Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ve Prof. Dr. Naci Görür, depremin sıradan bir yüzey hareketi olmadığını, bölgedeki derin tektonik sistemle doğrudan ilişkili olduğunu açıkladı. Son haftalarda farklı şehirlerde yaşanan sarsıntılar, uzmanların uyarılarını daha da kritik hâle getirirken, Akdeniz havzasındaki yapısal gerilim yeniden gündeme geldi.

Dijital ikiz atölyeleri ile mesleki eğitimde yeni dönem
Dijital ikiz atölyeleri ile mesleki eğitimde yeni dönem
İçeriği Görüntüle

“Yitim zonunda gerçekleşti”

Üşümezsoy, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada depremin Akdeniz kabuğunun Anadolu kabuğunun altına doğru daldığı yitim zonu üzerinde meydana geldiğini belirtti. Derinliği 100 kilometreye ulaşan bir jeolojik yapının işaret edildiğini söyleyen Üşümezsoy, olayın iki büyük kütlenin karşılaşma bölgesinde yaşandığını aktardı. Uzmanın değerlendirmesine göre sarsıntı, Antalya’nın kuzeyinden geçen ters faylarla bağlantılı daha karmaşık bir sistemin yüzey yansıması.

Görür: “Kapasite çok daha büyük olabilirdi”

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür de Antalya Körfezi’nin batısındaki normal faylar üzerinde 95 kilometre derinlikte gerçekleşen hareketin önemine dikkat çekti. Görür, 5.2 büyüklüğünde hesaplanan depremin kenti nispeten az etkilemiş olabileceğini ancak bu fayların üretebileceği depremlerin çok daha büyük kapasiteye sahip olduğunu vurguladı.

Geçmiş tartışmalarına rağmen aynı noktada buluştular

İki uzman daha önce İstanbul depremi konusunda keskin şekilde ayrışmıştı. Görür, 7 ve üzeri bir deprem beklerken, Üşümezsoy böyle bir kapasite olmadığını savunuyordu. Antalyadaki son sarsıntı ise iki ismi uzun süre sonra ilk kez aynı değerlendirmede birleştirdi.

Kaynak: HABER MERKEZİ