Kayseri’nin tarihi ilçelerinden olan Talas’ta konumlanan Ali Dağı, ilçenin sembolü haline gelirken aynı zamanda hikayesi ile de duyanları şaşırtıyor. Kayseri’nin Talas ilçesi yıllardır pek çok medeniyete ev sahibi olması ile bilinir. Ancak ilçede yer alan Roma ve Hristiyanlık dönemine ait eserler, Osmanlı Dönemi Türk Müslüman eserlerine göre daha fazla bir miktarda bulunuyor. Bu nedenle Ali Dağı, ismi ile dikkat çekiyor.
Bölge halkının dilinden düşmeyen bu eşsiz hikâye, geçmişin izlerini günümüze taşıyan, kuşaktan kuşağa aktarılan bir rivayetle başlıyor. Rivayete göre, Hz. Ali bir gün atına binerek şimdiki Talas’a gelir. Yanında, atının heybesinde taşıdığı üç çuval toprak vardır. Bu toprakları Talas’ın o dönemlerde boş ve kıraç bir bölgesine serper. İşte bu şekilde, bugün Talas’ın simgesi haline gelen Ali Dağı oluşur. Bölge halkı tarafından kuşaktan kuşağa aktarılan bu hikaye duyanları şaşırtırken Ali Dağı’na karşı da merak uyandırıyor.
İzler hala görülür vaziyette!
Ali Dağı ile ilgili anlatılan hikayenin devamında ise çarpıcı bir kısım dinleyenleri karşılar. Rivayete göre Hz. Ali, atını dağın zirvesine kadar sürmüş ve burada atının nal izleri kalmıştır. Talas’ta yıllardır ikamet eden yaşlı nüfusa göre bu izler hala dağın zirvesinde ilk günkü gibi durmaktadır. Bu yönü ile Ali Dağı, sadece bir doğa harikası değil Kayseri için de bir kültürel mirastır.
Kayseri’nin ve Talas ilçesinin yerel kaynaklarında bu hikayenin ya da Hz. Ali’nin Kayseri’ye geldiğinin bir kanıtı olmasa da, bölgenin kültürüne anlam katan bu hikaye bölge halkı tarafından benimsenerek Talas’a gelen turistlere anlatılmaya devam ediliyor.
Ali Dağı, Talas’ta hem doğal bir güzellik, hem de Türk-İslam kültürünün izlerini taşıyan manevi bir yapı olarak hafızalarda yerini koruyor. Talas’ı ziyaret edenlerin bu efsaneyi bilmeden dönmemesi ise bölge halkı tarafından öneriliyor.
