İsterseniz konuyu daha iyi anlayabilmek için önce bir beyin fırtınası yapalım.
2024 yılında Sivas ili şehir merkezinde trafik kazasında ölenlerin sayısı 10 olsun. 2025 yılının ocak ayından itibaren bütün trafik ışıklarını kaldıralım.
Sonraki yıllarda ölümlerin iki ya da üç katına çıktığını gördüğümüzde nasıl bir yorum yapabiliriz.
Elbetteki trafik ışıklarının kaldırılması ölüm oranını arttırmıştır diyebiliriz.
Peki şimdi yukarıdaki tabloyu dikkatle inceleyelim İstanbul sözleşmesi'nin en büyük meyvesi olan 6284 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarih 2012 yılı.
Bu tarihten itibaren kadın cinayetlerinde bırakın yerinde saymayı veya önceki yıllarla orantılı olmayı orantısız bir şekilde artış kaydedilmiş.
Ortalama zekaya sahip bir insanın aklına ilk gelen şudur Bu kanun derhal kaldırılıp kadın cinayetlerinin azalıp azalmadığı gözlemlenmelidir.
Peki burada neden kimsenin aklına bu cinayetleri artırdığı düşünülen İstanbul sözleşmesini(6284 sayılı kanun) kaldırmak gelmiyor.
Demokraside bir kural var ülkeler gerçeklerle değil algılarla yönetilir.
İstanbul sözleşmesi yürürlükten kaldırılmış mıdır.?
Pratikte evet ancak hakikatte hayır. Ne demek bunu açıklayalım.
İki arkadaş birlikte bir süpermarket işletiyor olsun Ortaklar bir araya gelerek kağıt üzerinde süpermarketin kapatıldığını ilan etmiş olsunlar.
Ancak market faaliyetine devam ediyorsa buradan marketin kapatıldığını iddia edebilir miyiz.
İstanbul sözleşmesi pratikte yürürken kaldırılmıştır ancak pratik hayata hiçbir yansıması yoktur. Değişen tek bir madde veya değişen tek bir uygulama var mıdır?
Çünkü onun en büyük sonucu olan 6284 sayılı kanun hala yürürlüktedir
yani kadının beyanı esastır erkeğin beyanı ikincil konumdadır. Bu ne demektir erkek gerçeği söylemiş olsa bile kadının yalan beyanı erkeğin gerçeğini bertaraf etmektedir. Peki bu uygulama erkeği ne hale getirir.
Kadının serbest bırakıp erkeği kontrol etmekle nereye varmaya çalışıyoruz.
Peki bu kanun akla yatkın mıdır?
Bilime uygun mudur
Türk örfüne uygun mudur
Dinimize uygun mudur?
Peki bu kanunun uygulamaları topluma huzur getirmiş midir?
Bunları sizin takdirinize bırakıyorum.
Bugün bile hala
Kadının delilsiz tek beyanıyla erkek 3 ay evden uzaklaştırılmaktadır..
İstanbul
Sözleşmesinin yürürken kaldırıldığı iddiası bir yanılgıdan ibarettir. Peki o halde bir takım kadın dernekleri neden ciyaklamaktadır.. Çünkü bu algının devam ettirilmesi isteniyor o yüzden.
İstanbul sözleşmesi'nin yürürlükte olduğu ve yürürlükten kaldırılmasını isteyen örgütler ve kişileri baskı altına almak ve bunun faaliyete geçmemesini empoze edenler tarafından bu Türk milletine yapılmış bu algı pompalanmaktadır.
Bu uygulama bu milleti yapılmış en büyük kötülüklerden biridir.
Kadın dernekleri neden fuhuş sektöründe çalışan kadınlarla ilgili bir çalışma bugüne kadar yapmamış ve yapmamaktadır..
Bir takım sesi çıkan örgütlerin bu algılarına maalesef toplumun büyük bir çoğunluğu da alet olmaktadır.
Bu kör algı nedeniyle herkes büyük bir yanılgının içinde tepinmektedir.
PEKİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDEN CİNAYETLERİN SAYISINI ARTIRMIŞTIR
Bu konuya geçmeden önce şu gerçeği size iletmek istiyorum 16 yaşındaki kız gece 02'de eve geliyor babası soruyor kızım saat kaç bu saate kadar neredesin?
Kız cevap veriyor Baba seni ilgilendirmez Bu benim özgürlüğüm.
Babası sinirleniyor ve kızına bir tokat atıyor ve baba 3 ay evden uzaklaştırılıyor. Onun yanında Ceza mahkemesinde yargılanmaya devam ediyor. Üstüne üstlük çoğu mahkemede babaya tahrikten indirim bile yapılmıyor. Bu durum genç kızın bir özgürlüğü olarak yorumlanıyor
Peki bu durum Türk örfüne ve adetlerine uygun mu?
Bunu sizin takdirlerinize bırakıyorum. Bu olay Almanya'da Avrupa'da makul karşılanabilir ancak Türk milletine bunu dayatmak Türk milletinin örfünü ve geleneklerini tanımamak ve bilmemek demektir.
Bu nedenle Avrupa'dan çıkarılmış bir kanunun bizim örfümüze ve kültürümüze uygun olduğunu iddia etmek mümkün değildir.
Tam aksine İstanbul sözleşmesini ilk tanıyan ülkelerden ülkelerden biriyiz şu an kaç ülkede faaliyettedir onu bilmiyoruz ancak İstanbul sözleşmesinin uzantılarının ülkemizde devam ettiği bir gerçektir
İstanbul sözleşmesi'nin getirdiği uygulamalar Türk milletinin örf ve genlerine ve kültürüne uygun değildir. Bir baba kızını terbiye edemeyecekse neden baba olmuştur insanları bu uygulamaya zorlarsanız insanlar evlat sahibi olmaktan kaçınırlar ve nüfus otomatikman azalmaya başlar.
Nitekim bugün nüfus artış hızımız 1.45 seviyeleri olan alarm seviyesine inmiş durumdadır.
Bu kanun karı koca arasındaki düşmanlık ve kini köpürtmektedir.
Erkeğin sinir katsayıları yükseltmekte erkeği ailesi ile kanunlar arasında bocalamaya zorlamaktadır.
O nedenle acilen 6284 sayılı kanun kaldırılmalı ve örfümüze uygun bir kanun getirilmelidir...
Peki bunu yapmazsak ne olacak topluma yansımalarından gördüğümüz kadarıyla evlilik oranlarında azalma çocuk sahibi oranlarında azalma ve kadın cinayetlerinde artış devam edecektir ta ki aklımız başımıza gelinceye kadar.