CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, 23 yıllık AKP iktidarında, özel sektörün dış borcunun 45 milyar dolardan, 287 milyar dolara ulaştığını ifade ederek, “Özel sektörün dış borcu büyüdükçe, ülkenin dövize olan açlığı da artmakta, döviz bulmakta zorlandıkça yeni borçlara yönelmekte ve bu kısır döngü ekonomiyi daha da kırılgan hale getirmektedir. 23 yılda Türkiye, kendi kaynaklarıyla büyüyen bir ekonomi olacağına, borca bağımlı bir ekonomiye dönüşmüştür. Borçla büyüme, aslında büyüme değildir; yalnızca geleceğin ipotek altına alınmasıdır” açıklamasını yaptı.
Borç miktarı 6 kat arttı bu tesadüf değil
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, bugün yaptığı yazılı açıklamada; AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında, 45 milyar 255 milyon dolar olan özel sektörün dış borcunun, Haziran 2025’te 286 milyar 929 milyon dolara ulaştığını vurguladı.
Genç, borç miktarının 23 yılda 6 kat arttığını belirterek, “Bu artış, tesadüfi değildir; Türkiye’nin AKP iktidarları boyunca üretim ve ihracat temelli bir ekonomi yerine, sıcak para ve dış borçla ayakta kalmaya çalışan bir yapıya mahkûm edilmesinin doğal sonucudur” ifadelerini kullandı.
Bu durum ithalat düzeninin sonucudur
“Özel sektörün bu derece yüksek dış borca bağımlı hale gelmesi, ülke ekonomisinin yapısal sorunlarının en somut göstergesidir. Çünkü bu borçlar yalnızca finansal tablolarla sınırlı değildir; aynı zamanda Türkiye’nin dışa bağımlılığının, kırılganlığının ve ekonomik bağımsızlığını kaybetmesinin de bir yansımasıdır. Bugün şirketlerimiz yatırım yapmak, üretim tesislerini çevirmek, hatta işletme sermayesini karşılamak için bile dışarıdan borç almak zorunda bırakılmıştır. Bu durum, üretimden koparılmış, ithalata mecbur edilmiş bir ekonomik düzenin acı sonucudur.
Türkiye, döviz ihtiyacını sürekli yeni borçlarla karşılamaktadır
Üstelik dış borcun büyüklüğü sadece rakamlardan ibaret değildir. Bu borçların geri ödenmesi için döviz gereklidir. Türkiye, üretim ve ihracat kapasitesini artıracak politikaları hayata geçiremediği için döviz ihtiyacını sürekli yeni borçlarla karşılamaktadır. Yani özel sektörün dış borcu büyüdükçe, ülkenin dövize olan açlığı da artmakta, döviz bulmakta zorlandıkça yeni borçlara yönelmekte ve bu kısır döngü ekonomiyi daha da kırılgan hale getirmektedir.
Küresel ölçekte en ufak bir finansal oynama, Türkiye’de şirketleri iflasın eşiğine getirebilmektedir
Özel sektörün dış borcunun ulaştığı bu seviye, Türkiye ekonomisinin en hassas alanlarından biridir. Kur dalgalanmaları, faiz artışları ve küresel piyasalardaki dalgalanmalar, bu borç yükü nedeniyle ülkemizde çok daha şiddetli hissedilmektedir. Küresel ölçekte en ufak bir finansal oynama, Türkiye’de şirketleri iflasın eşiğine getirebilmekte, üretim zincirini kırabilmekte, istihdamı tehdit etmektedir.
23 yılda Türkiye, borca bağımlı bir ekonomiye dönüşmüştür
Bugün geldiğimiz noktada tablo çok açıktır: 23 yılda Türkiye, kendi kaynaklarıyla büyüyen bir ekonomi olacağına, borca bağımlı bir ekonomiye dönüşmüştür. Özel sektörün dış borcunun 45 milyar dolardan 286 milyar dolara çıkması, AKP’nin ekonomi yönetiminde izlediği yanlış politikaların, günü kurtarmaya yönelik tercihlerin ve yapısal reformlardan uzak durmasının açık sonucudur. Borçla büyüme, aslında büyüme değildir; yalnızca geleceğin ipotek altına alınmasıdır.” İfadelerinde bulundu