Kayseri Haber / Kayseri’de uzun yıllar boyunca gündelik hayatın içinde varlığını sürdüren “yilli” ve “köylü” ayrımı, basit bir tanımlamanın çok ötesinde, Kayseri’nin sosyal yapısını şekillendiren önemli bir mesele haline geldi. Özellikle Kayseri’nin merkezinde yaşayan ve kendisini “asıl Kayserili” olarak gören kesim ile ilçelerden ve köylerden gelenler arasında oluşan bu gerilim; dilden mahalle ilişkilerine, siyasetten sosyal hayata kadar pek çok alanda kendini gösterdi. Peki bu ayrım nasıl ortaya çıktı, neden bu kadar köklü hale geldi?
“Yilli” Kimliği: Merkezde Doğmak Bir Ayrıcalık mıydı?
Kayseri ağzında “yilli” kelimesi, aslında “yerli” anlamına geliyor. Ancak zamanla bu kelime, yalnızca Kayseri’de doğmuş olmayı değil; şehir merkezinde, özellikle de eski Kayseri mahallelerinde köklü bir aileye mensup olmayı ifade eden bir kimliğe dönüştü. Kapalıçarşı çevresi, Cami-i Kebir hattı ve Kayseri’nin eski mahalleleri, bu “yillilik” algısının merkezi olarak görüldü.
Bu bölgelerde yaşayan bazı kesimler kendilerini Kayseri’nin gerçek sahipleri olarak tanımlarken, ilçelerden ya da köylerden gelenleri “köylü” olarak nitelendirdi. Eski dönemlerde bu küçümseme, dile de açıkça yansıdı. Köylüler için “ossun anam, o da insan” veya “aman Allah’ın köylüsü” gibi ifadeler kullanıldığı anlatılır. Böylece doğum yeri, aile geçmişi ve mahalle aidiyeti, sosyal statünün belirleyicisi haline geldi. “Yilli olmak”, kimi çevrelerde güçlü bir üstünlük göstergesi olarak algılandı.
Kayseri’de Göçle Sertleşen Ayrım
Kayseri’de merkez–köy ayrımının belirginleşmesinde en önemli kırılma noktası, 1950’li yıllardan sonra hız kazanan iç göç oldu. Sanayileşme, ticaretin gelişmesi ve iş imkanlarının artmasıyla birlikte çevre ilçelerden ve köylerden binlerce insan şehir merkezine taşındı. Bu hızlı nüfus artışı, merkezde yaşayan bazı Kayserililer tarafından hoş karşılanmadı.
Yeni gelenler, “şehir kültürünü bilmemekle”, “görgüsüzlükle” ya da “köylü alışkanlıklarını bırakamamakla” suçlandı. Bu süreçte “köylü” kelimesi, coğrafi bir tanımlamadan çıkıp küçümseyici bir etikete dönüştü. Aslında hedef alınan, insanların geldiği yerden çok, şehirdeki mevcut sosyal dengeleri değiştiren bu yeni nüfustu.
Bu dil, zamanla karşı tarafta da tepkiye yol açtı. Köy kökenli ya da ilçelerden gelenler, şehirde dışlandıklarını, aşağılandıklarını ve “ikinci sınıf Kayserili” muamelesi gördüklerini dile getirmeye başladı.
Hatta Kayseri’nin ilçelerinden Hacılar ilçesinde yaşayan halkın zamanında Kayserililer tarafından neredeyse eziyet gördüğü hikayeler anlatılır. Hikayeye göre Hacılar’da yaşayan halk Adana’dan Kayseri’ye göç etmiş ve Hacılar’a yerleşmişlerdir. Hacılar’da yaşan halk Erciyes’ten buz parçaları getirip şehir merkezinde satarmış. Kayserililer’de işlerine engel olmak için getirdikleri buzlara mürekkep damlatıp tüm buzu kullanılmaz hale getirirlermiş.
Bugün Kayseri’de “Köylü” “Yilli” Ayrım Ortadan Kalktı mı?
Günümüzde Kayseri’de “yilli–köylü” ayrımı, eskisi kadar açık ve sert ifadelerle dile getirilmese de tamamen yok olmuş değil. Bazen şaka yoluyla, bazen siyasi söylemlerde, bazen de sosyal medyada bu ayrımın izlerine rastlamak mümkün. Özellikle seçim dönemlerinde ya da kimlik tartışmalarında “yerli Kayserili” vurgusu hâlâ dikkat çekiyor.
Öte yandan şehir büyüdükçe, kuşaklar değiştikçe ve merkez ile çevre arasındaki sınırlar silikleşmeye başladıkça bu ayrım da eski anlamını yitiriyor. Bugün aynı iş yerinde çalışan, aynı okullara giden, aynı mahallelerde yaşayan insanlar için “yilli” ya da “köylü” olmak daha çok geçmişten kalan bir söylem olarak görülüyor.
Ancak bu kültür, Kayseri’ye o kadar yerleşmiş durumda ki cenazeden düğüne, mahalle ilişkilerinden gündelik sohbetlere kadar pek çok sosyal alanda izlerini görmek hâlâ mümkün. Kayseri’nin yerlileri, “köylü” olarak adlandırdıkları kesimi eskisi kadar açık şekilde hedef almasa da, kendi aralarındaki kıyaslamaların tamamen sona ermediği de sıkça dile getiriliyor.
Bu yönüyle “yilli–köylü” tartışması, Kayseri’nin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal dönüşümünü anlamak açısından da önemli bir örnek olmaya devam ediyor.


