Son dönemde spor dünyamızda yaşanan büyük skandal yalnızca futbolun içsel problemi değil; aynı zamanda dijital bahis sistemleri, kişisel veriler ve hukuk açısından derin bir sorgulamayı beraberinde getiriyor.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından açıklanan verilere göre, bahis oynadığı tespit edilen 1024 futbolcu PFDK’ya sevk edilmiş durumda. Ayrıca, 152 hakemin bahis oynadığı yönünde açıklamalar yapılmış, hakemlerin hesaplarının takibine dair sürecin 3. dalga operasyonla genişleyeceği belirtiliyor.
Bu tablonun bir ucunda futbolcu-hakem sorunu var; diğer ucunda ise yasal bahis sitelerine olan güvenin aşınması riski duruyor. Zira yasal ruhsatlı bahis platformlarının, oyuncu ya da hakemlerin kişisel verilerini hangi hukuki dayanakla işlediği ve paylaştığı konusu bugün daha fazla önem kazanmış durumda. Çünkü bu konuda hukuken eksiklikler ve belirsizlikler bulunduğu ölçüde, vatandaşın “yasal bahis sitelerine güvenebilirim” kanaati sarsılıyor ve bu da ister istemez yasa dışı platformlara yönelişi besleyebiliyor.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bir yasal bahis şirketi üye olurken müşterisinden kimlik, iletişim, ödeme bilgileri gibi “kişisel veri” niteliğindeki bilgiler talep eder ve bu bilgilerin işlenmesi 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na (KVKK) tabidir. Ancak bahis platformlarının üye kişilerin verilerini, ayrı bir futbolcu-hakem veri havuzuna aktarması; ya da bu veriler ışığında risk profili çıkarıp üçüncü taraflarla paylaşması açıkça hukuki sorun doğurur. Çünkü verilerin aktarımı için ilgili kişinin açık rızası gerekir; aksi hâlde KVKK ve ceza hukuku açısından sorumluluk doğabilir.
Burada altı çizilmesi gereken önemli bir husus da, Cumhuriyet Başsavcılıklarının bu bilgilere erişim ve talep yetkisidir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 161 ve devamı maddeleri uyarınca savcılıklar, soruşturmanın amacına ulaşabilmesi için kamu kurumlarından ve özel kuruluşlardan bilgi ve belge talep edebilir. Bu kapsamda yasal bahis siteleri, yalnızca resmi talep üzerine ve “soruşturma gizliliğini ihlal etmeyecek” şekilde veri paylaşımında bulunmakla yükümlüdür.
Yani bir başka ifadeyle, bu şirketler kendiliğinden futbolcuların veya hakemlerin bahis geçmişini açıklayamaz; ancak Cumhuriyet Başsavcılıklarının yazılı talimatı ve somut olayın delil değeri çerçevesinde, belirli kişilere ait işlem kayıtlarını iletebilirler. Dolayısıyla yasal bahis şirketlerinin bilgi paylaşımı ancak “kanuni yetki, meşru amaç ve sınırlı veri ilkesi” çerçevesinde mümkündür. Bunun dışındaki her paylaşım, KVKK bakımından hukuka aykırıdır ve hem idari para cezası hem de cezai sorumluluk doğurabilir.
Yasal bahis siteleri “rızaya dayalı veri işleme” şartlarını yerine getirip getirmediğini, aydınlatma metinlerinde açıkça beyan edip etmediğini, verileri ne amaçla ve kimlerle paylaştığını şeffaf biçimde ortaya koymalı. Zira aksi durumda hem kullanıcı sözleşmelerinde hem de veri işleme politikalarında eksiklik olan bir bahis platformu kendi itibarını ve yasal dayanağını tehdit eder. Özellikle sporda tarafsızlık ilkesi ve spor ahlakı açısından, hakem veya futbolcu ile alakalı verilerin bahis şirketlerine geçmesi ve bunun nasıl bir kontrol mekanizmasına tabi olduğunun net olmaması büyük bir risk.
Daha geniş açıdan bakıldığında; futbolcu ve hakemlerin bahisle ilişkilendirilmesi, kamuoyunda sporun güvenilirliği açısından yara açmış durumda. Bu durum, yasal bahis sitelerine karşı güven kırılmasına yol açabilir. Vatandaş “Yasal bahis sitesi olsa da sisteme güvenilemiyor” algısına kapılırsa, kontrolsüz ve denetimsiz yasa dışı sitelere yönelme riski artar. İdari ve hukuki düzenlemeler bu kısır döngüyü kırmak zorundadır.
Hukuken önerilen tedbirler şunlardır:
1. Yasal bahis platformlarının veri işleme süreçleri açısından denetime tabi olması ve faaliyet izni veren kurumun (örneğin Spor Toto Teşkilat Başkanlığı veya ilgili BTK/ Maliye birimlerinin) bu denetimi yapması.
2. Sporcu ve hakemlerin bahis sitelerine üye olmasının önlenmesi ya da üyelik süreci ile veri paylaşımı konusunda özel protokoller oluşturulması; spor federasyonları ile veri paylaşımının ancak açık rıza ve uygun denetimle yapılabileceği netleştirilmesi.
3. Kullanıcı sözleşmeleri ve veri işleme aydınlatma metinlerinde “ahlaki ve sportif risk” başlığı altında şeffaf beyanlar bulunması; bahis platformlarının üyelik öncesi kullanıcıya açık olarak “kişisel verileriniz üçüncü taraflarla paylaşılabilir” gibi yükümlülükleri bildirmesi.
4. Yasa dışı bahis platformlarının engellenmesi sürecinin yanı sıra, yasal sitelerde de kullanıcı güvenini artıracak güvenlik/sorumluluk mekanizmalarının geliştirilmesi.
Sonuç olarak, sporun ve bahis sektörünün iç içe geçmesi yeni bir risk alanı oluşturmuştur. Yasal bahis şirketleri yalnızca lisanslarını korumakla kalmamalı; aynı zamanda “veri sorumluluğu” ve “sportif etik” çerçevesinde hareket ettiklerini göstermek zorundadır.
Yargı ve denetim mekanizmaları, sporda ve dijital platformda güvenin yeniden tesis edilmesi için gereken hukuki altyapıyı sağlamalıdır. Aksi hâlde, vatandaş yasal kanalla giriş yapmayı bırakıp görece “kolay ama güvencesiz” yasa dışı bahis sitelerine yönelerek çok daha büyük bireysel ve toplumsal zararlara kapı aralayabilir.
Hukuk, bireyi korumanın yanı sıra toplumsal güveni de sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Sporun şeffaflığı ve bahis sistemlerinin güvenilirliği birbirinden koparılamaz. Bu süreçte, yasal bahis platformlarının veri işleme ve paylaşma süreçlerinde her adımda hesap verilebilir olması; spor kurumlarının da bu verilerin ne şekilde aktarıldığını denetlemesi – işte gerçek güven bu noktadan başlar.