Evet, zilin sesini duydun değil mi yandan duayen. Artık şapka düştü kel göründü. Bugüne kadar yaptıkların yanına kalmış olabilir ama bugünden itibaren kalmayacak. Canını yaktığın insanların çoğu daha şimdiden seninle ilgili neler neler anlatıyorlar inanamadık. Ama bakalım sorunca sen o yaptıklarını hatırlayabilecek misin? Ve şimdiden söyleyeyim, sorduklarımıza EVET-HAYIR diye cevap verecek öyle başını emme basma tulumba gibi sallamayacaksın.
Sen de görüyorsun ki, ilk defa sert bir kayaya çarptın, ve bunu, hakkında yazılanları gördükçe, gün be gün anlayacaksın. Ve bugüne kadar millete kendini gazeteci diye yutturduğunun ve aslında yaptıklarının gazetecilik olmadığının, ortaya çıkacağını anladın, paniklemen bundan değil mi?
Kamuoyunda senin hakkında konuşulanlar ve yaptıkların belgelerle yüzüne tokat gibi çarptıkça anlayacaksın kimlere ne zarar verdiğini… Mesleki olarak, ahlaki olarak, ekonomik ve hatta maliye açısından pekçok açıklaman ve belgelendirmen gereken iddialarımız olacak. Hepsine hazırlıklı ol.
Bundan sonra sana rahat uyku yok. Hani bir zamanlar birisi için yazmıştın ya, artık ona rahat yok hergün ne yazdı diye merak edecek vs.. diye. İşte aynı duyguları artık sen yaşayacaksın ve insanların sırf seninle aynı seviyeye inmemek için uğraşmamak adına, girmedikleri mücadeleye biz giriyoruz ki, bu da sana ders olsun diye…
YANDAN DUAYENİN MACERELARI BAŞLIYOOOORRR !
Bak seninle ilgili yazacaklarımızın konu başlıklarını yazalım da sen de ona göre hazırlıklarını yap. İstersen de yayınlarımızı durdurmak için yasal yola başvur. Ama şunu unutma ki, bu manada senin bildiklerini biz unuttuk ve sadece kendini akıllı başkalarını da senden korkan insanlar gibi görme alışkanlığını bırak.
Zaten en azından bizim için geçerli olmayacağını görecek ve yaşayacaksın. Ve insanlar senin, belgelerle yazacağımız gerçek yüzünü gördükçe, kimbilir, gelip bize neler neler anlatacak. Eğer sen de, bizim hakkımızda iftira atmadan yazacağın ne varsa, yazmazsan namertsin. (Gerçi kendini tutabilir misin iftira atmadan bilmiyorum ama..)
Önce dün ki sadece kendince “ne muhteşem yazdım amaaa” diyebileceğin ve aslında bizce de, gram kıymeti harbiyesi olmayan, mesnetsiz iddialarına kısaca yanıt vereyim de gerçekleri, doğruları öğren ve bir daha bizim karşımıza da böyle düşük seviyeli yazılarla çıkma. Daha akıllı yazılarla ve içi daha dolu iddialarla gel ki, bizim yazdığımıza, vakit ayırdığımıza değsin bari…
1- Delikanlıysan yuvarlamadan, herif gibi açıkça isim isim yaz. Gerçi “bu yöntem “ güya senin uyanıklığın hani, yuvarlak yazayım da mahkemelik olmayayım türünden, şark kurnazlığı. Ama bu modeller bitti artık yandan çarklı, imalatı da bitti. Şimdi söyle bakalım kim bu “bir şekilde rant” peşinde koşanlar açıkça yazsana!
2- İzlediğimiz gazetecilik yolu üzerine, sana göre, kanunen başımız ağrıyacaksa ağrıyabilir, şeriatın kestiği parmak acımaz. Ama bizim de olası davalarda söyleyecek sözümüz, ortaya koyacak belgelerimiz elbette vardır. Bizi kendinle karıştırma, biz attığımız her adımı bin düşünür bin sorar bir atarız. Onun için neyin ne olduğunu en azından senden iyi biliriz merak buyurma ve bu yolda da elinden geleni ardına koyma.
3- “Bu meslekten ekmek yemeye gayret edenler.. “ demişsin, yanında çalışanlar senin yüzünden ekmek yiyemiyorlar ki, sen önce bunun cevabını ver de sonra ortaya çık. Senin yanından kaç kişi maaşlarını aylarca alamadığı için işten çıktı, kaçıyla tazminatları ve benzer alacakları için mahkemelik oldun? Kaç kişiyi sigortasız çalıştırdığın için tartıştın ve mahkemelik oldun? Bunların hiçbirini sormazdım ama sen yanında fikir işçisi yani gazeteci olarak çalıştırdığın insanların yasal alacağı olan alın terlerini ödemeyeceksin, sigortalarını yıllarca yapmayacaksın, sonra da villa satın (tabi kendi üstüne aldıysa) alıp keyif çatacaksın, buna da mesleğe, emeğe saygı ve de dürüstlük ahlaklılık falan diyeceksin öyle mi? Seni yandan duayen seni... ! Seni sosyal adaletçi seni… ! Seni emek savunucusu seni… !
Yürü git güldürme beni..
4- Sen mesleğin temel ilkelerini elinden geldiği kadar savunmaya gayret etmek istiyorsan, önce yanında çalışanların haklarını ver de, onların hakkına, emeğine saygı göster. Ondan sonra çık ortaya. Deve kuşu gibi kafanı kuma gömünce kimse görmüyor sanıyorsan, bak bakalım nereler açıkta kalıyormuş. Yakında bu emeğini alıp da parasını ödemediğin, sigortasız çalıştırdığın insanların listesini çarşaf çarşaf yayınlayınca göreceksin gününü. Belki utanırsın diye düşünüyoruz. O dediğin mesleğin temel ilkelerine azıcık saygın kaldıysa bence utanırsın. Çünkü yanında çalışıp da şimdi başka yerlerde çalışmak zorunda kalan pekçok insan seninle ilgili neler neler söylüyor biliyorsun değil mi? Ödemediğin maaşlar, yapmadığın sigortalar, ödemediğin tazminatlar ve emeğinin, alınterlerinin karşılığını ödemediğin gibi üstüne üstlük elden aldığın borçları bile ödemeyip o insanları ne kadar mağdur ettiğini kimse bilmiyor konuşmuyor mu zannediyorsun, yandan duayen…
5- Ve sen yanında çalışanları bu şekilde mağdur ederken, nasıl aldığını da sorgulayacağımız villanda, vicdanen rahat yaşayabiliyor musun? Hadi kuldan utanmıyorsun ey vicdansız emek sömürücüsü, Allahtan da mı korkmuyorsun, bu kul hakkıdır diye?
6- Çalıntı bir malı güya kullanmışız, başkasının fotoğraflarını alıp haber yapmışız vs.. vs… Deli saçması desem değil akıllı işi desem değil… Hani şu Kocasinan Belediyesi’nin kamyonlarıyla, (Kocasinan Belediye Başkanı Mustafa Çelik’in seçilene kadar sahiplerinden olduğu) bir yerel televizyonunun eşyasının taşındığını belgeleyen fotoğrafları söylüyor bu yandan duayen. Bu kadar doğrucu davutsan, kim hırsız ve neyi çalmışız açıkça yazsana! İsmen yazsana, yuvarlamadan. Ama yoook yüreğin yetmez çünkü sen de, ben de biliyoruz ki, böyle bir şey yok. Varsa yaz ve yazmazsan da asıl şerefsiz sensin, madem böyle bir emek ve fotoğraf hırsızlığı var git dava aç ve isim isim de yaz hepsini. Hatta bizi de dava et. Etmezsen de hatırımız kalır.
7- Gelelim benim ne işi yaptığım sorusunun yanıtına. Eğer bu yandan duayen de zaten, biraz hukuku bilgisi olsa biraz baktığını görebilme yeteneği olsa, bu hatayı yapmazdı. İşte bunun için diyorum ki, bu yandan duayen bugüne kadar hiç çarpmadığı kadar sert kayaya çarptı. Ey muhterem yandan duayen hadi söyle bakalım. Aydın Doğan, Ferit Şahenk (NTV) gazeteci mi değil mi? Elbette gazeteci kimliği taşıyorlar ve sarı basın kartları da var. Ama fikir işçisi değiller. Sen bunu ayırt edemeyecek kadar biliyorsun, kendi işini de. Ya da insanların bu ayrımı anlamayacak kadar salak olduklarını düşünüyorsun. Onlar nasıl ki, başka başka işler yapıyorlarsa, yasal hakları olarak, ben de yapıyorum. Ve ama kesinlikle o saydığın işleri yaparken, bir kere dahi, patronu yani sahibi olduğum basın kuruluşunu, güç olarak başka işlerim için kullanmadım. Yani senin televizyonu sattığın, ortak aldığın insanlarla, Şeker fabrikasının kutu basma işini almandan daha doğal ve ahlaki benim işlerim. Çünkü ben öncesinde de sonrasında da, pekçok ticari işleri yapıyordum yapıyorum da. Ama senin gibi, daha düne kadar hakkında söylemediğin kalmayan Şeker fabrikası ve yönetimine sonradan gidip de kutu işi almadım. Yani benim yaptığım işlerimin hepsi ahlaki ve alınteri taşıyan helal işlerdir.
8- Yıllardır yasal ve helal pek çok doğru iş yaptım ticareten, gazetecilik de bunlardan biri. Allah daha çok versin kimsenin malında gözümüz yok ama ben bugüne kadar yaptığım, aldığım sattığım herşeyin, maliyeye de hesabını verdim veriyorum ve veririm de. Ama bu yandan duayenin, daha düne kadar, neyi ne kadar alıp sattığını biliyoruz. Lakin sonrasında, birden bire şu anda oturduğu villayı nasıl satın aldı. Ve mesela, o villa kendi üstüne mi çok merak ediyorum ve kendi üstüneyse, maliyeye o yıl ne kadar gelir beyan etti onu da merak ediyorum. Onun kendi ticareti beni ilgilendirmez ama hani soruyor ya sen ne iş yaparsın diye ben de ona soruyorum satın aldığın villa seninse ve ”gazetecilikten başka iş de yapmıyorsan” nasıl oldu da aldın o villayı, bir zahmet açıklayıver. Daha başka sorularım da var benzer konularda merak etme… Velhasıl dedim ya, bu iş çok karışacak çok. Mesela şu anda resmi ilan almak için beklediğin ve bu statüye uygun çıkardığın gazetenin, aylık masrafı herhalde enaz 15-20 bin tl. Bu parayı nerden kazanıyorsun, öyle ya ayda diyelim ki enaz 15 bin tl giderin olduğuna göre, gelirinin de buna uygun olması lazım. Ya da birilerinin sana sürekli borç vermesi lazım, o birilerinin de maliyeye ona göre bilgi vermiş olması lazım. Yani diyelim ki sana vermiş olduğu para kadar gelirine dair vergisini yatırmış olması lazım. Velhasıl sen bu harcamalarının alıp sattıklarının vs. maliyeye bildirimi konusunda doğru bilgi verip vermediğine ilişkin de sorularımıza hazırlıklı ol. Mesela o sattığın televizyonu kaça sattın resmiyette ve kaç ortaktınız kaça bölündü o para? Sana hissen oranında ne düştü? Tabi bir de gerçekte kaça satıldığına dair ortalarda dolaşan rakamlar var. Bunlar acaba senin değişen hayat standardının kaynağı olabilir mi? Maliye bunu da sorar galiba gerek olduğunda değil mi yandan duayen?
Haa bu arada, televizyonunu ilk kurduğun günden bugüne kadar başından geçen macera, insanlara attığın kazıklar, yaşadığın mahkeme süreçleri, orada söylenenler hepsi ama hepsi dökülecek ortaya meraklanma muhterem yandan duayen…
Herşeyi soracağız bu yandan duayenle ilgili, eğer kendisin de bizimle ilgili kafasında soru varsa, elinde belgesi bulunuyor da, sormazsa namerttir, şerefizdir, firavundur.
9- Gelelim haber yazıp yazmama derdine. Hani Kocasinan Belediye Başkanı Çelik’in eski ortağı olduğu televizyonun eşyalarının belediye kamyon ve şoförleriyle taşıma işi var ya , onun için güya kılıf sunuyor, bu yandan duayen. Efendim adam pişman olmuş da, başkanın haberi yokmuş da, bedelini son kuruşuna kadar, belediyeye yatırmış da. Vs..vs. Yahu sen nesin bilmiyoruz ama biz salak değiliz. Kardeşim Kocasinan Belediyesi NAKLİYE ŞİRKETİ mi de, parasını yatırınca bu iş bitiyor. Boşversene sen, bunu kimse yemiyor, sen de yemiyorsun ama diyebileceğin bir şey yok. Buna suç bastırmak ve milleti salak yerine koymak denir.
Sadece belediyenin araçlarıyla özel şirketin eşyalarının taşınması haberi değil ki mesele.
Aramızdaki polemiğin fitilini ateşleyen haber mesela! Eski milletvekili vardı hani mahkemede dolandırıcılıktan yargılandı. Onun haberini takip eden iki gazete vardı, senin ve bizim gazetemiz. Biz yazdık. Sen niye yazamadın? Efendim bu eski milletvekili aramış da rica etmiş de vs..vs.. Orda da mı önce insani ve duygusal düşündün?
Sen de çok üzülmüşündür, insani ve duygusal yönünü düşünerek yazmamışsındır. Sen bu kadar insani düşünüyorsan, önce yıllardır “senin sen olmana” sebep olan yanında çalışanların emeklerini öde be mübarek adam. O çocukların alınterlerinin karşılığını öde, kaç kişiyle hangi konularda mahkemelik olduğunu tek tek yazı dizisiyle buradan tüm Kayseri okuyacak.. Bunların sorularına şimdiden hazırlıklı ol ve lütfen akıllı cevaplar düşün.
Yuvarlak laflar diyorsun ya, bak yukardaki lafların hepsi köşeli ve hepsi cevap gerektiren hususlar, şimdi sen yuvarlamadan cevapla bakalım. Zaten yarından itibaren de isminle cisminle bunlara cevap vermek zorunda kalacaksın…
Yuvarlak yazmalar bitti köşeli ve net yazılar başlıyooooorrrr!



