Altın piyasalarında son günlerde tarihi gelişmeler yaşanıyor. Yıllardır ABD tahvillerine dayalı rezerv politikalarını sürdüren merkez bankaları, 29 yıl sonra ilk kez tercihini altından yana kullandı. Ons altının 3.430 dolara yaklaşması, yatırımcıların ilgisini zirveye taşırken, dev bankalardan da dikkat çekici analizler ardı ardına geldi. Küresel finans sisteminde dengelerin değiştiğini işaret eden bu tablo, yeni rekor ihtimallerini gündeme taşıdı.
Ons Altın 3.430 Dolara Dayandı
Nisan ayından bu yana dar bir bantta hareket eden altın, Fed Başkanı Jerome Powell’ın faiz indirimine yönelik sinyalleri ve Washington’un ticaret kararlarıyla sert yükseldi. Ons fiyatı 3.430 doları test ederek 2011’den bu yana görülen en yüksek seviyelerden birine ulaştı. Bu süreçte Beyaz Saray’ın merkez bankası üzerindeki etkileri ve Hindistan’a uygulanan yüzde 50 gümrük vergisi, piyasada Doğu-Batı eksenli ayrışmayı derinleştirdi.
Rezervlerde 29 Yıl Sonra Bir Değişim
Altın, küresel rezervlerde 1996’dan bu yana ilk kez ABD tahvillerini geride bıraktı. Bugün merkez bankalarının rezervlerinde altının oranı yüzde 25’e çıkarken, ABD tahvilleri yüzde 20 seviyesinde kaldı. Bu tablo, altının yalnızca değerli bir yatırım aracı olmadığını, aynı zamanda güvenli liman konumunu da daha da pekiştirdiğini ortaya koyuyor.
Dev Bankalardan Tahminler
Morgan Stanley, altın için 2025’in son çeyreğinde 3.800 dolar seviyesini işaret etti. Bankaya göre zayıflayan dolar, Çin’in teşvik hamleleri ve artan ETF talebi fiyatları destekleyecek. Goldman Sachs ise daha iyimser bir tablo çizerek 2025 sonunda 3.700, 2026 ortasında ise 4.000 dolar seviyelerinin mümkün olduğunu belirtti. Hatta resesyon senaryosunda fiyatların 4.500 dolara çıkabileceğini vurguladı. Bank of America da tahminlerini revize ederek altının 2026’nın ilk yarısında 4.000 dolara ulaşabileceğini açıkladı.
