Sema Kerim Cingillioglu
Kayseri’nin sanayi hafızası ve on yılların ortak emeği olan Kayseri Tekstil’in tasfiye süreci, sadece bir ticari işlem olmaktan çıkıp, büyük bir vicdan ve vergi adaleti sınavına dönüştü. İş insanı Sema Cıngıllıoğlu tarafından yürütülen bu "böl-parçala-sat" operasyonu, geçmişteki Demirbank fiyaskosunu hatırlatan ağır ithamlarla gölgeleniyor. Sosyal medyada yankı bulan paylaşımlarımızın ardından, yüzlerce mağdur arayarak dolandırıldıklarını ve haklarının hiçe sayıldığını anlattı.

400 Ortağın Gözyaşı ve Yetim Hakkı ne olacak?
Kayseri Tekstil, halkın parası ve 400 küçük ortağın alın teriyle kurulan bir devdi. Fabrikanın yönetim kurulu başkanı merhum Nuri Cıngıllıoğlu'nun imzasının bulunduğu o hisse senetleri, bugün yüzlerce ailenin gasp edilen hakkını temsil ediyor.
Mağdurların tek bir sorusu var: Sema Cıngıllıoğlu ve ailesi, milyonlarca dolarlık arazi satışlarından elde ettikleri servetle ilk önce, bu "yetim hakkı" ve mağduriyetleri gidermek zorunda değil mi?
Bu vebal, Demirbank'ın elden çıkışında yaşanan "kahırdan" çok daha büyüktür. Zira halkın vicdanı ve inancı yaralanmıştır.

Sema Cıngıllıoğlu3

Milyon Dolarlık Satışlarda Yeni sahipler kimler?
Kayseri Tekstil’e ait 600 dönümlük arazinin tasfiyesi hız kesmeden devam ediyor. Arazinin büyük bir kısmı (yaklaşık 400 dönüm) daha önce iş insanı Mehmet İlgü'ye satılmıştı.
Son olarak, petrol istasyonu arazisinin el değiştirmesi, şehirde yeni bir tartışma başlattı. Arazinin, kamuoyunun yakından tanıdığı, Narin Süt’ün sahibi İhsan Narin’e satıldığı öğrenildi. Şehrin en büyük sanayi miraslarından birinin bu şekilde parça parça ve manidar isimlere satılması, tasfiye sürecinin şeffaflığı hakkında derin şüpheler uyandırıyor.

En riskli iki bölgeyi açıkladı: Deprem uzmanı duyurdu
En riskli iki bölgeyi açıkladı: Deprem uzmanı duyurdu
İçeriği Görüntüle


Vergi Adaleti Zenginlerin "Yasal Soygunu" haine dönüşmemeli
Meseleyi vicdani boyuttan mali boyuta taşıyan en kritik soru işareti, bu devasa satışlardan devletin vergi dairesi kasasına ne kadar gelir girdiği.
Vergi daireleri, çarkı zor dönen küçük esnafın peşine düşerken; yüz milyonlarca dolarlık bu mülk satışlarından kamu kasasına giren rakam sorgulanmalıdır. Satışların doğrudan "mülk satışı" gibi değil, yüksek vergi ve stopaj yükünden kaçınmak amacıyla "şirket devri" yöntemiyle yapıldığı iddiaları araştırılmalıdır.
Eğer bu iddia doğruysa, halkın parasıyla kurulan devasa bir miras, yasal kılıflarla, özel bir servete dönüşmektedir. Bu, zenginlerin "yasal kılıflı" devlet soygunundan başka bir şey değildir!
Yetkililerin ve Vergi Dairesi'nin, bu milyon dolarlık transferleri mercek altına alarak kamu vicdanını rahatlatması gerekir

Kaynak: Samet Şifayin