Yazımın başlığı bazılarına yadırgatıcı gelebilir. Hatta abartılı bulunabilir. Ancak yazıyı sonuna kadar okuyanlar bana kısmen hak verecekler ve yazıyı okuduktan sonra toplumu bu yazının projektörü ışığında gözlemleyenler yazının tamamına hak vereceklerdir şimdi başlayalım..

Önce kesin olan tespitlerimizi sıralayalım.
Bugün Türk tarihinde hiç olmadığı kadar boşanma davaları arttı.
Türk tarihinde hiç olmadığı kadar çocuklarımız mutsuz.

Tarihimizde hiç olmadığı kadar insanlar psikolojik bunalım içinde.

Kadınların birçoğu sevgilileri veya eşleri ile yetinmeyip yedekleme derdine düşmüştür.

Boşanmış ailelerin çocukları toplum için yakın bir tehdit halindedir. Toplum gün be gün daha mutsuz bir hale evrilmekte ve insanlar geleceğine emin gözlerle bakamamaktadırlar.

Kadınlar toplumsal hayata fazlasıyla girdiler ancak mutlu olamadılar. Zira kadınlarin birçoğu fıtratına uygun olmayan işler yapmak zorunda kalıyorlar.
Şurası bir gerçek ki Allah kadın ve erkeği fıtrat olarak birbirinden çok farklı yaratmıştır birbirine üstünlükleri bu meziyetleriyle ölçülemez yani bir terazinin iki kefesine kadın ve erkek konulamaz.

Kadın başka yönleriyle erkekten üstün; erkek başka yönlerle kadından üstündür.

Bu bir kuşun iki kanadı gibidir Allah toplumları nesillerini müreffeh bir şekilde devam ettirebilmek için böyle kodlamıştır.

Ancak gelin görün ki günümüzde durum tersine dönmüş erkeklerin silahları(poligami) elinden alınmış kadınlar mevcut silahlarını(hipergami) korumuş ve hatta yeni silahlar (makyaj estetik, manipülasyon taktikleri vs)kuşanmışlardır.

Ne demek istiyorum anlatayım ?

Kadınların fıtratındaki hipergami duygusu hakimdir.

Yani kadının genlerinde 24 saatin her dakikasında sürekli beyni muhakeme ve kıyaslama halindedir.

Karşısına çıkan daha güçlü daha kudretli ve daha zengin kişiye doğru bir yöneliş başlar.

Bu kadınların zayıf yaratılmalarının ve hayatta kalma duygularının bir yansımasıdır.

Yani kadınların doğuştan fıtratında bu vardır.

Kimlik bilgiler genetik kodlarla sonraki nesillere aktarılır. Zayıf erkeklerle evlenen kadınlar nesillerini devam ettirememişlerdir.

Kadınlar isteseler de bu a engel olamazlar buna psikoloji bilimi hipergami diyor.

Kadınlardaki bu duyguyu frenleyen tek bir mekanizma vardır. Poligami.
Yani kıskançlık.

Bir ir arabanın trafikte sağlıklı seyrebelmesi için. . hem gaz hem de fren pedalı vardır ki araba kaza yapmasın.

Şimdi biz kadınların hipergamilerine son teknolojilerle yol vermişiz ancak fren sistemini ortadan kaldırmışız yani karşılarında erkekleri pısırık hale getirmişiz kadınların kıskançlık damarı ne ile ortaya çıkar

Şurası tartışılmaz bir gerçektir ki bir kadın bir erkeğin kendisine mahkum olduğunu anladığı anda bütün silahlarını ona karşı kullanır ve erkeği yok etmeye başlar. Kadınlar bu konuda çok acımasızdır. Asla kadınlar için çok duygusal oldukları düşünülür ancak öyle değildir kadınlar duygularını bir strateji bağlamında silah olarak kullanmakta mahirdirler. Erkekler bu durumu bilmedikleri için kadınların kurbanı olmaya mahkumdurlar.

Kadınlar her ne kadar biz kibar centilmen her istediğimizi yapan erkekler istiyoruz deseler de hakikat bunun tam tersidir.

Kadın kontrol edebildiği her sözünü yürüttüğü erkekten soğumaya başlar kadın her istediğini yaptırdığı erkeği cazip görmemeye başlar
Kadınlar değiştiremedikleri güç getiremedikleri ve ne yapacağını kestiremedikleri
Erkeklere hayranlık duyarlar. Bu gerçeği bilmeyen her erkek kadınlara yem olmaya mahkumdur.

Bu nedenle aslında kadının bu manevraları erkeği test etme amacına yöneliktir.

Erkek bu testlerden geçtikçe kadın, erkeğe karşı saygı duymaya devam eder.

Erkek bu testlerde çuvallayınca kadın o erkeği ya terk eder ya da aldatmaya başlar.

İşte Allahü Teala fıtratları bildiği için erkeğe birden fazla kadınla evlenme imkanı getirmiştir. Bu mesaj aslında önce kadına yöneliktir kadına ey kadın kocana sahip çık yoksa ikinci eş kapısını açık bıraktım kocan ikinci bir eş alabilir Bu duygu kadınların hipergami duygusunu frenleyen önemli bir mekanizmadır.

Kimilerine bu modern dışı çağ dışı absürt gelebilir Ancak şöyle izah edelim Mercedes'in hangi şartlarda hararet yapacağını hangi durumlarda motorun zorlanacağını hangi kilometrede hangi parçaların değiştirileceğini Mercedes'i icat eden mühendis mi iyi bilir Mercedes'i kullanan mı iyi bilir.

Tıpkı bunun gibi kadını yaratan mı iyi bilir Biz erkekler mi daha iyi biliriz.

Rabbimiz kadınların ve erkeklerin fıtratını bildiği için toplumun dejenere olmaması yok olmaması için böyle bir denge sanatı oluşturmuş.

Ancak bu denge sanatını kabul etmeyen toplumlar yok olmaya mahkum olacaktır


Bugün kadınların en çok eleştirdiği konu. Güçlü kariyerli erkekler nereye kayboldular. Aslında onlar kaybolmadı onları kadınlar ve sistem yok etti.

Günümüz toplumunda erkeklik kaybolmaya başladı kadınlar erkeklerin rolünü üstlenmeye başladı.

Her geçen zaman içinde erkekler toplumun bir alınından çekilmeye başladılar.

Bu tehlikeli bir gidişattır.

Şimdi şöyle akıllara şöyle bir soru gelebilir.
Batı toplumunda neden böyle değil.

Batı toplumu cinselliği bir özgürlük alanı olarak gördüğü için ortaokul çağlarından beri insanlar cinselliği yaşayarak büyüyorlar

Bizler İslam toplumu olduğumuz geleneklerimize aykır olduğu için için bu kadar cinsel özgürlük henüz yok.

O yüzden biz Batı toplumu gibi olamıyoruz.

Çok eşliliğe kapı açması kadınların kendilerini frenlemesi ve erkeklerin kendilerini güçlü hissetmesini doğrudur.

Bir erkek bir kadına asla muhtaç olmamalıdır. Kadına muhtaç olan bir erkek savaşta savaşma kabiliyetini kaybeder.

Günümüz kadını maalesef yatağı bir silah olarak görmeye ve erkeklere karşı kullanmaya başlamıştır. Bununla ülkeyi her istediğini yapabileceklerini düşünmektedirler ancak zamanla aileyi kökünden dinamitlediklerinin farkında bile değillerdir.
Bu da toplum mu temelinden sarsmakta ve yuvalar bozulmaktadır.

Erkekler kadının hipergami fıtratına karşı polikami bir silahıyla cevap vermelidir.

Yani kıskançlık erkek birden fazla kadınla beraber olduğunda kadının kıskançlık damarı harekete geçer ve kadın erkeğini kaybetmemek için kocasına sahip çıkmaya devam eder. Toplumun ayakta tutan bu seleksiyondur.


Aslında bu kaideyi ortaya koyarken erkeklerin tamamının çok eşli olması gibi bir anlam ortaya çıkmamalıdır.

Şurası bir gerçek ki çok eşliliğin serbest bırakıldığı toplumlarda çok eşlilerin sayısı %10 ya da 15'i geçmemiştir.. Ancak bunların varlığı toplumu dengeye koymaya yetmiştir..

Önemli olan kadının hipergami silahına karşı bu kapının açık olmasıdır.

Bu kapı açık olduğu müddetçe zaten yuvaların dörtte üçü bunu bir sorun olmaktan çıkaracaktır.

Bugün boşanma mahkemelerin sürekli artmasının temel sebebilerinden birisi erkeklerin acziyetidir. Kayseri gibi bir ilde 10 yıl öncesine kadar 4 adet boşanma mahkemesi varken bugün on sayısını aşmıştır.

Günümüzde kadınlar güçlenmiş erkekler aciz hale gelmiştir.

Aslında kadınlar bu durumdan memnunmuş gibi gözükse de bu gelecekte tüm toplumu yok edeceğinden kadınlar gelecek tehlikenin farkında bile değillerdir. Nitekim bu kadınların erkek çocukları da bu tezgahın kurbanı olacaklardır.
Kadınlar maalesef bunu farkında değillerdir.

Bu uyarılarım ister Kaale alınsın ister alınmasın belki benim ömrüm bunun sonuçlarını görmeye yetmeyebilir.

Ancak bu sözlerim tarihe bir kayıt olarak düşülsün.

Medeni kanun değiştirilmediği müddetçe erkeklerin erkeklik kişilikleri her geçen gün yok olmaktadır.

Bunu yok eden bu kalıplar bu yasalar değiştirilmediği müddetçe önce erkekler silikleşmeye sonra yok olmaya sonra bütün toplum önce çürümeye sonra yok olmaya mahkum olacaktır.

Ben bir kahin değilim. Toplumun son 20 yılda nereye geldiğini gördüğüm için insan fıtratının nereye evrildiğini çok iyi görüyorum.

Bu nedenle acilen Medeni kanunda çok eşliliğin yolları açılmalı ya da medeni kanunun boşanma kuralları esnetilerek çok dengeleyici bir sistem ortaya konulmalıdır.

Türk milleti Varlık ve yokluk arasında sıkışmış durumdadır Ya yok olmanın önüne geçeceğiz ya da torunlarımız yok olmasına bizler elimizle zemin hazırlamış olacağız