Rabbim gönlünüzdeki tüm güzellikleri ömrünüze katsın diyerek sözlerime başlıyorum.

Hem hafta sonu hem de Cuma olması nedeniyle sizinle çok güzel kıssadan hisse olan bir hikayeyi paylaşmak istiyorum.

Adaletiyle meşhur Hz. Ömer (r.a.), ezanın okunmasıyla birlikte camiye yönelmişti. Arkasından gelen küçük bir çocuk, Hz. Ömer’i (r.a.) geçip hızlı adımlarla ilerledi. Hz. Ömer (r.a.), çocuktaki bu telaşın neden kaynaklandığını merak etti. İçinden “Acaba bir derdi, bir sıkıntısı mı var?” diye geçirdi. Hemen yetişip “Yavrum, hayırdır, telaşlı telaşlı nereye gidiyorsun?” diye sordu. Hz. Ömer’i (r.a.) tanımayan çocuk:
– Camiye gidiyorum amca!
Hz. Ömer (r.a.) şaşırmıştı. Zira çocuk, çok küçüktü. Hz. Ömer (r.a.), hayretini gizlemeyerek çocuğa şöyle dedi:
– Yavrum, sen daha küçüksün! Namaz sana farz değil, bu kadar telaşa gerek yok ki!
Çocuk, Hz. Ömer’in (r.a.) bu sözüne katılmadığını belirten bir tavırla cevap verdi:
– Amca, amca! Bu işin büyüğü küçüğü olmaz! Mahallemizde daha dün bir çocuk öldü. Üstelik o, benden de küçüktü. Ölüm denen gerçeğin büyük küçük ayırdığı yok! O yüzden her yaşta buna hazır olmak gerek. Hem bu yaşta namaza alışmazsam büyüyünce zor gelebilir!

Evet, belki bir rivayet belki bir hikayeden ibaret yukarıdaki yazılanlar…

Ancak çok güzel bir ders çıkarılması gereken bir konu…

Ölüm, büyük küçük ayırmaz.

Her işimizi sanki hemen ölecekmişiz gibi itinayla yapmalıyız.

Ve İslam’ın beş şartından birisi olan namazımızı aksatmamalıyız.

Selam ve dua ile…