Jose Mauro De Vasconcelos, isimli yazarın çok sevilen, ilkokulda öğretmenlerimizin mutlaka okuttuğu romanı, okuyan insanlarında eminim asla pişman olmadığı...

Okuyan herkes kitabın bir bölümünden kendine ait bir kesit bulmuştur...

Ah o Zeze yok mu bir yanı şeytan bir yanı melek olan çocuk, bu çocuğu okuyunca bir insanın ne kadar yaramaz ne kadar kötü olursa olsun içinde bir parça iyilik olduğunu görüyoruz...

Hayatta para vermeden gün içinde sayısızca yaptığımız ve inanılmaz mutlu olduğumuz tek şey "hayal kurmak" zeze de öyle çok fakir bir ailenin çocuğu olmasına rağmen inanlımaz müthiş bir hayal dünyasına sahip, kendi diktiği şeker portakalı fidanıyla harika bir arkadaşlık kuruyor,herşeyini paylaştığı dostu oluyor "şeker portakalı"...

Yani zeze'nin hikayesi hem gülümseten, hem de yürek sızlatan türden...

"Daha çok anlat" dedim

"Hoşuna gidiyor mu?"

"Çok elimden gelse seninle yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum."

"Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?"

"Gider gibi yaparız."

İnsan bir kulübede mutluysa neden bir sarayın düşünü kurar ki sözü geldi aklıma, yanında huzurlu mutlu olduğumuz şeyler başkalarına göre anlamsız, saçma, vasat gelebilir ama sen mutluysan gerisi hikaye...

Eğer Şeker Portakalını okumadıysanız şiddetle tavsiye ederim...

Hoşça Kalın...