Üşümezsoy’un özellikle kırılmış fayların yeniden kırılmayacağı yönündeki vurgusu, mevcut risk analizlerinin nasıl yorumlanması gerektiği konusunda farklı bir çerçeve sunuyor. Büyükçekmece–Avcılar–Yeşilköy hattına uzandığı iddia edilen fayın “ölü fay” olduğunu söylemesi, Marmara’daki risk değerlendirmesinin tahmin edilenden daha farklı olabileceğini düşündürüyor. Tüm bu açıklamalar bilimsel tartışmaların odağında yer almayı sürdürüyor.
Ters piramit yapısında haber, en çarpıcı ifadelerle başlıyor ve ardından detaylara inilerek Üşümezsoy’un görüşlerinin arka planı anlatılıyor. Sözcü TV’de konuşan Üşümezsoy, Marmara Denizi’nde stres birikimi olmadığını belirttiği Adalar fayıyla ilgili değerlendirmesiyle dikkat çekiyor. Yalova–Çınarcık–Esenköy hattının 6.5 büyüklüğünde deprem üretme kapasitesi taşıdığını ancak bölgede enerji birikimi bulunmadığını yineleyerek 1894 depreminde bu enerjinin tükendiğini ifade ediyor. Bu yaklaşım, Marmara’daki deprem riskinin sanıldığı kadar yüksek olmadığını savunan bir çerçeve oluşturuyor. Yıllardır Marmara için dile getirilen büyük deprem senaryosunun tersine bir görüş sunulması, kamuoyunda merak uyandırıyor. Bununla birlikte Silivri–Büyükçekmece segmentinin de son yıllarda kırıldığını söylemesi, bu hattın da yeniden deprem üretmeyeceğini düşündüğünü ortaya koyuyor.
Üşümezsoy’un Farklı Risk Analizi
Üşümezsoy, bölgedeki risk değerlendirmesini farklılaştıran yaklaşımını kırılma geçmişine dayandırıyor. Ona göre kırılmış fayların yeniden kırılması mümkün değil ve bu nedenle büyük deprem beklentisinin gerçekçi olmadığını ifade ediyor. Bu görüş, Marmara’nın tamamı için yapılan tahminlerin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savunan bir bakış açısı oluşturuyor.
Bilim Dünyasında Tartışmalar Sürüyor
Uzun yıllardır Marmara için yüksek deprem riski öngören uzmanların aksine Üşümezsoy’un değerlendirmeleri tartışmaların merkezine oturuyor. Büyükçekmece–Avcılar–Yeşilköy hattının da ölü fay olduğunu söylemesi, risk analizini daha da daraltıyor. Bu farklı değerlendirme, kamuoyunun deprem konusunda nasıl bir beklenti içine girmesi gerektiği üzerine yeni sorular ortaya çıkarıyor.





