O içimizdeki şeytana…

İsteyip istemediğimizi doğru dürüst bilmediğimiz, fakat neticesi aleyhimize çıkarsa istemediğimizi iddia ettiğimiz o söz…

Buna içimizdeki şeytan diyoruz…

Savunmasını üzerimize almaktan korktuğumuz bütün hareketlerimizi ona yükleyip ve kendi suratımıza tüküreceğimiz yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimizi şefkate layık görüyoruz.

Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı?

Evet…

Yine bir kitaptan bahsedeceğim sizlere ve tabii ki tavsiyede edeceğim…

Yazar Sabahattin Ali…

‘Kürk Mantolu Madonna’ kitabı ile zaten beni benden almıştı…

Yazar Ali, 1940 yılında yazmış ‘İçimizdeki Şeytan’ adlı kitabı…

Yaklaşık 80 yıl önceki insanoğlunu kaleme almış, aşkı, imkansızlığı, yokluğu ve içimizdeki şeytanı…

‘İnsan bir şey yapmalı, öyle bir şey ki... Yoksa hiçbir şey yapmamalı...’ diyor şair…

Ve şöyle devam ediyor: “İçimizde bizim ‘ahlak’ tarafımızla hiçbir şekilde münasebete geçmeyerek hadiseleri muhakeme eden, neticeler çıkaran ve tedbirler alan bir ‘hesabi’ tarafımız vardı. Lafta değilse bile fiilde daima o galip çıkıyor ve onun dediği oluyordu…”

Aslında içimizdeki o şeytanla kavgamız ömür boyu sürer gider…

Kendi aciz yanımızı ‘şeytana uymak’ ile mahsunlaştırmaya devam edeceğiz.

O durumu da bakın yazar ne güzel anlatmış:

‘Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok azizim... İçimizde aciz var... tembellik var... İradesizlik, bilgisidirler ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: Hakikatleri görmekten kaçmak ihtiyadı var...’

Israrla tavsiye edeceğime bir kitap…

Bu arada Kuyucaklı Yusuf'u da okuyacağım günü iple çekiyorum.

Sevgiyle kalın…