Troya’da 160 yılı aşkın süredir devam eden kazılar, 2025 yılında da dünya arkeoloji literatürüne girecek nitelikte bir keşif buldu.. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras” projesi kapsamında sürdürülen çalışmalar neticesinde, Troya uygarlığının Erken Tunç Çağına (M.Ö. 2.500) tarihlenen altın halkalı broş ışığına çıkarıldı.
Toplumsal statü ve güç göstergesi olarak kullanılan bu broş haricinde, aynı tabakada bronz iğne ile birlikte son derece nadir bir yeşim taşı da gün ışığına çıkarıldı.
‘Dünya üzerinde üç örnekten biri’
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, eserlerin arkeoloji dünyası açısından öneminden bahsederek, sosyal medya hesabından "Troya’da 4.500 yıllık altın broş ve yeşim taşı gün ışığına çıkarıldı! Bu eşsiz buluntu, Troya II kenti tabakalarından elde edildi’’ ifadelerini kullandı.
‘’Broş, dünya üzerinde yalnızca üç örnekten biri olup, son 100 yılın en iyi korunmuş ve en değerli buluntularından biridir’’ ifadelerine değinen Ersoy, broşun nadir eserlerden biri olduğunu vurguladı.
Yeşim taşının ise 4.500 yıl önce Troya’daki lüks tüketim ürünlerinden birini temsil ettiğine değinen Ersoy, ‘’Eserler çok yakında Troya Müzesi’nde sergilenecek. Geleceğe Miras projemiz kapsamında titizlikle çalışan Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ekiplerimize ve emeği geçen herkese teşekkür ederim’’ ifadelerini kullandı.
Kronolojik belirsizlikleri ortadan kaldırdo
Altın broş, tipolojik ve tarihsel açıdan son yüzyılın en önemli buluntularından biri olarak değerlendirildi. Troya II tabakalarında bulunması, uzun süredir tartışmalı olan Troya II’nin başlangıç tarihine dair kronolojik belirsizlikleri ortadan kaldırdı; söz konusu evre artık M.Ö. 2.500 civarına kesin biçimde tarihlendi.
Yeşim taşı ise hazine buluntuları arasında son derece ender görülen bir örnek olarak öne çıktı. Muhtemelen yüzük taşı veya süs eşyası olarak kullanıldığı düşünülen bu taşın, 4.500 yıl önce Troya’daki lüks tüketim ürünlerinden birini temsil ettiği aktarıldı.
Troya Müzesi’nde sergilenmeye hazır
Bakanlık tarafından buluntuların, kazıların gerçekleştirildiği alanlarda elde edildikleri topraklarda sergilenmesi ilkesine uygun olarak Troya Müzesi’nde ziyarete açılacağı aktarıldı. Böylece eserlerin hem bilim dünyasına hem de ziyaretçilere ışık tutacağı vurgulandı.
