Tabiattaki gıda döngüsü, güneşin, yıldızların, gezegenlerin kendi ekseni etrafında dönüp durması gibi deveran edip duruyor. Yeter ki insanoğlu o döngüye müdahale etmesin. Yüce Yaratıcının muhteşem bir düzen içerisinde yarattığı bu kâinatta, yeryüzünde, her biri bir âlem olan varlıklarda bu sistem –tabiri caizse- tıkır tıkır işlemektedir.

 

***

Doğal afetler, savaşlar, yangınlar ve başkaca sebeplerden dolayı insanların mazlum ve mahrumiyetlerle karşı karşıya kaldıklarını görüyor ve biliyoruz.Mağduriyet, mazlumiyet ve mahrumiyet elbette sadece savaşlarda ortaya çıkmıyor. Barış zamanlarında da mağduriyetler yaşanıyor. Yüce Mevlâmız bizleri bazen varlıkla bazen darlıkla imtihan ediyor. Hangi imtihanın daha zor olduğunu her iki hâli yaşamadan bilemeyiz. Bundan dolayı “Allahım, güç yetiremeyeceğimiz, altından kalkamayacağımız imtihanlarla imtihan etme bizi!” diye günde beş defa Kâinatın Sahibi’neel açıp yalvarıyoruz. Rahmetli babamın –Rabbim ona rahmet etsin, sizlerden onun ruhuna bir Fatiha okumanızı talep ediyorum.-sıklıkla ettiği dualarındandır: “Allahım, açlık ve susuzlukla terbeh(terbiye) verme! Elden ayaktan düşürmeden emanetini al!”. Rabbim onun duasını kabul etti ve yirmi yıl önce, Efendiler Efendisi’nin (sallallahu aleyhi vesellem) Yüce Dost’a kavuştuğu yaşlarda ahiret onu yurduna aldı.

Mazlumiyetler, daha çok beraber yaşadığımız insanlardan bazılarının gözlerine dünya hırsının bürümüş olmasından kaynaklanıyor. Bu, fert bazında da oluyor, devletler bazında da. Sömürgeci anlayış yıllar yılı insanları yurdundan, malından ve canından etti. Bilhassa Afrika; Amerika, Amerika olmazdan evvelki yerli halkın sömürgeci kuvvetler tarafından başlarına gelenler. İşte Filistin, işte Gazze, işte Myanmar ve her gün oluk oluk Müslüman kanının aktığı, masum nice canların heba edildiği Ortadoğu… bütün bunların hemen hemen hepsi kendine ait olmayan malları gasp etme ameliyesinden başka bir şey değildir. Bu mal, ister nakit para olsun, ister maden, su, petrol yatakları olsun fark etmez, yerli halkın elinden bir başka yerden kalkıp gelen güç tarafından alıkonuluyorsa bu sömürgedir, bu haksızlıktır ve zulümdür.

Allah’ın varlıkla imtihan ettiği kimseler ellerindeki mallarından sadakasını, zekâtını vermiyorsa bu hem onun malını kirletir hem de ona, imtihanını kaybettirir. Namaz ile zekâtın,Kur’an-ı Kerim’de çoğu yerde birlikte zikredilmesinin elbette birçok hikmeti vardır. Demek ki Müslüman belirlenen zenginlik oranında bir varlığa ulaştığında elindeki varlıkta emanet edilen yoksulun hakkını vermelidir. Bunu verirken de çürüğünden çarığından, işe yaramazından değil. En güzellerinden ve en temizlerinden.Allahü Teâlâ: “Ey iman edenler! Ürettiğiniz malların, kazancınızın ve sizin için yerden çıkardıklarımızın iyi, temiz ve helâl olanından infak ediniz; göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı ve kötü mallardan vermeye yeltenmeyiniz. Bilin ki Allah, mutlak servet sahibi, (dolayısıyla kullarının infakından) mutlak müstağnîdir; (bütün ihtiyaçlarınızı gideren ve rızkınızı veren Rabbiniz olarak) hakkıyla hamde ve övgüye lâyıktır.”(Bakara Suresi, 267) buyuruyor. Hz. Ali (radıyallahuanh) “Bir yoksul aç ise, bunun nedeni; zenginin zevk ve sefa içinde yaşamasıdır...” diyerek bu gerçeğin apaçık ortaya koyar.

Peki, bunları nasıl yapalım? Yoksula, mazluma ve mağdura nasıl ulaşalım diyorsanız cevabı basit: Kimse Yok Mu gibi yoksulun, mazlumun ve mağdurun kimsesi olmaya çalışan hayır kurumları vasıtasıyla. Meselâ Kimse Yok Mu, sadece yakınlarımızdaki değil, dünyanın her yerinde mağduriyet içerisinde olan insanlara yardımlarınızı ulaştırıyor. Bilhassa Ramazanda gıda kolisi bağışlarınızla; zekât, fitre ve sadakalarınızla; Kurban’da kurban bağışlarınızla, sair günlerde diğer nakdi bağışlarınızla sizler de kimsesizlere kimse olabilirsiniz. Bağışlarınızı elden şubelerdeki yetkililere teslime edeceğiniz gibi http://www.kimseyokmu.org.tr/ web adresinden “online” şeklinde de yapabilirsiniz. 

 

Ramazan’da ihtiyaç sahibi ailelere sıcak yemek hizmetini evlerine ulaştırıyor. İhtiyaç durumu önceden tespit edilen ailelere kart veriliyor. Yemek dağıtım ekipleri mahalleye geldiğinde gerektiği miktarda sıcak yemekleri vatandaşlarımız kartlarıyla alıp evlerine götürüyorlar. Çoluk çocuk sıcak yemek yemiş oluyorlar. 

Daha önce, Afrika’da su kuyuları açan KYM, “Temiz suya erişim herkes için insani bir haktır!” diyor ve bu kez “Temiz Su Projesi”yle suya hasret coğrafyaları temiz su kaynaklarıyla buluşturmaya devam ediyor.Temiz suları eve ulaştırmak için de su çantası projesini hayata geçirmeye çalışıyor. Sırt çantası şeklindeki su kaplara doldurulan temiz suyun tertemiz bir şekilde evlere taşınmasıyla proje gerçekten amacına ulaşmış olacak. Bunun dışında dünya mazlumlarının ve mağdurlarının kimsesi olmak, Nafile Kurban, Katarakt ve Eğitim Projelerine vereceğiniz desteklerle pekâlâ mümkün.

KYM, ayrıca güncel olarak depremin acılarını sarmak için Nepal’de, iç savaş mağduriyetleri için Suriye’de, yine Irak’taki iç karışıklıklar sebebiyle Türkmenlerde, açık hapishane olanGazze-Filistin’deve Bosna’da yardıma muhtaç kimselerin de umudu olmaya devam ediyor. Sizler de bu umut kervanına bağışlarınızda destek olunuz.

Yardımlarınızı ulaştırmak, yapılan ve yapılacak olan faaliyetler konusunda bilgi almak için KYM’nin0850-7770577 numaralı hattan Çağrı Merkezine ulaşarak canlı destek alabilirsiniz. Allah yardımlarınızı kabul etsin, cümlemizi yardıma muhtaç duruma düşürmesin. Amin.