Sosyal medya hesabından yaptığı çarpıcı açıklamalarla dikkatleri üzerine çeken deprem uzmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, bu kez özellikle iki ili uyararak yanlış yerde şehirleştiğini belirtti. "Gördüğüm en güzel ve en çarpık yapılaşan kent, utanıyorum" diyen Ercan’ın açıklamaları konferansa damga vurdu.  

'İnsanoğlunun Geleceğine Yapılan En Büyük Katliamdır'

Meclis’te yargı düzenlemeleri ve bütçe görüşmesi yapılacak! Meclis’te yargı düzenlemeleri ve bütçe görüşmesi yapılacak!

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından 'Kentsel Dönüşüm ve Sürdürülebilir Şehirler Konferansı' düzenlendi. MTSO Konferans Salonu'nda düzenlenen panelde alanında uzman konuşmacılar, konuklara sunum yaptı. 

Konferansta konuşan Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Mersin ve Adana’nın yerleştiği yerin kötü olduğunu belirterek, “Demek ki iyi yer seçeceksin. Kötü yerde iyi yapı olamaz. İyi yerde iyi yapı olur. Bütün sıkıntı burada. Mersin’in yerleştiği yer çok kötü. Adana’nın da öyle. Çok kötü yerde çok iyi yapı yapmak biraz zor. Mersin’i Çukurova üzerine yerleştirmek tarıma, beslenmeye, insanoğlunun geleceğine yapılan en büyük katliamdır. Şehirleşmesi yanlıştır ama böyle olmuş. 100 yıl önce nüfusu 2 bin olan Mersin’in bugün nüfusu 2 milyon ve halen artıyor. Gördüğüm en güzel ve en çarpık yapılaşan kent. Bir Türk olarak Mersin'le onur duyuyorum ve aynı zamanda utanıyorum. Burası Bahamalar, Miami, Florida gibi bir yer; doğasıyla, havasıyla ve insanıyla. Mersin’in yeri yanlış. 2-3 gündür sosyal medyada paylaşım yapıyorum. Bunu insan için, halk için yapıyorum. Bilim adamı uyarır, bizim görevimiz uyarmak. Bunun ana nedeni buradaki insanların sağ kalmasının mücadelesini veriyoruz biz. Daha önce Hataylılar da Kahramanmaraşlılar da Gaziantepliler de siz gibiydi ama göçük altında kaldılar. Zaman içinde gelişemiyor, geriliyoruz. Oysa yeni deprem yönetmelikleri uyguladık. Dünyanın en iyi deprem yönetmeliği Türkiye’de. Ama bu yönetmeliği uyguluyor musun? Gereklerini yapıyor musun? Sıkıntı bizde" dedi. 

'Çünkü Yıkımların Yüzde 65’i Yerden Geliyor'

Yapı denetim kuruluşlarının ‘yer yapı denetim kuruluşu’ biçimine sokulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ercan, "Yer inceleme çalışmalarıyla hem yer incelenecek hem yapılar denetlenecek. Çünkü yıkımların yüzde 65’i yerden geliyor. Çünkü deprem yeri vuruyor. Yapı kökleriyle yerin içine giriyor. Yerdeki sarsıntının durumuna göre yapıyı oluşturmanız gerekiyor. Türkiye’de bunu yapacak kişiler var ama yapılması gerektiği gibi yapılıp rafa konuyor. Bir inşaat mühendisi mimardan yararlanamıyor, çünkü bu dallar arasında bilgi iletişimini sağlayacak bilgi yok. Birinin raporunu diğeri okuyamıyor. Yeri jeofizik ve jeoloji mühendisleri inceler. Daha yapı çıkmadan ‘yer yapı güvenlik belgesinin’ çıkması gerekiyor. Bu belge, o yerin yapılaşma için uygunluğunu ve yapının da depreme karşı dayanıklı olduğunu belirten belgedir. Bu belge tapuya işlenmeli. Yer yapı denetim kuruluşlarının aynı zamanda sigorta şirketi olarak çalışması gerekli. Bir sorun olursa bu kuruluşların yapının tüm sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyor" diye konuştu. 

'Soli’yi Yıkacak Büyüklükte Bir Deprem Mersin'e Gelecek'

Yıkımların kırık değil sarsıntılardan kaynaklandığını aktaran Prof. Dr. Ercan, "Mersin’den bir kırık geçmiyor ama sarsıntı nedeniyle etkilenir. Solipompeipolis’i gezdik. Temellerine baktım bir kırık izi yok ama yıkılmış. Adı Viranşehir. Peki ne yıkmış orayı? Ölüdeniz ya da Doğu Anadolu’daki bir depremin sarsıntısı yıkmış. Bir yerde geçmişte belli büyüklükte bir deprem olduysa gelecekte o yerde yine olacaktır. Demek ki gelecekte Soli’yi yıkacak büyüklükte bir deprem Mersin'e gelecek. O zaman Mersin’deki yer yapısının sarsıntıya karşı davranışını bilmemiz gerekiyor. Mersin’in ana sorunu sıvılaşma ve aşırı çalkalanmadır. Bir yerde kaç katlı bina yapılacağına bilimsel yöntemlerle karar verilir. Belediye meclisi bu kat sayısına karışamaz, onaylar. Şehir plancıları bunun üzerine şehri planlar. Ama şu anda meclis kararıyla planlanıyor, ölçüm yok. Halen yer inceleme çalışmalarında 60 yıl önce çıkan Japon standardı kullanılıyor. Japonlar bunu çoktan terk etmiş" ifadesini kullandı.

‘Onlar Yıkılmadan Bizim Onları Yıkmamız Lazım’

Kentte öncelikle rezonans çalışması başlatılması gerektiğinin çağrısını yapan Prof. Dr. Ercan, şunları söyledi:

"Sıvılaşma çalışmaları üniversitelerce yapılmış birçok sondaj bilgisi var. Sıvılaşma haritaları çıkarılmış ama nerede kaç katlı bina yapılır nereye yerleşilir diye harita yok Mersin’de. 6 Şubat 2023 yılındaki deprem Mersin’in tüm yapılarını yordu. Özellikle Tece- Mezitli bölgesindeki yapılarda büyük yıpranmalar, çatlamalar ve ayrılmalar oldu. 12 rauntluk bir boks maçının 4 ya da 5 raundunu bitirmiş durumda yapılarınız. İçinde küçük kırıkçıklar başladı. Artık yeni bir depremde 5’inci raunttan başlayan bir boksör yorgunluğunda olacak. Yer de yoruldu. Yerin eski özellikleri yok şu anda. En gevşek yerler deniz kıyıları. Deniz kıyısı geniş bir yeşil alan olmalıydı. Ondan sonra tek katlı evler arkasından 2-3 katlı evler, Toroslar’ın üzerinde de 10- 15 katlı evler olmalıydı. Mersin sıvılaşma haritasına bakınca kıpkırmızı. Binanın temeli sulak yerde olmayacak. Su yalıtımının birçok yapıda bohçalamayla yapılmadığını öğrendim. Paslanma başlamış. İnsandaki kemik erimesine benzer. Paslanma derecelerini Mersin’de bilmiyoruz. Ama bilmeliyiz. O yapılar depremde yıkılmaya aday yapılar. Onlar yıkılmadan bizim onları yıkmamız lazım”

Kaynak: DHA