Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem, hem bölge halkını hem de uzmanları alarma geçirdi. Türkiye’nin önde gelen jeoloji uzmanlarından Prof. Dr. Osman Bektaş, bu sarsıntının ardından yaptığı açıklamayla dikkatleri yeniden Ege ve çevresine çekti. Daha önce İstanbul depremini önceden tahmin eden Bektaş, bu kez çok daha geniş bir bölgeyi işaret ederek korkutucu bir tablo çizdi.

Bektaş, söz konusu depremin "Uşak deprem kümesi" olarak tanımlanan bir bölgede gerçekleştiğini vurguladı. Bu bölge, geçmişte çok sayıda büyük depreme sahne olmuş ve hala aktifliği devam eden fay hatlarını barındırıyor. 1970 yılında 7.2 büyüklüğündeki Gediz depremini üreten Simav Fayı da aynı küme içinde yer alıyor. Yani son sarsıntı, tarihiyle birlikte ele alındığında çok daha ciddi sonuçların habercisi olabilir.

Uzman, yaptığı açıklamalarda özellikle Manisa’yı ön plana çıkararak yüksek risk altında olduğunun altını çizdi. Manisa’nın jeolojik yapısı ve çevresindeki fay hatları, olası bir büyük deprem için kritik noktalar arasında. Ancak risk sadece Manisa ile sınırlı değil. Bektaş’ın işaret ettiği tabloya göre batıda İzmir, güneyde Aydın ve Muğla, doğuda ise Isparta ve Afyon illeri de bu riskin içinde bulunuyor.

Sosyal medya hesabından yaptığı uyarıda Bektaş, “Bu büyüklükteki bir deprem zincirleme hareketlerin başlangıcı olabilir” diyerek vatandaşların dikkatini çekti. Ona göre Sındırgı’da yaşanan 6.1’lik deprem, kümenin son halkası değil; aksine ileride daha büyük sarsıntıların yaşanabileceğini gösteren bir işaret.

Deprem uzmanı, bölgedeki fay hatları arasında stres transferinin yaşandığını ve bu durumun yeni kırılmaları tetikleyebileceğini belirtti. Ege Bölgesi’nin sürekli hareket eden tektonik yapısının da bu riski her zaman canlı tuttuğunu vurguladı. Yani risk bir gün ya da bir yıl ile sınırlı değil; her an yeni bir deprem meydana gelebilir.

Prof. Dr. Bektaş’ın açıklamaları, sadece bilimsel bir uyarı değil, aynı zamanda bölge halkına yönelik bir çağrı niteliği taşıyor. Ona göre alınacak önlemler, riskin azaltılması açısından kritik önemde. Yapı stoğunun güçlendirilmesi, yerel yönetimlerin hazırlıklı olması ve vatandaşların bilinçlendirilmesi hayati önem taşıyor.

Geçmişte İstanbul depremi öncesi yaptığı uyarılarla haklı çıkan Bektaş’ın sözleri, bu nedenle daha da ciddiyetle değerlendiriliyor. Pek çok kişi, “Eğer o haklı çıktıysa, şimdi söylediklerine de kulak vermek zorundayız” diyor. Bu da bölgedeki tedirginliği artırıyor.

Sındırgı’daki deprem sadece bir sarsıntı değil, Ege Bölgesi’nin geleceğiyle ilgili kaygıları büyüten bir gelişme oldu. Prof. Dr. Osman Bektaş’ın işaret ettiği tablo, Manisa’dan Muğla’ya, İzmir’den Isparta’ya kadar geniş bir alanda yaşayan milyonlarca insanı doğrudan ilgilendiriyor. Türkiye’nin deprem kuşağında olduğu gerçeği bir kez daha kendini hatırlatırken, uzmanların uyarıları görmezden gelinmemesi gereken hayati bir rehber niteliği taşıyor.

Editör