Sosyal kaygı bozukluğu, kişinin başkalarının değerlendirmesinden aşırı korkmasıyla ortaya çıkan ve günlük hayatını ciddi şekilde etkileyen psikolojik bir sorundur. Ve çoğu zaman ilk sinyalini “aşırı utangaçlık” şeklinde verir. İşin kötü tarafı, birçok kişi bu durumu fark etmiyor ve yıllarca “Ben hep böyleyim” diyerek yaşayıp gidiyor... Haberimizde bu konu hakkında nasıl davranılması ve altında yatan sebepleri inceleyeceğiz.

Utangaçlık Nedir, Sosyal Kaygı Nedir? Karıştırılıyor mu?

Utangaçlık, sosyal durumlarda hafif bir gerginlik ya da çekingenlik yaşanmasıdır ve genellikle geçicidir.
Sosyal kaygı ise, sosyal ortamlarda yoğun korku, bedensel belirtiler ve kaçınma davranışlarıyla birlikte seyreder. Aradaki farkı şöyle özetleyebiliriz:

Utangaçlık: "Toplum önünde konuşmaktan hoşlanmıyorum."

Sosyal kaygı: "Konuşursam rezil olurum, herkes bana güler!"

Kaygı (1)

Aşırı Utangaçlığın Sosyal Kaygıya Dönüşme Belirtileri

Kalabalıkta fiziksel belirtiler yaşamak: Kalp çarpıntısı, terleme, kızarma, ses titremesi

Toplum içinde konuşmaktan kaçınmak: Derste el kaldırmamak, sunumlardan korkmak

Yeni insanlarla tanışmaktan çekinmek: Kendini tanıtma, soru sorma gibi basit etkileşimlerden bile uzak durmak

Sürekli yanlış anlaşılma korkusu: “Ya saçma bir şey söylersem?” düşüncesiyle sürekli içe kapanmak

Sosyal durumlardan kaçınmak: Doğum günlerine, etkinliklere gitmemek; kaçış planları yapmak

Kendiyle ilgili sürekli olumsuz düşünmek: “Ben yetersizim”, “Ben sıkıcıyım” gibi iç seslerle yaşamak

Sosyal Kaygının Yaşam Kalitesine Etkileri

Bu durum sadece birkaç sohbetten kaçmakla kalmaz; eğitim, iş, arkadaşlık ve hatta aile ilişkilerini bile sarsar.

İş görüşmelerine gitmek bir kabusa döner.

Yetenekleri olduğu halde sahneye çıkamaz, fikirlerini savunamaz.

Sevdiği halde biriyle tanışamaz, yalnız kalmayı tercih eder.

Kaygı (2)

Aşırı Utangaçlık Neden Olur?

Aile Tutumları: Aşırı eleştirel ya da baskıcı ebeveynler, çocuğun sürekli “yanlış yapmaktan” korkmasına neden olur.

Travmatik Sosyal Deneyimler: Alay edilmek, dışlanmak gibi olumsuz deneyimler sosyal ortamlardan kaçınma davranışı doğurur.

Genetik Yatkınlık: Utangaçlık ve kaygı bozukluklarının kalıtsal yönleri de vardır.

Mükemmeliyetçilik: “Ya yeterince iyi değilsem?” düşüncesiyle kişi kendini geri çeker.

Düşük Özgüven: Kendini değersiz ya da yetersiz hissetmek, sosyal performansları da etkiler.

Ne Yapmalı? Utangaçlıktan Sosyal Cesarete Giden Yol

1. Farkındalık Kazanın

Öncelikle bu durumun sadece "kişilik özelliği" değil, yardım alınabilir bir durum olduğunu kabul etmek gerekir.

2. Küçük Adımlar Atın

Sosyal ortamlarda minik girişimlerle başlayın:

Kasiyere günaydın deyin.

Otobüste biriyle göz teması kurun.

Toplu mail yerine birebir yazışın.

Kaygı

3. Olumsuz Düşünceleri Yakalayın

“Ben zaten sevilmem”, “Beni kimse dinlemez” gibi otomatik olumsuz düşünceler, sosyal kaygının temelidir. Bunları fark edin ve yeniden yapılandırmaya çalışın.

4. Nefes Egzersizleri ve Beden Farkındalığı

Kayseri’ye bağlı müdürlükte dikkat çeken eğitim! Ormanın ortasında ne yaptılar?
Kayseri’ye bağlı müdürlükte dikkat çeken eğitim! Ormanın ortasında ne yaptılar?
İçeriği Görüntüle

Bedensel tepkilerinizi kontrol etmek için nefes egzersizleri, gevşeme çalışmaları ve beden odaklı farkındalık uygulamaları oldukça etkilidir.

5. Profesyonel Destek Alın

Sosyal kaygı ciddi bir sorundur ve bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemlerle çok başarılı sonuçlar alınabilir. Utangaçlığın arkasına saklanmak yerine, bir uzmandan yardım almak hayatınızı değiştirebilir.

6. Kendinize Acımasız Davranmayın

Kendinize nazik olun. Herkesin zorlandığı yönler vardır. Utangaç olmak sizi eksik yapmaz, sadece gelişmesi gereken bir yönünüz olabilir.

Sessizlik Her Zaman Sakinlik Değildir

Çekingenlik, bazen sadece kişisel bir özellik değil, yardım çığlığı atan bir duygunun suskun hali olabilir. Aşırı utangaç bireylerin arkasında gizlenmiş sosyal kaygılar varsa, bu durum erken fark edilip önlenebilir. Unutmayın, insan iletişimle büyür; kendini ifade edebilen birey, hayatta çok daha güçlü yürür.

Kaynak: Haber Merkezi