kararlar ile mevcut ekonomik portremiz karşılaştırıldığında nerelerden başlayıp, nereye geldiğimizi net bir şekilde görebiliriz. Her ne kadar ekonomimiz ve nüfusumuz büyümüş olsa da bu ilkelerden zamanla hangi noktalarda uzaklaşıldığı açıkça görülecektir. Mesela “Devlet, ekonomik gücü olan bir yapı haline gelmelidir ve Özel sektör Devlet tarafından desteklenmelidir” denmiş iken zamanla katı bir sosyalist mantıkla iktisadi teşebbüsü tamamen Devlet’e yüklemişiz. Sonraki yıllarda bu teşebbüsleri henüz sermaye birikimini tamamlayamamış, yeterli rekabet şartları oluşturulamamış olan özel sektörümüze devretmeye kalktığımızda bu milli kuruluşları ya uluslar arası sermayeye yem etmişiz ya da iktidar yandaşı olan liyakatsiz firmalara düşük bedellerle hediye etmişiz.

Tütün üreticilerimizi sigara fabrikalarının sahibi; besicilerimizi ve süt üreticilerimizi et kombinaları ve süt ürünleri fabrikalarının sahibi; pancar üreticilerimizi şeker fabrikalarının sahibi, pamuk üreticilerimizi tekstil fabrikalarımızın sahibi, ayçiçeği üreticilerimizi de yağ fabrikalarının sahibi yapamadığımız gibi ülkemiz bir çok üretim kolunda ithalatçı bir ülke konumuna getirilmiştir. Ne gibi hatalar yapıldı da bu noktaya gelindi, ileriki yazılarımda anlatmaya çalışacağım.

Ramazan bayramınızı tebrik ediyor, sağlık ve esenlikler diliyorum