Kurban Bayramı'nın ilk günü balta ile Kayseri Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Atatürk Anıtı'na vuran Yaşar Kılıçkaya ve yeğeni Zeynep Abdullah'ın akıl sağlığı raporu mahkemeye ulaştı. 'Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret' suçundan yargılanan sanıkların cezai sorumluluğu tam çıktı.

İç Anadolu'nun en büyüğü Kayseri'de! Tam 18 asırlık İç Anadolu'nun en büyüğü Kayseri'de! Tam 18 asırlık

Anıta Zarar (1)

Olay, Kurban Bayramı'nın ilk günü olan 16 Haziran'da saat 11.30 sıralarında Kocasinan ilçesi Cumhuriyet Meydanı'nda meydana geldi. Yaşar Kılıçkaya ile Zeynep Abdullah, balta ile Atatürk Anıtı'na vurmaya başladı. Meydanda görev yapan polis ekipleri, 2 şüpheliye müdahale etti. Dayı-yeğen oldukları belirlenen 2 şüpheli gözaltına alınırken, anıtta 13 balta darbesi tespit edildi. Yaşar Kılıçkaya ile Zeynep Abdullah, işlemleri sonrası tutuklandı.

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlanarak dayı-yeğen hakkında 'Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret' suçundan 1 yıldan 3'er yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sanıklar, ilk kez temmuz ayında Kayseri 14'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı.

Anıta Zarar (2)

Yaşar Kılıçkaya, ilk duruşmadaki savunasında, iddianamede yer alan 'Bugün putları yıkma bayramı' ve 'Bu demirden adama neden tapıyorsunuz' şeklindeki sözleri kullanmadığını iddia ederek, 'Atatürk'ün şahsına yönelik hakaret kullanmadım. O da bizim gibi bir insan. Onun işi, Allah'a kalmış. Benim onunla bir derdim yok. 'Kula tapmayın' dedim. Herhangi bir örgütten talimat almadık. İçimden böyle bir şey yapmak geliyordu. Zeynep de 'Dayı, ben de gelmek istiyorum' dedi. 'Yapma; senin çocuğun küçük, kaldıramazsın' dedim. Allah'tan başka ardına düşülen her şeye karşı çıkıyorum. Allah'tan başkasını ilahlaştırmayın. Sadece Allah'a iman edin' dedi.

'Kendimi mesih olarak görüyorum'

Anıta Zarar (3)

Herhangi psikolojik bir tedavi görmediğini de anlatan Kılıçkaya, 'Allah'ın huzuruna çıkıp, onunla konuştum. Bu nedenle kendimi 'mesih' olarak görüyorum. Bu eylem önceden düşündüğümüz bir şeydi. 'Bu demirden adama neden tapıyorsunuz’ demedim. İnsanların bunları bu kadar çarpıtacağını bilemedim. Amacım, bu eylemle insanlara doğru yolu göstermekti. Allah'tan başkasını ulu olarak görmemelerini sağlamaktı. Anlamayacaklarını bilseydim, bu eylemi yapmazdım. Amacım sadece insanları doğru yola sevk etmekti' diye konuştu.

Dayısının 'mesih' olduğuna inandığını söyleyen Zeynep Abdullah ise 'Hiçbir şekilde bir cisme ya da kişiye hakaret etmedik. İbrahim Aleyhisselam'ı örnek alarak, putlara vurduk. Bütün peygamberlere inanıp, iman ettiğim gibi dayımın da 'mesih' olduğuna inanıyorum. Yalnızca Allah'tan başka ulu olmadığını, Allah'ın sıfatlarının başkalarına yüklenemeyeceğini beyan ettik. Allah'a şükür herhangi bir psikolojik tedavi görmedim. Kutsal kitapları okuduğum için dayımın eylemine katılmak istedim. 'Allah'ın sıfatlarını kullarına takmayın' ve 'Allah'tan başka büyük yoktur' şeklinde sözler söyledik' dedi.

Anıta Zarar (4)

Savunmaların ardından mahkeme hakimi, cezai ehliyetlerinin yerinde olup olmadığının tespiti için sanıkların Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edilmesine karar verdi. Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'ne gönderilen sanıklar hakkında inceleme ve muayene süreci sonrası rapor hazırlandı. Beklenen rapor, mahkemeye ulaştı. Raporda, 'Sanıkların bulunduğu suçlara karşı cezai sorumluluğu tamdır' denildi.

Üçüncü duruşma, 10 Eylül'de görülecek.
 

Kaynak: DHA