Bilindiği üzere lastiklerin raf ömrü sınırlı ve her lastik üretildiği tarihten itibaren zamanla özelliğini kaybetmeye başlıyor. Bu yüzden satın alırken ilk kontrol edilmesi gereken noktanın üretim tarihi olduğu vurgulanıyor. Açıklamalara göre dört yıldan daha yaşlı lastikler, hiç kullanılmamış olsa bile yol tutuşunda ciddi kayıplara neden olabiliyor. Bu sebeple uzmanlar, sürücülerin lastik yanaklarında bulunan tarih kodunu mutlaka incelemesini öneriyor. Üretim tarihi geçmiş ürünlerin özellikle buzlu yollarda fren mesafesini belirgin şekilde uzattığı belirtiliyor. Bu detayın göz ardı edilmesi, hem yüksek hızlarda hem de ani manevralarda tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor.
Desen Yapısı Kış Performansını Doğrudan Etkiliyor
Kış lastiği seçerken yalnızca marka ve fiyata odaklanan sürücülerin önemli bir hata yaptığı ifade ediliyor. Uzmanlara göre lastik desen yapısı, yani yüzeydeki olukların derinliği ve dağılımı, doğrudan yol tutuş performansını belirliyor. Oluk derinliği daha yüksek ve su tahliyesi güçlü olan lastiklerin karlı zeminlerde çok daha güvenli bir performans sunduğu belirtiliyor. Ayrıca kar tanesi sembolü olmayan lastiklerin gerçek kış lastiği kabul edilmediği hatırlatılıyor. Bu sembol, lastiğin düşük sıcaklıklarda test edildiğini ve kar performansının onaylandığını gösteriyor. Bu şartı karşılamayan lastikler, kış şartlarında beklenen güvenliği sağlayamıyor.
Ucuz Lastik Her Zaman Ekonomik Değil
Kış lastiği alışverişinde sürücülerin sıklıkla yaptığı bir diğer hata ise yalnızca fiyat odaklı seçim yapmak. Bu noktada uzmanlar, düşük kaliteli ve ucuz lastiklerin kısa sürede aşındığını, yakıt tüketimini artırdığını ve fren mesafesini uzattığını belirtiyor. İlk bakışta avantajlı görünen fiyatların aslında uzun vadede daha yüksek maliyetlere yol açtığı anlatılıyor. Ayrıca kullanıcıların, montaj ve balans ayarlarını da ihmal etmemesi gerektiği ifade ediliyor. Yanlış takılan veya balansı yapılmamış lastiklerin, direksiyon hakimiyetini azalttığı ve aracın süspansiyon sistemine zarar verdiği aktarılıyor.
