Kayseri yıllarca huzur şehri olarak anıldı. Sessizliğiyle, sakinliğiyle, insanının sabrıyla bilinen bir yerdi. Akşam saatlerinde sokakta yürürken tedirgin olmazdın, komşunu tanırdın, esnafla göz göze gelince selamlaşırdın. Bugün ise aynı şehirde ne huzur kaldı ne sabır. Sokakta insanların yüzüne bakın; gülen kimse yok. Herkes gergin, herkes sinirli, herkes içinde biriken bir sıkıntıyı taşıyor. Bu ruh hali artık sadece bireysel değil, şehrin tamamına yayılan bir enerjiye dönüştü.
Kadın cinayetleri bu çürümenin en acı yüzü olarak karşımızda duruyor. Bir şehirde kadınlar korkarak yaşıyorsa, orada sadece suç artmıyor, vicdan da kayboluyor. Her olaydan sonra birkaç gün konuşuluyor, sonra unutuluyor ama geride yıkılmış aileler, yarım kalmış hayatlar kalıyor. Aynı şehirde gencecik çocukların trafo köşelerinde uyuşturucu çekip bayıldığına şahit oluyoruz. Daha hayatının başında olması gereken çocuklar sokak aralarında kayboluyor, bu tabloya alışılıyor, normalleşiyor. Asıl tehlike de burada başlıyor.
Bir zamanlar güvenle anılan esnaf kültürü bile yara almış durumda. Esnafın esnafı dolandırdığı, yıllardır aynı sofrayı paylaşan insanların bir anlaşmazlık yüzünden silaha sarıldığı, vurup arkasını dönüp gittiği olaylar artık şaşırtmıyor. Bu sadece bireysel öfke değil, toplumda güven duygusunun tamamen sarsıldığının göstergesi. İnsanlar birbirine inanmıyor, tahammül etmiyor, dinlemiyor.
Cezaevleri dolup taşmış durumda. Kayseri’de mahkumların bahçelerde yattığı konuşuluyor, içeride yer kalmamış. Bu tablo “suçla mücadele ediliyor” demekten çok, suçun ne kadar yaygınlaştığını gösteriyor. Her hafta yüzlerce aranan şahsın yakalanması haber oluyor ama kimse bu sayının neden bu kadar yüksek olduğunu sorgulamıyor. Bu rakamlar bize bir şeyi net söylüyor: Suç artıyor, huzur azalıyor.
Peki ne oldu bu şehre? Kayseri bir günde bu hale gelmedi. Ekonomik baskı, gelecek kaygısı, adaletsizlik hissi, gençlerin umutsuzluğu, değerlerin aşınması üst üste geldi ve bugün bu tablo ortaya çıktı. Kayseri artık sadece kendi hikâyesini değil, birçok şehrin yaşadığı toplumsal çözülmenin özetini sunuyor.
Huzur sadece polisle, sadece cezaevleriyle sağlanmaz. Huzur adaletle, eğitimle, umutla, güvenle gelir. Kayseri yeniden huzur şehri olabilir mi? Olabilir. Ama önce bu yaşananları inkâr etmeden, süslemeden, cesaretle konuşmak gerekir.