Ülkede her yeni gün başka bir olay olurken düşünüyorum da insanlık olarak acıya nasıl da alıştık. Nasıl da normal geliyor artık her şey.
3 gün içerisinde ülkemizde düşen uçaklara ve şehitlerimize bakınca her gün bir katliam gerçekleşiyor ülkede ve bizim yaşanan olaylara verecek tepkimiz kalmadı. Hangi birine üzüleceğimizi, hangi birine öfkeleneceğimizi bilemediğimiz için duygusuzlaştık mı gerçekten? Artık normalleşti mi bir şeyler içimizde?
Ben bu durumu kabullenemiyorum. Her gün bir çocuk, her gün bir insan, her gün bir hayvana cehennem yaşatılıyor. Her gün bir cinayet, her gün bir vahşet, her gün bir yangın düşüyor ülkenin dört bir yanına.
Kaç gün yaşayabiliyoruz acımızı?
Kaç gün üzülebiliyoruz sahiden? Kaç gün içimizde o acıyı hissedebiliyoruz? 1 ay? 1 yıl? 1 hafta? Ya da şöyle sorayım. Gerçekten üzülüyor muyuz? Yoksa kabullendik mi? Yoksa sindirdik mi ülkenin bu halini kendi içimizde?
Nereye kadar susacağız? Nereye kadar üç maymunu oynamaya devam edeceğiz ve sesimizi çıkarmayacağız merak ediyorum. Yaşanan bunca dehşeti uzaktan nereye kadar seyredeceğiz? Bir gün o ateşin bize de değeceğinin ne zaman farkına varacağız?
O alevler bize de sıçrayacak
Hiç değmez sanıyoruz değil mi? O ateş bizi hiç yakmaz gibi geliyor. Ama öyle olmuyor. Hiç beklemediğiniz bir anda belki de. O ateş bana sana bize değecek. Herkes nasıl yandıysa biz de öyle yanacağız. Sesimizi çıkarmadıkça, üç beş gün üzülüp hayatımıza devam ettikçe bir gün bize de sıçrayacak o alevler.
O zaman aynısını bizim için yapacaklar. Belki gerçekten üzülecekler belki de üzülmüş gibi yapacaklar. Sesler birkaç gün yükselecek ve sonra yine sessizliğe bürünecek. Ama asla düzen değişmeyecek.
Çünkü alıştık. Çünkü alıştırdılar. Ruhsuzlaştık. Her yaşanan facia da bu da olabilir deyip hayatımızı sürdürdük. Olan ateşin düştüğü evlere, acından kıvranan ailelere oldu. Onlar nefes alamadı. Onların gülümsemesi soldu.