Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye'nin dört bir yanında görev yapan öğretmenler, yalnızca ders anlatan değil, aynı zamanda bulundukları köyün doktoru, mühendisi, çiftçisi ve yol göstericisi oldular. Bu öğretmenlerden biri de 1892’de Kayseri’nin Gesi köyünde doğan Ahmet Atalay idi. Onun yaşamı, torununun titizlikle sakladığı arşiv sayesinde bugün yeniden anlatılabiliyor.
Kayseri Muallim Mektebi mezunu olan Atalay, 1911’de başladığı öğretmenlik görevinde 34 yıl boyunca Anadolu’nun pek çok köyünde çalıştı. Kayseri’den İzmir-Bergama’ya, İncirli’den Ağırnas’a kadar uzanan bu yolculukta kimi zaman kışın yarım metre karı aşarak, kimi zaman da üç yıl üst üste başka köylere tayin edilerek görev yaptı.
O dönem şartlarında gittiği her okulda sadece ders anlatmadı; soba kurdu, köylüye tarım teknikleri öğretti, çevre düzenlemeleri yaptı, okulun fiziki şartlarını tek başına iyileştirdi.
Köylere Işık Taşıyan Öğretmen: Ahmet Atalay
Ahmet Atalay’ın görev yaptığı köylerde iz bırakan yönlerinden biri de yenilikler getirmesi idi.
Kuzey Mahalle’deki evinde rüzgarlı havalara rağmen bir düzenek kurarak otomobil camı ve pervane yardımıyla evini aydınlattı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında ise köye tek radyoyu getirerek halkın haber almasını sağladı.
Çocuklar İçin Bağlar, Köy İçin Ürünler
Ahmet Atalay’ın görevi yalnızca okulun duvarlarıyla sınırlı değildi. Kışın karla kaplı topraklarda bile çocuklarla birlikte üzüm bağları kurdu, “Osmanlı çileği” ve yöresel fıstık türleri yetiştirdi. Onun anlayışında öğrencinin eli toprağa değmeli, üretmeyi öğrenmeliydi.
Sarız’da öğretmenlik yaptığı dönem, savaş yıllarıyla çakıştı. Bu yıllarda köyde birçok kişi yoksulluk içindeyken, Atalay ailelerden topladığı yardım ve kendi çabalarıyla öğrencilere kırtasiye, kıyafet ve yiyecek temin etti.
Son Yıllar: Hastalıkla Mücadele
Ahmet Atalay, 1940’lı yılların sonuna doğru ağır bir hastalığa yakalandı. El yazısıyla yazdığı dilekçede son kez görevini yerine getirme arzusunu dile getiriyordu.
Ancak hastalığı ilerledi ve 1947’de tedavi gördüğü süreçte çekilen fotoğraflar, bir eğitim emekçisinin bitmeyen görev aşkının sessiz tanıkları oldu.
Arkasında Kalan Büyük Aile ve Mirası
Ahmet Atalay, altı çocuğundan 23 toruna uzanan büyük bir aile bıraktı.
Çocuklarının çoğu mühendis, öğretmen, teknisyen gibi mesleklere yönelerek onun eğitim anlayışını sürdürdü.
Bugün torunları, dedelerinin kaybolmaya yüz tutan hikâyesini bir araya getirerek hem aile tarihine hem de ülkenin eğitim geçmişine önemli bir katkıda bulunuyor.
Ahmet Atalay’ın yaşamı, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki öğretmenlik ruhunu; yokluklar içinde bile ülkesine hizmet etmeyi, öğrencisine kol kanat germeyi ve bir köyün kaderini değiştirmeyi anlatıyor.




