Kamu kaynaklarının yönetimi, devletin en önemli sorumluluklarından biridir. Bu sorumluluğun adalet, şeffaflık ve liyakat ilkeleriyle yürütülmesi gerekir. Ancak son günlerde TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) Başkanı Fatin Rüştü Karakaş hakkında gündeme gelen iddialar, bu temel ilkelerin ihlal edildiğine dair kamuoyunda derin bir rahatsızlık yaratmış durumda.

İhale Süreci Ne Kadar “Adil”?

İlk iddia, kamu ihalelerinin “kişiye özel” şekillendirildiği yönünde. İddiaya göre, İzmir’den gelen bazı firmalar TMSF ihalelerine başvurmak istemiş; ancak bu firmalar teklif bile veremeden dışlanmış. Bu ihalelerin, TMSF Başkanı Karakaş’a yakınlığıyla bilinen Galip Koyuncu’ya ait firmalara verildiği ileri sürülüyor.

Eğer bu iddialar doğruysa, sadece rekabet hukuku değil, Kamu İhale Kanunu da açıkça ihlal edilmiştir. Kamu ihalelerinde “eşitlik, saydamlık ve rekabet” ilkeleri esastır. Aksi bir durum, kamu zararı doğurmakla kalmaz, aynı zamanda cezai sorumluluk da gerektirir.

TMSF Şirketlerine “Yandaş Sigorta”?

İkinci çarpıcı iddia ise yine Galip Koyuncu’ya ait Gama Sigorta üzerinden şekilleniyor. İddiaya göre Karakaş, TMSF yönetiminde bulunan Koza İpek, Erciyes Holding, Aynes Gıda ve HES Kablo gibi şirketlerin sigorta işlerini bu firmaya fahiş fiyatlarla yaptırıyor. Bu durum hem kamu zararı anlamına gelir, hem de 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu çerçevesinde açık bir usulsüzlüktür.

Buradaki soru nettir: Fahiş fiyatlar neden onaylanmıştır? Neden başka sigorta firmaları devre dışı bırakılmıştır?

Hırsızlık Tespitine Rağmen Terfi: Hukuk mu, Himaye mi?

Daha da çarpıcı olan ise, iddiaların üçüncü ayağı. Fatin Rüştü Karakaş’ın referansı ile Erciyes Holding’te çalışan bir şahsın, şirketten hırsızlık yaptığına dair somut tespitler olmasına rağmen, iş akdinin feshedilmediği ileri sürülüyor. Hatta bu kişinin disiplinle işten atılması beklenirken, Disiplin Kurulu Başkanı’nın görevine son verilerek şahsın başka bir pozisyona, hem de zamlı maaşla, geçirildiği iddia ediliyor.

RHG Enertürk bünyesinde çalışan bu kişinin, demo kartlar aracılığıyla arkadaşlarının araçlarını ücretsiz şarj ettiği, şirket zararı oluşturduğu ve bu durumun Mehmet Ketenci tarafından tutanak altına alındığı belirtiliyor. Ancak iş akdi feshedilmek yerine "konu kapatılsın" denilerek sadece izne gönderildiği iddia ediliyor.

Peki buradaki temel soru nedir? Kamu şirketlerinde “yolsuzluk” bir idari mesele midir yoksa cezai bir suç mudur?

Aynı Binaya İki Farklı Fiyat: Hes Fiber Dosyası

Gazeteci Osman Çiftçi’nin gündeme getirdiği başka bir iddia ise kamu yönetiminde ciddiyetsizliğin ve keyfiliğin boyutunu gözler önüne seriyor. HES Fiber’in fabrika ve idare binası, önce “ihtiyaç yok” denilerek alınmamış; kısa bir süre sonra ise aynı yer, çok daha yüksek bedelle satın alınmış. Aradaki farkın nedeni açıklanmadığı gibi, bu farkı kimin ödediği de meçhul.

Burada sorulması gereken basit ama çarpıcı bir soru var: “İhtiyaç yok” denilen bina ne oldu da “yüksek fiyata” ihtiyaç haline geldi?

Fatin Rüştü Karakaş’ın Özel sekreteri, Çalışmadığı Erciyes Holding’ten Nasıl 500 Bin maaş alıyor?

MSF Başkanı Fatin Rüştü Karakaş’ın sekreteri olduğu iddia edilen bir kişinin, Erciyes Holding şirketlerinden birinde hiçbir görev almamasına rağmen “kayyum müdür” olarak gösterildiği ve 500 bin lira maaş aldığı ileri sürüldü. Üstelik bu kişiye yılda bir akıllı telefon ve tablet verildiği, şoförlü araç tahsis edildiği de iddialar arasında

Şeffaflık Neden Rahatsız Ediyor?

Tüm bu iddialar, kamu yönetiminin halk adına değil, belli kişi veya grupların menfaatine işlediği yönünde ciddi şüpheler doğurmaktadır. Eğer bu iddialar doğruysa, ortada sadece bir etik ihlal değil, kamu zararı, görevi kötüye kullanma ve ihaleye fesat karıştırma gibi ağır suçlamalar vardır.

TMSF gibi devletin en kritik kurumlarından birinde, böyle şaibeli işlemler olması, sadece mali bir sorun değildir; bu, aynı zamanda hukuka olan güvenin de sorgulanmasına neden olur.

Ne Yapılmalı?

• Bu iddialar üzerine derhal Sayıştay ve Cumhuriyet Savcılığı tarafından inceleme başlatılmalı,

• TMSF’deki ihalelere dair tüm süreçler kamuoyuna açıklanmalı,

• İddialarla ilgili TMSF Başkanı Karakaş’tan ve ilgili kurumlardan resmi açıklama alınmalı,

• Kamu zararına neden olan tüm işlemler, cezai ve idari sorumluluk çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Adalet, Sadece Mahkeme Duvarında mı Asılı Kalacak?

Devletin malı, “yetimin hakkı” olarak tanımlanır. Bu malı korumakla görevli kişilerin, kamu kaynaklarını kişisel ilişkiler veya çıkarlar uğruna kullandığına dair iddialar, sadece ahlaki değil, hukuki bir krizdir. Bu iddialar ya yalandır ve tek tek çürütülmelidir; ya da doğrudur ve gereği derhal yapılmalıdır.

Unutulmamalıdır ki; gerçek adalet, sessiz kaldığımızda değil, ses yükselttiğimizde tecelli eder.