Sergei Rachmaninoff - Piyano Konçertosu No. 3
Klasik müzikle uğraşan herhangi bir müzisyene piyano repertuarının en zor eserini sorsanız, büyük ihtimalle Sergei Rachmaninoff’un 3. Piyano Konçertosu’nu, yani “Rach 3”ü söyler. Bu konçerto, Rachmaninoff’un ilk Amerika turnesinde seyircileri büyülemek için bestelediği bir gösteri parçası olarak tasarlandı. Nispeten basit, şarkı gibi bir temaya dayansa da, hem virtüözite hem de tutku gerektiriyor. Hızlı ve karmaşık pasajlar, yoğun duygusal derinlik ve teknik kusursuzluk, bu eseri zirveye taşıyor.

Oscar Peterson - “Take the A Train”
Caz piyanisti Oscar Peterson’ın “Take the A Train” performansı, değişken armoniler ve “neredeyse taklit edilemez” derecede hassas sağ el pasajlarıyla öne çıkar. Pianote’den Sam Vesely, bu eserin zorluğunu bu özelliklere bağlıyor. Ancak Peterson’ın performansını büyüleyici kılan, hız ve doruk noktalarına rağmen kontrolü asla kaybetmemesi. Louis Armstrong’un ona “dört elli adam” demesi boşuna değil; Peterson, cool bir zarafetle çalıyor.

Franz Liszt - “La Campanella”
Liszt’in “Küçük Çan” adlı eseri, sağ elde aşırı geniş atlamalar ve baş döndürücü hızlar talep eder. Melodi, başparmakla çalınırken, serçe parmağın tekrar eden re-diyez notaları çan sesini andırır. Paganini’nin virtüöz keman melodisinden uyarlanan bu eser, hem teknik hem de kompozisyon açısından bir başyapıt. Hız, doğruluk ve melodik netlik, piyanisti sınırlarına zorlar.

Maurice Ravel - “Gaspard de la Nuit”
Ravel, Mily Balakirev’in “Islamey” adlı eserini gölgede bırakmak için “Gaspard de la Nuit”i besteledi. Yani bu eser, baştan zor olacak şekilde tasarlandı ve ününü koruyor. Üç bölümlü bu süit, yoğun ve neredeyse anlaşılmaz bir partisyonla piyanistleri büyüler. Piyanist Steven Osborne, partisyonu “sonsuz kare denklemler çözmek” gibi tarif ediyor. Teknik karmaşıklık ve yorum derinliği, bu eseri en zorlar listesinin vazgeçilmezi yapıyor.